34,9463
36,7903
2.987,20
TÜRKİYE Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşmeleri süren sokak hayvanlarının uyutulmasını öngören yasa teklifine ilişkin olarak, “Neredeyse tamamında belediyeleri sorumlu kılan bir anlayışla meseleyi meclise taşıyan çalışmayı doğru bulmuyoruz. TBMM’ye sunulan Hayvanları Koruma Kanunu’nda teklifin gerek yöntem gerek uygulama gerek bilimsellik açısından ciddi sorunlar içerdiğini düşünüyoruz. İlgili kanun teklifi çözüm odaklı olmak yerine toplumsal sorunun daha da büyümesine neden olacak niteliktedir” dedi.
TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki 2’nci encümen toplantısı Ankara Altındağ’da Tevfik Bey Konağı’nda gerçekleştirildi. Toplantıya, TBB’ye bağlı olan çok sayıda belediye başkanı katıldı. Ekrem İmamoğlu toplantı sonrasında basın açıklaması yaparak, gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu, gündeme dair her konuda komisyonları olduğunu ve komisyonları aktif bir şekilde çalıştıracaklarını belirterek, “Ekonomik koşullar paralelinde yerel yönetimlerin çok büyük sorunları olduğu bir gerçek. Çok büyük boyutlara ulaşan enflasyonun etkisi, yakıt enerji fiyatlarındaki yüksek artış gerçekten hizmet maliyetlerimizi çok yüksek seviyelere taşımakta. Bu anlamda bazı yerel yönetimlerin hizmetlerini engellediğini de tespit etmiş durumdayız. Tabii belediyelerin ve belediye başkanlarımızın, yöneticilerimizin ne denli güçlü bir gayretle hareket ettiklerini, hiçbir hemşerimizi zor durumda bırakmamak adına güçlü bir seferberlik denebilecek seviyede çalışmalar yürüttüklerini biliyorum. Ekonomik olarak yürütülen bu politikalar çerçevesinde ülkemiz tamamında sosyal yardıma muhtaç ailelerin sayılarının arttığını da istatistiki olarak tespit etmiş durumdayız. Bu da yine belediyelerimizin bütçelerinin bu yöne evrilmesine ve bu yönde vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına mutlak katkı sunmak konusunda gayret gösterdikleri konusunda arkadaşlarımızla hemfikir olduk” ifadelerini kullandı.
‘DEPREM BÖLGESİNDE DEPREM TOPLANTISI YAPILACAK’
Deprem bölgesinde araştırma yapacak komisyonun çalışmalarının sürdüğünü belirten İmamoğlu, “Buna yön vermek adına metodolojiyi paylaştık. Deprem bölgesinde yapılan hizmetler, hem merkezi idare, hem yerel idare boyutunda sürecin nasıl yönetildiği ve yürütüldüğü konusundaki tespitler, TBB’nin üzerine düşen sorumluluklar ve vazifeleri konuştuk. Bu çalışmanın, kamuoyuna dönük birtakım sonuçları içerecek bir biçimde bir aylık süre içerisinde tamamlanmasını öngörüyoruz. Tamamlandığı an itibariyle yerinde yaptığımız bu tespitler çerçevesinde, Belediyeler Birliği’nin eylem planı ortaya çıkmış olacak. Sonuçlarını açıklayacağımız deprem toplantısını deprem bölgesindeki bir şehrimizde yapmaya karar verdik” dedi.
‘TÜRKİYE’DE YÜZDE 98’İN ÜZERİNDE MÜLTECİ KENTLERDE’
Göçmen ve sığınmacılar konusunda yerel yönetimlerin, zor durumda kaldığına dikkat çeken İmamoğlu, toplantıda bu konuların da konuşulduğunu belirterek, “Biliyoruz ki özellikle kayıt dışı göçmenler yerel yönetimlerin nüfusuna kayıtlı değiller. Yani bizler hazineden bir pay alamıyoruz. Merkezi bütçeden bir pay alamadığımız ortamda biz yerel yönetimler olarak şehirde yaşayan bu nüfusa kendi vatandaşımıza verdiğimiz bütün hizmetleri de veriyor durumdayız. Tabii şöyle enteresan bir yüzdeyi de paylaşmak isterim. Dünya genelinde özellikle mültecilerin yüzde 60’ı kentsel alanlara yerleşmiş iken Türkiye’de bu oran yüzde 98’in üzerinde ve yüzde 98 oranında insanlar kentlerde” ifadelerini kullandı.
