h Dolar 34,8814 % 0.04
h Euro 36,8245 % 0.04
h Altın (Gr) 3.049,26 %0,12
a Öğle Vakti 13:02
İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 34,8814h

    34,8768

  • EURO 36,8245h

    36,8038

  • Gram Altın 0,12h

    3.049,26

a

Suriye’nin Geleceği Belirsiz

Suriye’nin Geleceği Belirsiz
0

BEĞENDİM

Suriye’de Esad ailesinin on yıllarca süren baskıcı yönetiminin, Heyet Tehrir eş Şam (HTŞ) öncülüğündeki saldırıdan sonra yıkılması, ülkenin geleceğine dair büyük soru işaretlerini beraberinde getirdi.

HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani Suriye’yi birleştirmeyi vaat etti, ancak bu amaca nasıl ulaşacağı hala net değil.

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Suriye’deki tüm gruplar arasındaki işbirliği ihtiyacının altını çizdi. Pedersen “Genel olarak HTŞ ve diğe silahlı örgütlerden güven verici açıklamalar geldi” derken, “asayiş” konusunda süren sorunlara da dikkat çekti.

Durum hızla değiştiğinden, Suriye’nin geleceğini tahmin etmek zor. Ancak BBC’nin görüş aldığı uzmanlar, ülkenin geleceği adına üç muhtemel senaryodan bahsetti.

1. Birleşmiş bir Suriye

En iyi senaryo, HTŞ’nin sorumlu yönetim adına, diğer sivil siyasi kuruluşların yanı başında çalışmasına izin vermesi.

Suriye, komşu ülkelerde görüldüğü gibi başka çatışmalara neden olabilecek intikam döngüsünden ve yağmadan kaçınıp, bir savaş sonrası ulusal uzlaşma ortamına girebilir.

Colani şu ana dek Suriye’deki çeşitli mezhepler arasında ulusal birlik ve karşılıklı saygı çağrısı yaptı. Ancak Suriye’deki sayısız grubun farklı gündemleri var.

İngiltere’deki Queen Mary Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler profesörü ve Orta Doğu uzmanı Christopher Phillips “Gerçekte şu anda bilinmezlerin ortasında bir yerdeyiz. HTŞ kendisini Suriye’de yaşayabilir ve barışçıl bir geçiş sürecine açık bir yerde konumlandırdı ama durum aşırı kaotik” diyor.

Güneyde, Esad ailesinin otoritesini hiç tanımayan aşiret milislerinin, Şam’daki yönetimi izlemesi düşük bir ihtimal.

Doğuda, IŞİD’ın kalıntıları tehdit oluşturmaya devam ediyor ve bu da ABD’nin hava saldırılarını beraberinde getirebilir.

ABD’nin desteklediği Kürtlerin öncülüğündeki gruplar da ülkenin kuzeydoğusunda bazı kesimleri elinde tutuyor.

Bu örgütler aynı zamanda, Suriye’nin kuzeyinde yıllardır Türkiye destekli muhalif gruplarla savaşıyor ve son günlerde bu bölgelerdeki çatışmalar tırmandı.

Ayrıca, 2011’den bu yana Suriye dışında oluşmuş çok sayıda muhalif grup ve siyasi blok da var. Bu isimler ve grupların Suriye’ye geri dönüp, siyasi geçiş sürecinin bir parçası olup olmayacakları hala net değil.

İsviçre’deki Lozan Üniversitesi’nden Profesör Joseph Daher, birleşik bir yönetim ihtimalinin belirsiz olduğu görüşünde.

“En iyi senaryoda, özgür seçimler yapılır, iktidar paylaşılır ve merkeziyetçilikten uzaklaşılır ve böylece daha birleşmiş bir yönetim ortaya çıkabilir. Bunu zaman gösterecek.”

Daher, diğer bazı uzmanlarla birlikte bu senaryoyu pek muhtemel görmüyor ve Colani’nin kamuoyu önündeki ilk açıklamasında yer alan bir çelişkiye dikkat çekiyor.

“Colani ilk olarak eski rejimin başbakanının geçiş sürecini yöneteceğini ilan eti. Daha sonra HTŞ otoritesi altındaki İdlib’deki Ulusal Kurtuluş Hükümeti’nin Başbakanı Muhammed el Beşir’i aday gösterdi.”

Ancak Daher, HTŞ’nin “iktidari elinde toplama isteğine” karşın, tek başına tüm bir ülkeyi yönetmekte zorlanacağı görüşünde.

“Bence yapamayacaklar. Daha şimdiden otoritelerini fazla genişlettiler. Bunu idare etmek zor. İlk olarak sadece İdlib’i yönetiyorlardı. Şimdi Halep, Hama, Humus ve başkent Şam. Dolayısıyla bu bölgede bir iktidar paylaşımı gereği olacak.”

2. HTŞ’nin otoriter ve tek taraflı iktidarı

HTŞ’nin, Esad yönetimi gibi iktidarı otoriter yöntemlerle elinde toplayabileceği kaygıları var.

Colani, iktidar üssünü İdlib’de oluşturdu. Bir zamanlar kuzeybatı Suriye’deki en önemli muhalefet merkezi olan İdlib’de çoğu ülkenin diğer bölgelerinde yerlerinden edilmiş dört milyon dolayında kişi yaşıyor. Ulusal Kurtuluş Hükümeti İdlib’deki kamu hizmetlerini sağlarken, bir yandan da Şeriat ilkelerini takip eden bir dini konsey bulunuyor.

