Türk-Yunan ilişkilerinde iki formüllü yeni dönem: Fidan’ı işaret edip ‘dört gözle bekliyorum’ dedi

Yunan gazetesi Kathimerini'ye Türkiye-Yunanistan ilişkilerini değerlendiren Yunan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis, Türk mevdikaşı Fidan'la kişisel olarak güvenilir ve istikararlı bir ilişki kurmayı dört gözle beklediğini ifade ederken Ege'de sükunate giden yolu iki formül ile değerlendirdi.

BEĞENDİM

Türkiye-Yunanistan ilişkileri son zamanlarda olumlu yönde gitmeye başladı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ise 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki NATO Zirvesi kapsamında gerçekleştirdiği ikili görüşme ile iş birliği ve olumlu diyalog vurgusu yapılmaya başlandı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis ise bu görüşmeyle birlikte Türkiye-Yunanistan ilişkilerini ele aldığı bir konuşma yaptı.

Yunan gazetesi Kathimerini’ye konuşan Gerapetritis, “Sakin ortamı devam ederek gerilimlerden kaçınılması, kendi içinde karşılıklı yarar sağlayan bir durum ve büyük bir başarıdır. Geçmişte uzun süredir devam eden çatışma ortamı iki ülke için de bölgenin istikrarı için de kötü olmuştur” diyerek sözlerine başladı.

Türk-Yunan diyaloğunu kendisi ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a dayandıran Gerapetritis, “Her iki dışişleri bakanının da görevi bu iyi atmosferi sağlamlaştırarak geliştirip, bir yol haritası iletletme ve ikili iş birliğinin çok düzeyli ilişkilerini daha geniş bir hale getirmek olmalı. İyi ilişkiler, anlaşmalı konuşmaların önünü açacaktır” dedi.

Henüz o noktada olunmadığının altını çizen Gerapetritis

, “Yine de güçlü bir siyasi yetki ve önemli uluslararası sermaye ile geçmişin yaraları ile geleceğin meydan okumalarıyla yüzleşme zamanının geldiğini düşünüyorum” sözlerine yer verdi.

Yunan hükümetinin iş birliği ve diyalog ortamı arzuladığını ifade eden Gerapetritis, Türk mevdikaşı Fidan’la kişisel olarak güvenilir ve istikararlı bir ilişki kurmayı dört gözle beklediğini ifade etti.

Gerapetritis Ege’de sükunate giden yolu 2 formül ile değerlendirdi.

Ona göre bir yandan operasyonel faaliyetlerden kaynaklı riskleri sınırlamak gerekiyor. Diğer bir yandan ise sahada krizler çıktığında doğrudan iletişim kurarak gerilimi azaltmak gerekiyor.