Çikolatanın ötesinde tüketiciler her geçen gün kendilerini daha “özel” hissettiren tatlara yöneliyor. Bu açıdan Dubai Çikolatası aslında yeni bir lezzetten öte farklı olma isteğinin yansıması olarak öne çıkıyor.
İçindeki o eşsiz lezzet arayışını görsel şölenle tatmin etmek isteyen tüketiciyi çikolatayı bir tür şov nesnesine dönüştürürken buluyoruz. Bir tat olmaktan çok anlam ifade eden çikolatanın tüketicilerin kendilerini bir ödüllendirme aracına evrildiğini görüyoruz.
Kendilerine bir statü ve imaj arayışında olan tüketicilerin kahvelerini yudumlarken Dubai Çikolatası ile sosyal çevrelerinde farklılaşma arzularını tatmin ettiklerini canlı canlı izliyoruz. Sıradan bir çikolatanın “ bu çikolatayı yemeden önce paylaşmazsan olmaz” fısıltısına esir olan tüketiciyi bir pazarlama hilesine aşık olmuşken buluyoruz.
Videolarını izlemekten psikolojimizin bozulma eşiğine geldiği çikolatanın büyülü dünyasında lüks bir yanılsama içerisinde olan tüketicinin yenilikçi pazarlama stratejilerinin ağına nasıl takıldıklarını, marketten Dubai Çikolatası çalma psikolojisini anlamlandırmaya çalışırken buluyoruz kendimizi. Günün sonunda her ısırıkta bize tattırılan şeyin biraz sosyal medya tozu biraz da influencer siminden başka bir şey olmadığını acı da olsa öğreniyoruz ama nafile.