‘KAYYUM UYGULAMASI, ÜLKENİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARILMALIDIR’
İmamoğlu, kayyum uygulamasının ülkenin gündeminden tamamen çıkması gerektiğini vurgulayarak, “Kayyum uygulamasıyla ilgili gördüğümüz hukuki sakıncaları elbette sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle Anayasa’da İçişleri Bakanı’na görevle ilgili suçlar için uzaklaştırma yetkisi verilmişken, terör örgütü maddesinde görev bağlantısı asla kurulmadığı bir hukuki zafiyettir. Terör suçunun görevle bağlantılı işlenmesi halinde ise dayanak madde karışıklığı bulunmaktadır. Hizmetlerin terör sebebiyle aksadığının tespitini valiliğin yapması, yargı teminatını bertaraf etmektedir. Meclis’in seçim yapması kuralından uzaklaşılmış olması gerçekten halkımızı o şehirlerde yaşayan vatandaşlarımızı derinden yaralamaktadır. Aynı zamanda personelinin görevden uzaklaştırılması, iadesi kararı seçilmiş başkandan alınmıştır. ve vesayet makamları hiyerarşik amir konumuna girmiştir. Bu kapsamda vatandaşın iradesinin tümden yok sayılması zeminini oluşturduğu gibi aynı zamanda kurumu da neredeyse ortadan yok eden, bir aşamalı süreci devreye sokmaktadır. Yine görevlendirme süresi belirsizleşen belediyenin karar, yürütme, temsil gibi farklı organlara sahip olmasından beklenen yarar da sağlanamamaktadır. Suçun şahsiliği prensibinden en üst seviyede uzaklaşılmıştır. Düzenleme olağanüstü koşullar altında çıkarılmış denilse de artık olağan hale gelmiştir. Neredeyse bu böyle yerleşik bir uygulamaya dönüşmüştür ki yerleşik uygulamamıza asla uygun değildir. ve bunun gibi birçok uygulamanın hem şahısları hem kurumları ve hem de o beldedeki vatandaşları derinden yaraladığını, üzdüğünü, yerel demokrasiyi hırpaladığını ve açıkçası üzüntümüz bazı noktalarda tamiri mümkün olmayan tahribatlar yarattığını belirtmek isterim. Bunun ülkemize, ülkemiz yerel demokrasisine milletimizin demokrasiye olan inancına yaralar açmaktadır ve 86 milyon yurtsever vatandaşımızın bu memleketin eşit hissedarı olan yurttaşlarımızın yaşadığı bu cennet vatanda hiçbir beldemizin bu tür uygulamaları hak etmediğini düşünmekteyiz” diye konuştu.
‘HAYVANLARIN YEREL YÖNETİM TARAFINDAN HAYATLARINA SON VERİLMESİ ZORUNLU HALE GETİRİLMEKTEDİR’
Mecliste görüşmeleri süren sokak hayvanlarının uyutulmasını öngören yasa teklifine ilişkin olarak İmamoğlu, “Böylesi önemli bir konuda yeni bir kanun çıkardık diyerek neredeyse tamamında belediyeleri sorumlu kılan bir anlayışla meseleyi Meclis’e taşıyan çalışmayı doğru bulmuyoruz. Bahsettiğim konu elbette Hayvanları Koruma Kanunu. TBMM’ye sunulan Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapacağım tespitlerin önemli olduğunu ifade etmek isterim. Teklifin gerek yöntem gerek uygulama gerek bilimsellik açısından ciddi sorunlar içerdiğini düşünüyoruz. İlgili kanun teklifi çözüm odaklı olmak yerine, toplumsal sorunun daha da büyümesine neden olacak niteliktedir. TBB olarak sokak hayvanları konusundaki sorunları şöyle sıralayabiliriz. Kent yaşamı içindeki sahipsiz sokak hayvanları elbette ki tedirginlik yaratmakta, ne yazık ki çeşitli saldırı vakaları olmakta, yaralanmalara hatta ölümlere sebep olmaktadır. Sahipsiz hayvanların tabii ki maruz kaldıkları bir takım sıkıntılı hallerin olduğunu da tespit etmek gerekir. Açlık, susuzluk, hastalık, kötü muamele gibi hayatlarını tehdit eden risklerle de bu canlılar karşı karşıyadır. İlgili bakanlıklar tarafından mevcut yasaya göre yapılması elzem denetimlerin de yapılmadığını belirtmemiz gerekir. Mali imkansızlıklar başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle yeterli hayvan bakım evi hizmeti veremeyen yerel yönetimlerle iş birliği yoluna acilen gidilmelidir ve bu konuda çok eksik bir zaman dilimi işletilmiştir. Biz TBB olarak, canlıların yaşamına son vermeden ‘kısırlaştır, aşıla, yaşat’ politikasının en üst seviyede bir seferberlikle yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle belediyelerimiz arasında koordinasyon, gerek ilçeler gerekse birbirine sınır illerde çözüm çok büyük önem taşımaktadır. Kısırlaştırma işlemlerinin süpürme şeklinde yapılması sayesinde bölgesel olarak kısırlaştırılmamış hayvan kalmaması hedef olmalıdır. Türkiye’nin dünyada en az kuduz vakası görülen ülkelerden biri olması önemli bir tespittir. Dünya Sağlık Örgütü köpeklerin toplu şekilde yok edilmeye çalışılmasının işe yaramadığını, hatta ters etki yaptığını da raporlamış olması bu yasanın çalışılırken bu tür verilere dikkat edilmediği tarafımızca tespit edilmiştir” dedi.