34,2455
36,9855
3.015,90
Geçtiğimiz hafta “Terör Örgütü PKK Silah mı Bırakacak?” başlıklı yazıda ifade etmiştim: “Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ta kilidi kapatıyor, sıra Suriye’ye geliyor.” Bunun ne zaman olacağına ilişkin bazı parametreler de koymuştum: 5 Kasım ABD seçim sonuçları, Ankara-Washington görüşmeleri ve Ankara-Şam diyaloğunun akıbeti.
Beş. Bu, Türkiye’nin Suriye’de tek taraflı adım atabileceği anlamına geliyor. ABD buna karşı çıkıyor. Analizime göre istiyorlar ki; orada Türkiye’ye tehdit üretmeyecek, Şam’a pamuk ipliğiyle bağlı bir yapı öylece dursun. Bu Ankara’nın kabul edebileceği bir şey değildir. Ankara’nın istediği senaryonun şu üç maddeden oluştuğunu düşünüyorum: Bir. ABD, Suriye’nin kuzeyinden çıksın. DEAŞ’la mücadele “meşru partnerlerle” yürüsün. İki. Örgüt Suriye’nin kuzeyinde silah bıraksın. Üç. Kandil’den Suriye’ye gelenler oradan çıkarılsın. Peki, ABD bunları nereye götürecek? O da Washington’un sorunu.
FETÖ elebaşı Gülen, Pazar günü ABD’de öldü. Aslında 15 Temmuz’da zaten ölmüştü. “Mehdi kehanetinin” çökmesi, Gülen gibi bir psikopat için ölümle eşdeğerdir. Ancak varlığı örgüt tabanını -parçalanma başlasa da- yine de pamuk ipliğiyle bir arada tutuyordu. Gülen’in ölümü, örgütte birkaç yıl önce başlayan iç savaşı büyütecektir. Bu mesele daha geniş bir analizi gerektirir. Şimdilik “İşlediği kirli suçların, ihanetin, kumpasların, döktüğü kanların hesabı mahşere kaldı. Allah, müstehakını versin” diyerek bitirelim.