35,1368
36,5946
2.956,17
EŞİTSİZLİK GİDERİLMELİ
19 yılda yaşanan artış oranının düşüklüğüne vurgu yapan Güllü, “Artışın toplumsal hayatımıza etki yapma oranı çok düşük. Bu oranın yüzde 100 olması gerekirken diplerdeki artışı mucize gibi göstermek yanlış. Çünkü aynı anda bu konular kadın erkek eşitsizliğinin giderilmesini de kapsıyor” diye konuştu.
Canan Güllü
Türkiye’nin Dünya ekonomik formu cinsiyet eşitsizliği endeksine göre 147 ülke arasında 124’üncü sırada olduğuna dikkat çeken Güllü, “Bu tablo bizi Malezya, Afganistan gibi ülkeler sıralamasında gösteriyor. Aydınlık ve yaşam hakkı garantili sokaklar konusunu hâlâ halledememiş ve kadını aile bütünlüğü içinde doğurganlığı ile ön plana çıkaran bir politika izleniyor. Bu çok maliyetli bir iş değil. Bakış açısı ile ilgili bir sorun. Kadınların yaşam haklarını ve vatandaşların refahını düşünen merkezi hükümetlerin yapması zorunlu konular bunlar” ifadelerini kullandı.
Güllü, iktidarın kaçtığı görevleri yerel yönetimlerin üstlenmeye çalıştığını vurgulayarak “Bir rekabet var ancak bu rekabet hizmet üretme değil, hizmete erişimin yönünde bir çaba. Daha iyisini yapabilecek durumdayız ama kadınların yaşam haklarını önemsemeyen bakış açısı ile ancak bu kadar oluyor” dedi.
ŞİDDET KONUSUNDA YARGIYA GÜVENMİYORLAR
Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) Friedrich Ebert Vakfı’nın (FES) katkılarıyla hazırladığı “Kadına, Çocuğa ve Hayvana Şiddette Cezasızlık Algısı Araştırması” raporuna göre, kadınların yaklaşık yüzde 75’i, kendini sokakta güvende hissetmediğini söyledi. Rapor, kadına yönelik şiddet cezalarının caydırıcılığı konusunda çarpıcı bir tabloyu gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılanların yüzde 87.6’sı mevcut cezaları yetersiz bulduğunu ifade etti. Mevcut yasaları yeterli bulanların orası ise yalnızca 10.9 oldu.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı Rasim Şişman, kadınlar, çocuklar ve hayvanların yaşam hakkının ihlal edildiğine dikkat çekerek iktidarın bu konulardaki politikalarını eleştirdi. Şişman, “Bu bir kâbus tablosu. Türkiye’de sosyal demokrasinin iktidarına her geçen gün daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Tablo günden güne kötüye gidiyor. Bugün sokakta her dört kadından üçünün kendini güvende hissetmemesi tesadüf değildir. Bu, kadını eve hapsetmeye çalışan, çalışma hayatından uzaklaştırmak isteyen, kamusal alanda var olma hakkını elinden alan düzenin bir sonucudur. Bu tablo, kadına şiddet konusunda kadınların yargıya güvensizliğinin de kanıtıdır” dedi.
‘SÖZLEŞMEDEN ÇIKILDI’
Katılımcıların yaklaşık yüzde 50’si son yıllarda giderek artan kadına yönelik şiddet ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması arasında doğrudan bir ilişki kurdu.
Araştırmaya katılanlar çözülmesi gereken sorunları şiddet, taciz, ekonomik bağımsızlığın olmaması, erken yaşta evlilik, eğitime erişimdeki zorluklar diye sıralıyor.