Colani, HTŞ’nin kamu hizmetlerini ve istikrarı önceleyerek, etkin bir şekilde yönetebileceğini göstermeye çalışıyor.

Ancak karşıtları, HTŞ’nin İdlib’i yönetirken rakip militan grupları ve muhalefeti sindirdiğini söylüyor. 27 Kasım’daki HTŞ öncülüğündeki saldırıdan önce İdlib’de protesto gösterileri yapılmış ve aşırılık yanlısı İslamcılar ve Suriyeli aktivistler HTŞ’yi baskıcı yöntemler kullanmakla suçlamıştı.

Daher “İdlib’deki tüm muhalif silahlı grupları sürece dahil ederek ve kamu hizmetlerini sağlayarak gücü elinde toplamasına karşın, HTŞ iktidarını asıl olarak baskıyla konsolide etti. Yönetiminde yoğun baskılar ve siyasi muhaliflerin hapse atılması da söz konusu oldu” diyor.

HTŞ, bu eleştirilere insan hakları ihlalleriyle suçlanan tartışmalı bir güvenlik gücünü dağıtarak ve vatandaşların şikayetlerini ele alan bir büro kurarak yanıt verdi. Ancak karşıtları, bu reformların tamamen göz boyama olduğunu savunuyor.

HTŞ, Suriye’de ilerleme ve Esad rejiminin devrilmesi için İdlib’de gücü elinde toplamasının gerekli olduğunu savunuyor. Ancak Daher HTŞ’nin şu anda daha önce görülmemiş bir durumla karşı karşıya olduğunu vurguluyor.

“Örgütün iktidarını Şam’a kadar genişletecek, tüm bu bölgeleri yönetecek askeri ve insani kaynağa sahip olmadığını bilmek biraz umut veriyor” diyor.

3. Topyekun iç savaş

En kötü senaryoda ise, Suriye “Arap Baharı” sonrasındaki diğer ülkelere benzer bir şekilde koas yaşayabilir.

Libya’da Muammer Kaddafi ve Irak’ta Saddam Hüseyin, yerlerine gelecek bir yapı olmadan devrilmişti ve dış müdahaleler iki ülkede feci sonuçlara yol açtı. Otoriter yönetimlerden geriye kalan iktidar boşluğunu yağma, intikam saldırıları ve iç savaş doldurdu.

Bu senaryoda, Suriye’deki çeşitli silahlı görgütler arasındaki rekabet yaygın bir şiddete yol açabilir ve sadece Suriye’yi değil, tüm bir bölgeyi daha da istikrarsızlaştırabilir.

Sahadan bildiren BBC Arapça Muhabiri Feras Kilani, Beşir’in başbakan olarak ilk konuşmasının birçok kişiyi kayglandırdığını ve yeni hükümetin izleyeceği yol hakkında olası ipuçları verdiğini söylüyor.

“Yeni başbakanın arkasında, biri ‘devrim bayrağı’ ve diğeri Taliban’ınkine benzer iki bayrakla konuşması birçok kişiyi şoke etti. Hükümetin Taliban modelini izleyebileceğine ve Şeriatla yönetilen bir İslam devleti kurabileceklerine işaret ediyor

“Bu da ülkedeki azınlıkların ve sivil grupların geleceği hakkında yeni soru işaretleri yaratıyor.”

Dış güçler dengesi

Uzmanlar tüm bu muhtemel sonuçların aynı zamanda dış güçlerin hamlelerine de bağlı olacağını vurguluyor.

Esad yıllarca İran ve Rusya’nın desteğine bağımlıydı. Bu arada, Türkiye, Batı ve Körfez ülkeleri, çeşitli muhalif gruplara destek verdi.

İsrail ise son birkaç gündür Suriye’nin askeri altyapısını hedef alıyor ve İsrail askerlerinin, Suriye ile İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri arasında yer alan, askerden arındırılmış tampon bölgenin ötesinde faaliyet gösterdiğini kabul ettiler.

İsrail Ordusu, Esad’ın ülkeden kaçmasından beri Suriye’de yüzlerce hava saldırısı düzenlediğini ve “Suriye’nin stratejik silah stokunun çoğunun yok edildiğini” söylüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ayrıca, Suriyeli muhalif güçlere İran’ın ülkeye yeniden girişine izin vermemeleri uyarısı da yaptı.

Bu durum da, Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkelerinin İsrail’i Esad’ın devrilmesinden faydalanmaya çalışmakla suçlamasına neden oldu.

Phillips, İsrail’in yaptıklarının “hükümeti zayıflatıp, sertlik yanlılarını cesaretlendirerek Suriye’yi istikrarsızlaştırabileceği” uyarısı yapıyor.

Daher de “Esad rejimi gittiğine göre ambargolar kalkmalı. AB ve ABD’nin ekonomik kalkınma ve insani yardımları sürdürmesi ve belki hatta artırması bence çok önemli” diye konuşuyor.

Phillips ayrıca, ambargoların kaldırılması karşılığında ABD ve AB’nin “yeni anayasa ve reformlar” gibi ödünler isteyebileceğini de ekliyor.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP