34,4229
36,2785
2.836,84
Edirne’de 123 konağın ‘ihya’ projesine 12 başvuru oldu; diğerleri kaderine terk edildi.
Edirne’nin kurucusu Roma İmparatoru Hadrianus’tan kalma kale, sur duvarlarının bulunduğu ve ismini buradan alan Kaleiçi semtinde, sivil mimari örneği niteliğindeki tarihi evler kaderine terk edildi.
Kaleiçi semtinin Dilaverbey ve Mithatpaşa mahallelerinde bulunan tarihi evler, Musevi, Ermeni ve Müslümanların da aralarında bulunduğu birçok inançtan topluluklara, 1900’lü yılların ortalarına kadar ev sahipliği yapmasıyla biliniyor. Ahşaptan yapılan evlerin bazıları sahipleri tarafından satılarak butik otel yapılırken, günümüze kadar hayatta kalmayı başaranların bazıları da hala ev olarak kullanılıyor.
Edirne Valiliği, 2018 yılında, ‘Altın üçgen’ olarak adlandırılan Selimiye, Eski Cami, Üç Şerefeli Camisi’nin de arasında bulunduğu ve Kaleiçi semtindeki konakların de içinde yer aldığı, ‘Tarihi Konakları İhya’ projesi başlattı. Bu kapsamda, birden fazla mirasçısı olan ve restorasyon konusunda Anıtlar Kurulu’na takılan 463 konak tespit edildi. 123 konağın metruk olarak belirlenip, restore edilmesi için mülk sahiplerine tebligat gönderildi. Konakların ihyası için sahiplerinden valiliğe satmaları, kendileri onarmak isterlerse proje desteği verileceği, devredilen konakların onarımdan sonra 25-30 yıl kullanma hakkının da valiliğe verilmesi gibi, 3 ayrı seçenek sunuldu. Proje kapsamında 3 kişi konağını valiliğe hibe etti, 9 konak ise sahiplerinden satın alındı, diğer konakların sahipleri ise başvuruda bulunmadı. Bu zamana kadar 3 konak, sahipleri ile ’20-30 yıllığına hibe’ anlaşması programı ile onarılarak, müze, konuk evi ve kamu binası olarak kullanılmaya başlandı. Diğer 9 konak ise proje kapsamında onarım sırasını beklerken, sahiplerinin başvurmadığı konaklar ise kaderine terk edildi.
‘FARKLI KİMLİKTEN TOPLULUKLAR YAŞAMIŞ’
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, konakların büyük bölümünün bulunduğu Kaleiçi’nin, Edirne’nin kurulduğu bölge olduğunu ve geçmişte Roma, Bizans ve Osmanlı’ya ev sahipliği yaptığını kaydetti. Beksaç, “Genel hatları itibarıyla Kaleiçi’nde yaşayan azınlıkların kimliklerini tespit edebiliyoruz. Çok farklı kimlikten topluluklar yaşamış ve enteresan şekilde Kaleiçi’nin farklı bölgelerine yerleşmişlerdir. Yapmış oldukları evler de aslında kendi etnik kimliklerini yansıtan evlerdir. Kaleiçi’nde gerçek Osmanlı kimliğini yansıtan yapı sayısı çok azdır. Çünkü gerçek Osmanlı mahalleleri Kaleiçi’nin dışında kalan bölgelerdir” dedi.
KALEİÇİ EVLERİ
Kaleiçi konaklarının Edirne’nin kültür mirasının temeli olan merkezlerden olduğunu ifade eden Beksaç, “Kaleiçi evleri o kadar hızlı bir şekilde tüketilmiştir ve belki de Edirne’de en çok ihanete uğrayan, en çok unutulmuş olan kültür mirasları arasında Kaleiçi evleri gelmektedir. Bu evlerin korunması için çok çeşitli projeler yapılmıştır, bunların birçoğu uygulamaya geçmiş ancak sonuçlanmadan yarıda kalmıştır. Yani bunlardan çoğunluğu elden geçirilmeye çalışılmış ama bu süre içerisinde mevcut olanların da çoğunluğunu kaybetmiş durumdayız. Esasında Kaleiçi’nin ruhu Edirne’nin ruhudur. Diğer yerlere göre Edirne’yi ayakta tutan, Edirne’yi temsil eden bu Kaleiçi evleridir” diye konuştu.
‘ESKİ YAPILARIN 3’TE 2’Sİ YOK OLDU’
Kaleiçi’nde ayakta olan evlerin çoğunun 19’uncu yüzyıl sonuna ait olduğunu da belirten Beksaç, “Şu anda ayakta bulunan evlerin çoğu 19’uncu yüzyıl sonuna ait. Daha erken evlerin önemli bir bölümü yok oldu. Yani aslında 19’uncu yüzyıl başına giden birkaç ev vardı ama onlar da yok oldu ve Edirne’deki yanlış imar planları, yanlı yapılaşma nedeniyle çok güzel ve kaliteli binalar yok olup gitti. Gördüğümüz örnekler, o muhteşem mimari örneklerin çok az kısmıdır. Çok büyük bir tahribat oldu, evlerin 3’te 2’den fazlası yok oldu, gitti diyebiliriz. Özellikle 20’nci yüzyılın başlarından itibaren baktığımız takdirde bu 3’te 2’den de fazlayı temsil ediyor” ifadelerini kullandı.
‘ANTALYA’DAKİ KALEİÇİ GİBİ FAZLASIYLA DEĞERİ HAK EDEN BİR BÖLGE’
Eski yapıların restore edilip butik otel olarak değerlendirilmesini de olumlu olarak karşılayan Prof. Dr. Beksaç, “Esasında bu evlerin alınıp otel yapılması, butik otellere çevrilmesi çok uygun. Ama burada yanlış bir politika var. Otelcilik işlerinin Kaleiçi’ne kayması bize bir şeyi gösteriyor; Edirne’nin en çok talep gören eski ruhunun, eski kimliğinin olduğu Kaleiçi’nin itibar gördüğünü gösteriyor. Ama maalesef idareci kesimlerde Kaleiçi bu ilgiyi alamamış durumda. Bu bizim açımızdan, Kaleiçi’nin tekrar önem kazanması bakımından değer taşıyor. Yani bizim buradaki Kaleiçi, Antalya’daki Kaleiçi ve diğer yerlerdeki gibi fazlasıyla değeri hak eden bir bölgedir” dedi.
‘ESKİ YERLEŞİMİN OLUŞTURULMASI KONUSUNDA GEÇ KALDIK’
Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu, bünyesinde sivil mimari örnekleri ve ibadethaneler barındıran Kaleiçi’ndeki tarihi dokunun gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini söyledi. Bacıoğlu, “Bu güzel dokuyu gelecek kuşaklara aktarmamız için çok yoğun bir çalışma içerisinde olmamız gerekir. Maalesef Edirne bu konuda geç kaldı. Edirne’nin ‘old town’ dediğimiz eski yerleşimi oluşturma noktasında geç kaldık hep beraber. Burada altyapı, üstyapı ve özellikle dokusunu bozan binaların yıkılarak yerine eski şehri canlandıracak, daha doğrusu sivil mimari örneklerinin yaşatılması yönünde çalışmalar yapılması gerekir. Çünkü turistler şehre geldiği zaman konaklama süresini arttırmak, onlara aktivite sunmak açısından eski yerleşimler çok önemli bir bölge” diye konuştu.
‘BİRÇOK TAŞINMAZ ESER VAR’
Kaleiçi’nin kent kimliğinin gelecek kuşaklara taşınması amacıyla turistlerin en çok ilgi gösterebileceği bir bölge olduğuna da vurgu yapan Bacıoğlu, “Birçok taşınmaz eser var burada. Birçoğu yıkık dökük vaziyette, bir kısmı yok olmuş durumda, bir kısmındaysa yoğun şekilde kurtarılması için çalışmalar var ama bir an önce Edirne’nin Kaleiçi olarak adlandırılan eski yerleşim bölgesinin turizme kazandırılması, kültürel mirasın gelecek kuşaklara taşınması ve sivil mimari örneği evlerin, konakların ve geçmişten kalan kamu binalarının bulunduğu bu bölgenin projelendirilip geleceğe taşıması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. (DHA)