34,5385
35,9817
3.010,34
Adana 8. Uluslararası Lezzet Festivali’nin hamisi Adana Valisi Yavuz Selim Köşger’in festival alanında yaptığı basın toplantısında en zorlandığı an “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyelim” benzetmesi yaptığı andı!
“Kadın cinayetleri” ile “kadınların şüpheli ölümlerine” ilişkin raporlar hazırlayan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” verilerine göre, Türkiye’de 2017 ile 2023 yılları arasında “şüpheli kadın ölümleri” yüzde 82 artış gösterdi.
Kadın cinayeti rakamları, nüfusa oranlı olarak diziliyor; İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana…
2023 yılında 315 kadın cinayeti işlendi, 248 kadının ölümü ise şüpheliydi…
Adana’nın huzur ve güvenliğini tehdit eden ikinci olgu; Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2 Ekim’de ifşa ettiği tağşiş, taklit ve sağlığa zararlı gıdaları üreten firmaların listesiydi.
Vali Köşger, kent çevresinden gelenlerle 3.7 milyar liralık satışın gerçekleştiği festivali değerlendirmek üzere biraraya geldiği gazetecilerin, kentlerinde hem kadına yönelik şiddet, hem de hileli gıda istatistikleriyle ile ilgili sorularını yanıtlamak zorunda kaldı.
Vali Köşger; “3. sayfa haberleri” olarak nitelediği kadın cinayetleri, hileli gıda ve şiddet haberlerinin ülke imajına zarar verdiğini söyledi.
Mesleki kariyeri boyunca bulunduğu Paris ve Londra’da gazetelerin “ülkelerini kötü gösteren” haberleri yapmadıklarını söyleyen Vali Kösger, “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” deyimini kullandı.
Kadın, çocuk, hayvan, doğa kırımına önlem almayan bir ülkenin lezzetleriyle övünmesi pek mümkün olmayacak.
Sosyal Gastronomi Hareketi adına Adana’daki festivale katılan Amerikalı, İtalyan, Meksikalı şefler ülkelerine döndüğünde; Türkiye’de tanık olduğu bebek cinayetlerini mi anlatır, ivesi ırkı koyun etinden lezzetini alan Adana kebabını mı?
Hadi Adana kebabının lezzetinden çok etkilendiler diyelim “ivesi koyun varlığının azaldığını” öğrendiklerinde, sürdürülebilir bir başarı ile karşı karşıya olmadıklarını düşünecekler.
Sözün özü şu ki; ülkelerin refah seviyelerindeki farklılıkları toplumsal kurumlar üzerinden açıklayan 2 meslektaşı ile 2024 Nobel Ekonomi Ödülü’nü almaya hak kazanan Prof.Dr. Daron Acemoğlu’nu kuru kuru tebrik etmek olmuyor.
Acemoğlu’na ödülü getiren “Milletlerin zenginliğini kurumsal yapılarının kalitesi belirliyor.” tezini yakınsayan bilimsel bulgular, özellikle gelişmekte olan ülkelerin yatırım çekebilmeleri için gerekli koşulları tanımlıyor.
Kurumsal kalite; hastaneler, eğitim, finansal ve adli kurumlar gibi aileleri, yaşam standartlarını belirleyen işletmeleri de kapsıyor.
Adana’daki Lezzet Festivali’ne bu yıl eklenen Tarım başlığı altında düzenlenen konferansta eleştirilen Seyhan Sol Sulama Birliği’nin verdiği “Güz bilgileri ekimine su vermeyeceğiz” duyurusu kurumsal kalite sorununa bir başka örnek oluşturdu.
Önceki yazımda da belirttiğim gibi Tarım ve Orman Bakanlığı ve Vali Köşger’in inisiyatifi ile tarlaları ürünsüz bırakacak bu karar uygulanmadı.
Vali Köşger, Sulama Birliği sorulduğunda “Konu hakkında bilgisi olmayan birileri yazmış…” yanıtını verdi .
Tarımda çalışanların yetkinliği (liyakat) ile verimlilik arasındaki ilişki bundan daha net anlatılamazdı.
Köfteye domuz eti, peynire patates, zeytinyağına fındık yağı karıştıranlar, hastanesinin yenidoğan bölümünde bebek cinayetleri tezgahlayanlar, kadın cinayetlerinde cezasızlığa yaslananlar; katılımcılığın, denetimin, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin ve adil yaklaşımın olmadığı ya da kusurlu işlediği kurumsal zayıflıktan güç alıyorlar.
3. sayfa haberleri maalesef ülkenin kaderini belirliyor.
Bu haberlerin yazılmaması değil; bu haberlere konu olan talana, israfa, yolsuzluğa, şiddete, eşitsizliklere karşı yönetimin/iktidarın mücadale kararlılığı ülkenin yalnızca imajını korumuyor, aynı zamanda ekonomik büyüme de getiriyor.