h Dolar 35,3062 % -0.01
h Euro 36,7183 % -0.01
h Altın (Gr) 2.990,06 %-0,34
a İmsak Vakti 02:00
İstanbul 11°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 35,3062h

    35,2986

  • EURO 36,7183h

    36,6940

  • Gram Altın -0,34h

    2.990,06

a

Siyasal Alevîlik’le ilgili bazı doğrular ve yanlışlar

Toplumsal hafızamızı on yedi günle sınırlayan araştırmacılar galiba haklılar. Gerçekten çabuk unutuyoruz. Gerçi -tarihi de bir yana bırakalım- kendi zamanımızda acı ve üzüntü veren öyle olaylar var ki, onları unutmak aslında daha isabetli görünüyor. Ancak böylesi bir unutma, söz konusu olayları doğuran şerli niyetlerin, karanlık emellerin, kirli tezgahların… yeniden tedavüle konulmasıyla da problemli hâle geliyor. Bugünlerde bunun tipik örneklerinden birini yaşıyoruz: Siyasal Alevîliğin hortlatılması!

Siyasal Alevîlik’le ilgili bazı doğrular ve yanlışlar
0

BEĞENDİM

Toplumsal hafızamızı on yedi günle sınırlayan araştırmacılar galiba haklılar.

Gerçekten çabuk unutuyoruz.

Gerçi -tarihi de bir yana bırakalım- kendi zamanımızda acı ve üzüntü veren öyle olaylar var ki, onları unutmak aslında daha isabetli görünüyor. Ancak böylesi bir unutma, söz konusu olayları doğuran şerli niyetlerin, karanlık emellerin, kirli tezgahların… yeniden tedavüle konulmasıyla da problemli hâle geliyor.

Bugünlerde bunun tipik örneklerinden birini yaşıyoruz:

Siyasal Alevîliğin hortlatılması!

1978 yılında Sivas ve Kahramanmaraş’ta, 1980’de Çorum’da, 1993’te Sivas’ta yaşanan elîm olayları unutmayanları tedirgin eden söz konusu hortlatılmanın özelliği,

‘Ben yeni duydum’

aymazlığına tabi olanların elinde

tehlikeli bir kıvılcıma

hemen dönüşebilme istidadına oluşudur. Bu kıvılcımın daha çok komünist, solcu, Kemalist, ateist… vasıflarıyla kaşarlanmış

Alevî

türkücü, şarkıcı, şair, zenne… tipler tarafından sosyal medyada üretilmek istenmesi de konunun daha özel bir boyutudur.
Şimdilik bu güncel durumu tekrar açmak üzere paranteze alarak,

Siyasal Alevilik

teriminin kökenine ve tekrar tedavüle konulmak

istenmesi

ndeki sebeplere ana hatlarıyla bakalım:
Siyasal Alevilik, başlangıcındaki

Şiî/Aliî

, ortasındaki

Bâtınî

ve

İsmailî

şeklindeki genel adlandırmanın bir gereğidir. Zira Şiîlik özü ve ihdası itibariyle Peygamber Aleyhisselam’ın maddi ve manevi mirasının taşınmasına mahsus

siyasî bir oluşum

dur.
Peygamber Aleyhisselam’dan sonra hilafetin / önderliğin

Hz. Ali

’ye (r.a.) verilmeyişini kendilerine mesele edinenlerin

taraftarlık

beyanlarıyla şekillenen, Hz. Ali’nin evlatlarından

Hz. Hasan

(r.a.) ile

Hz. Hüseyin

’in (r.a.) şehadetlerinden sonra

Emevî

saltanatına karşı

örgütlü bir siyasi muhalefet

e dönüşen bu taraftarlık, özellikle

İsnâaşeriyye

(On İki İmamcılar) fırkası üzerinden de

itikadi

bir boyut kazanmıştır.
Şiîliğin bu ilk yani

siyaset ve akidede ayrışma devri

üzerine keskin köşeli sözler söylemek son derece problemlidir. Zira bu devir aynı zamanda sahabe, tabiîn ve tebeu’t-tabiîn devridir.
İsnâaşeriyye’nin altıncı, İsmâiliyye’nin beşinci imamı, Ca‘ferî fıkhının kurucusu olan

