34,6409
36,4731
2.940,58
Kırklareli İğneada beldesinde geçen yıl meydana gelen sel felaketinde ‘Sisli Vadi’ bungalov evlerinde tatil yapan 6 kişinin öldüğü bölgede, mahkeme kararıyla yapılan keşfin bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda, tutuklu Bülent Bayrak, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Büşra Gökgöz, İl Özel İdaresi ve DSİ, ‘asli kusurlu’ bulundu.
Demirköy ilçesi İğneada beldesinde 5 Eylül 2023’te kuvvetli yağış nedeniyle ‘Longoz Ormanları’ndaki Sisli Vadi’de turistik bungalov evlerin olduğu bölgede sel meydana geldi.
Dere içinde kurulan bungalov evlerde tatil yapan Dr. Selman Bağışlar ve eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz, sele kapılıp yaşamını yitirdi. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, ‘Sisli Vadi’ adıyla kurulan ve sele kapılan 18 bungalov evin, ruhsata aykırı olarak inşa edildiği ortaya çıktı.
TOLGA ŞARDAN YAZDI:
“Yıkım kararına rağmen ‘karma çiftlik’ olarak gösterildi”
Özel İdare tarafından mühürlenen işletme hakkında da yıkım kararı verildi. Ancak karara rağmen ‘Sisli Vadi’ adı altında sosyal medyada tanıtımı yapılan bungalov evlerin, vergi levhasında faaliyet alanı ‘karma çiftlik’ olarak gösterildiği tespit edildi.
‘Bitkisel veya hayvansal üretim konusunda uzmanlaşma olmaksızın üretim’ adıyla faaliyet yürüttüğü belirlenen tesislerin tanıtımının, sosyal medya hesaplarından, ‘Doğada uyanmak, doğaya uyanmak’, ‘Oksijeni bol, stresi az’ ifadeleriyle yapıldığı saptandı.
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sürdürdüğü soruşturmada firmanın sahibi Bülent Bayrak hakkında, ‘Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma’ suçundan gözaltı kararı verildi. Keşan’da yakalanan Bayrak ile firma yöneticileri Sevcan Ulutürk ile Cenan Aydın, tutuklandı. Ulutürk ile Aydın, daha sonra avukatlarının itirazıyla tahliye edildi.
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaya ilişkin hazırladığı iddianame, Kırklareli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, tutuklu Bayrak ile Büşra Gökgöz, Cenan Aydın ve Sevcan Ulutürk hakkında, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma’ suçundan 3 yıldan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istendi.
“İnşaatlar ruhsatsız yapıldı”
Sanıkların yargılandığı Kırklareli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2’nci duruşmada mahkeme, sanık Bülent Bayrak’ın tutukluluk halinin devamına, olay yerine oluşturulacak bilirkişi heyeti ile keşif yapılmasına karar verdi. Karar üzerine bölgede 28 Haziran’da oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından keşif yapıldı.
Bilirkişi heyetinde yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden inşaat mühendisi-mimar Doç. Dr. İsmail Dabanlı, meteoroloji mühendisi Doç. Dr. Elçin Tan, inşaat mühendisi Dr. Öğretim Üyesi H. Emre Alçiçek ve jeoloji mühendisi Dr. Orhan Yavuz’un hazırladığı rapor mahkemeye sunuldu. Olay yerinin krokileri ve fotoğraflarının da yer aldığı 21 sayfalık raporda, tutuklu sanık Bülent Bayrak, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Büşra Gökgöz, İl Özel İdaresi ve DSİ, ‘asli kusurlu’, Sevcan Ulutürk ise ‘kusursuz’ bulundu.
“Yapı kullanım izin belgesine ulaşılamadı”
Raporda, yapılar için Kırklareli Valiliği’nin Tarım ve Orman Bakanlığı’na başvurusunda bakanlığın olumsuz görüş verdiği ve imar plan sürecinin sona erdiği belirtilerek, bütün ruhsatsız yapılar hakkında yıkım kararı verildiği kaydedildi. Yıkım kararına rağmen inşaatlarında ruhsatsız olarak yapıldığı, turizm amaçlı yapıların inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izni belgesine ulaşılamadığı kaydedildi.
“Meteoroloji uyardı”
Olay günkü meteorolojik değerlendirmeye yer verilen raporda, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Trakya Bölgesi için olası can ve mal kaybının önüne geçmek için sarı renkli uyarı verdiği belirtilerek, “Aşırı yağış limiti olan 12 saate 10 milimetrenin üzerinde yağış kaydedilmiş olması sebebiyle olayın aşırı yağış olduğu ve doğal afet olarak nitelendirilebileceği hususunda fikir birliği sağlanmıştır. Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) olay öncesinde sarı tehlike koduyla Türkiye genelinde uyarı yapmıştır. Dolayısıyla AFAD’ın teyakkuzda olması için gerekli uyarının MGM tarafından verildiği tespit edilmiştir” denildi.
“Dere taşmaya başladığı andan itibaren pik debi görüldü”
Yağışta, Sisli Vadi’de görülen debinin kısa süre içinde yükseldiği belirtilerek, “Palabıyık Deresi’nin havzasının hemen hemen tamamı yoğun ormanlık alanlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla akarsu kesitinde sel anında dere kenarına yakın ağaçların köklerinden sökülmesi, yamaçlarda bulunan kuru dal ve kütüklerin dere yatağına taşınması beklenen bir durumdur. Afet boyutunda yağışın meydana getirdiği selin bu kadar yoğun rüsubat ve tomruk taşıması, selin verdiği zararları katlayıcı etkisi olmuştur” denildi.
“DSİ’nin görüşü hükümsüz kalmıştır”
Raporda, DSİ tarafından dere şevinden itibaren 10 metre mesafede ve 1,5 metre bu basman kotundan yapıların yapılacağı görüşü imar planı yapılması sürecinde görüş olarak verildiği belirtilerek, “Ruhsat süreci akim kalmıştır. DSİ’nin bu görüşü de dolayısıyla hükümsüz kalmıştır. Buna rağmen ruhsatsız olarak yapıların DSİ görüşüne tam olarak uygun yapılmadığı tespit edilmiştir. Yerinde yapılan keşif sonucu tespit edilen su alma yapısının su tutma haznesi olmayan tabandan su alma yapısı olan trol tipi su alma yapısı olduğu tespit edilmiştir” ifadeleri kullanıldı.
“Taşkının artışına dair kanıt bulunamadı”
Duruşmalarda, sanık avukatlarının derenin üst kısmında su toplanan bir set olduğu ve setin yıkılmasıyla suların aniden geldiğini savunmuştu. Bilirkişi raporunda ise böyle bir sete rastlanmadığı kaydedildi. Raporda, dere kesitinin tıkanıp, suyun kabarmasına sebep olacak herhangi bir doğal veya yapay bir sete rastlanılmadığı belirtilerek, “Su izlerinden de anlaşıldığı üzere olay günü sel dere yatağından olağan seklinde oldukça da yoğun rüsubat taşıyarak gerçekleştiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla ne su alma yapısının ne de memba tarafında bulunan kesitlerin tıkanıp arkasında su biriktirerek taşkın debisini arttırdığına dair bir kanıt bulunamamıştır” denildi.
“Başka konumda kullanıma sakıncalı”
Yapısal değerlendirmeye yer verilen raporda, yapılarla ilgili statik bir proje bulunmadığı ifade edilerek, “Yapıların ruhsatsız bir şekilde yapıldığı, dolayısıyla yapım aşamasında fenni bir çalışmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yapılar ile ilgili herhangi bir mühendislik çalışmasının olup olmadığının teyit edilmesi amacıyla keşif mahallinde Bülent Bayrak’a yapıların statik projelerinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine yapılarla ilgili herhangi bir statik çalışmanın yapılmadığını, template (hazır/tip) projelerin kullanıldığını heyetimiz belirtmiştir. Ancak dava dosyasında tip proje de olsa yapılar ile ilgili herhangi bir projeye rastlanılmamıştır” denildi.
3 sanık ile DSİ ve özel idare kusurlu bulundu
Raporda, ruhsatsız olarak yapılan yapıların çoğunluğunun selden zarar gördüğü, bazılarının tamamen yıkılarak can kaybının yaşandığı kaydedildi. Raporda, “Davaya konu yapıların herhangi bir mühendislik hizmeti almadan, ruhsatsız bir şekilde yapılması ve turizm tesisi olarak kullanılmasından fiili olarak sorumlu olan sanık Bülent Bayrak’ın, asli kusurlu olduğu” denildi. Şirketin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan Cenan Aydın’ın kaçak yapılara başlattığı bu nedenle asli kusurlu bulundu. Kaçak yapıların turizm tesisi olarak işletildiği zamana denk gelen şirketin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan Büşra Göksöz de asli kusurlu bulundu.
Raporda Özel İdaresi ve DSİ’nin de asli kusurlu bulunduğu belirtilerek, “İl Özel İdaresi tarafından kaçak yapılar tespit edilip mühürlenmesine rağmen mevzuatta açıkça yazılı olan kaçak yapı sahiplerine mevzuatın öngördüğü sürede yıkım kararını tebliğ etmeyen, davaların sadece para cezalarına ait olduğundan yıkım kararlarına karşı herhangi bir idari dava da açılmadığından beklenecek bir süreç olmadığı halde, kaçak yapıların sahibi tarafından yıkılmaması sonucu süreci takip edip kaçak yapılar yıktırmaktan sorumlu olduğu halde yıkım işlemini gerçekleştirmediği anlaşılan Özel İdaresi’nin asli kusurlu, 2019 yılında yürürlüğe giren Taşkın ev Rüsubat Kontrolü Yönetmeliği 14’üncü maddesi gereği yapılması zaruri olan hidrolojik ve hidrolik etüt raporu ve taşkın sınırlarını belirleme çalışmalarından yapılaşma için DSİ’nin uygun görüş vermesi gerekirken; 180 parsel üzerindeki tarımsal amaçlı yapılar yapılırken 19.08.2020 ve ‘Turizm Alanı’ amaçlı 1/5000 Nazım İmar Planı ve 1/1000 Uygulama İmar Plan yapılabilmesi yapıların imar plan sürecinde 184-185 nolu parseller için 03.11.2020 tarihli görüş yazılarında, ‘Dere şev üstünden itibaren 10,00 metre yaklaşma mesafesi bırakılmalı, bırakılan bu alana herhangi bir tesis inşa edilmemelidir’ görüş gereği yapılaşmanın önü açıldığından ve yönetmeliğin 14’üncü maddesine uyulduğuna dair dosya münderecatında bir delil mevcut olmadığından taşkın olayın yaşanmasında Devlet Su İşleri’nin (DSİ) asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” ifadeleri kullanıldı. (DHA)