Ca‘fer es-Sâdık

(r.h.; v. 148/765), Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Zeynelâbidîn (r.h.) ve Muhammed Bâkır (r.h.)’ın (ilk beş imamın) siyasi önderlikte ve dini imamete varisidir.
Babası İsnâaşeriyye’nin beşinci imamı Muhammed el-Bâkır, annesi Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in torunu olan Kâsım b. Muhammed’in kızı Ümmü Ferve’dir. Böylece Ca‘fer es-Sâdık’ın soyu baba tarafından Hz. Ali’ye, anne tarafından da Hz. Ebû Bekir’e ulaşmaktadır.(Geniş bilgi için bkz.: TDV İA) Dolayısıyla hangi gerekçe ile olursa olsun İmam Cafer’e yapılacak bir hürmetsizlik, onu seven ve ona hürmet eden tabiîn ve tebeu’t-tabiînden önce Peygamberimiz Aleyhisselam’ın Müslümanlara emanet ettiği

Ehl-i Beyt

’ine ve ilk reşid halife Hz. Ebû Bekir’e yapılmış olunacaktır.
Ancak ilginç olan, Yezîd’e biat eden Ebü’l-Kâsım Muhammed b. Alî’nin imam ve mehdî olduğunu ilk ileri süren aşırı Şiî

Keysaniyye

(650’li yıllar) ile Ehl-i Sünnet büyüklerimizden bazılarının da itikaden tabi oldukları mutedil

Zeydiyye

(700’lü yıllar) zikrettiğimiz devirde ortaya çıkmış ve bu ikisi daha sonra Râfıza / Revâfız / Râfızîler adı altında toplanacak olan çok sayıdaki

heretik

(sapık ya da sapkın) fırkalara öncülük etmişlerdir. Örneğin bu fırkaları Revâfız ana başlığı altında Zeydiyye, İmamiyye, Gulât fırkaları ve Keysâniyye olarak dörde ayıran

Fahreddin er-Râzî

, bu başlıklar altında da üçlü, on üçlü, on beşli ve dörtlü grupların adlarını bildirmiştir.
Razî’nin tasnifinde

Alevîlik

yoktur. Çünkü bu tabir, “I. Dünya Savaşı’nın ardından bölgeyi (Suriye’yi) ele geçiren Fransızların talebi, mensuplarının da uygun görmesiyle” kullanılmaya başlanmış ve Anadolu’da çok daha önceden tasnif değil tanım maksatlı olarak kullanılan Alevîlik tabiri bu kez belde adlarına göre çeşitlenmiştir.
Diğer bir söyleyişle Şiîlik temelinde müşterek olmalarına rağmen, örneğin Nusayrî Alevîliği ile Arap Alevîliği, Suriye Alevîliği ile Çukurova Alevîliği ya da Çorum-Tokat Alevîliği gerek itikadî gerekse siyasi tutumları bakımından

aynı değildir.

(bkz.: Fahreddin er-Râzî, İtikâdâtu Fırakı’l-Müslimîn ve’l-Müşrikîn -Müslüman ve Müşrik Fırkaların İnançları, trc.: Faruk Sancar, Ankara Okulu, Ankara 2022; TDV İA).
Böylece Şia / Batınilik / Râfızîlik / Alevîlik, ilk oluşumu itibariyle

Evlâd-ı Resûl

sevgisi yönünden

makul

gibi görünürken, giderek bu sevginin

siyaseten istismar edilmesi

nedeniyle dinî düşünce ve iktidar ilişkileri esasında

mantıksız

hâle gelmiş ve hem itikadî hem de siyasi çatışmaların etkili bir tarafı olarak günümüze devrolunmuştur.

Nasipse buradan devam edelim inşallah.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP