34,5657
36,0742
3.009,63
‘Savaş Suçları ve Savaşın Çocuklar Üzerindeki Etkileri’ konulu konferansta konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Kriminoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, “Savaşlardaki saldırıların otoriteler tarafından yapılması, şiddeti meşrulaştırıyor. Yapılan araştırmalara göre savaştan sonra suç davranışı ve şiddet davranışlarının artması buna bağlanıyor. Bu da oldukça ciddi bir sorun. Geçmiş savaşlardan sonra yapılan araştırmalarda savaş sonrası şiddet ve suç içerikli davranışlar arttı. Farklı ülkelerde yapılan araştırmalara göre artış oranı ise yüzde 10-79” dedi.
İstanbul Kültür Üniversitesi’nde ‘Savaş Suçları ve Savaşın Çocuklar Üzerindeki Etkileri’ konulu bir konferans düzenlendi. Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Kriminoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, Savaşın Çocuklar Üzerindeki Etkileri konusunu ele alırken Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Durmuş Tezcan ise Savaş Suçlarını ele aldı. Savaşın çocuklar üzerindeki psikolojik, sosyal, fiziksel etkileri olduğunu belirten Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, “Bunun ahlaki boyutu da var. Bu konferansta özellikle geçmiş ve günümüzdeki savaş ortamlarını ele alacağız” açıklaması yaptı.
“SAVAŞ TEKNOLOJİSİNİN GELİŞMEDİĞİ YILLARDA BİLE BU DENLİ SİVİL ÖLMEDİ”
Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, “Birinci Dünya Savaşı’nda; savaştan zarar gören, ölenlerin yüzde 90’ı askerken son yıllardaki savaşlarda, çocukların yetişkinlerin, sivillerin özellikle kadınların öldüğünü görüyoruz. Sayı ise oldukça yüksek. 2018 Birleşmiş Milletler Raporuna göre savaşlarda ölen çocuk sayısı 12 bin. Son yaşanan İsrail-Filistin savaşında ise 8 bin. Bunlar çok yüksek sayılar. Savaş teknolojisinin gelişmediği yıllarda bile bu denli sivil ölümü olmamış’ şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLARDA SAVAŞIN ETKİLERİ ÖMÜR BOYU DEVAM EDİYOR”
Doç. Dr. Münevver Mertoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savaşın çocukların üzerindeki fiziksel etkileri zaten çok açık. Yaralanma, ölme, barınma, tedaviye ulaşamama, gıdaya ulaşamama, susuzluk, hastalık, yeni doğanların sağlıksız ortamda doğmaları vb. Savaş bitse bile çocukların savaşlardan etkilenme derecelerinin devam ettiği, hatta ömür boyu devam ettiğini gösteren araştırmalar var. ve daha çok post travmatik sendrom dediğimiz, stresin etkileriyle ortaya çıkan bozukluklar bulunmaktadır.”
“BÜTÜN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER ÇOCUKLARIN MAĞDUR OLMAMASI İÇİN TEYAKKUZA GEÇMELİ”
Savaştaki saldırının otoriteler tarafından yapılmasının şiddeti meşrulaştırdığını vurgulayan Doç. Dr. Mertoğlu, “Savaştan sonra suç davranışı ve şiddet davranışlarının arttığını gösteren araştırmalar var. Bu da oldukça ciddi bir sorun. O yüzden uluslararası örgütlerin derhal gerekli önlemleri alarak çocukların, kadınların, hiç kimsenin mağdur olmayacağı ortam yaratılmalıdır. Bütün uluslararası örgütlerin, özellikle çocukların mağdur olmaması için teyakkuza geçmesi gerekir” çağrısında bulundu.
“SAVAŞ ALANINDA OLMAYAN ÇOCUKLAR DA MAĞDUR OLUYOR”
Doç. Dr. Mertoğlu son olarak şu uyarıda bulundu:
“Savaş alanındaki çocuklar zaten etkileniyor. Bunun dışında savaş alanında yaşamamasına rağmen olaylara, görüntülere izleyerek şahit olan çocuklarımız var. Doğrudan savaşa maruz kalanların dışındaki çocuklarımızın yaşadığı duruma ise ikincil mağduriyet diyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde olan savaşlara; televizyon ve sosyal medya vasıtasıyla tanıklık edebiliyoruz. Onlar da korku ve güvensizlik yaşıyorlar. Gelecekle ilgili endişe yaşıyorlar. O yüzden bu savaş ve şiddet sahnelerinin çocuklarımıza gösterilmemesi gerekir. Ama maalesef büyük yaygınlıkla çocuklar ve yetişkinler tarafından izleniyor.”
“MEVCUT KURALLAR UYGULANMALI, SİYASET GERİ PLANA ATILMALIDIR”
Savaş hukukuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Durmuş Tezcan ise “Önemli olan mevcut kuralları iyi bir şekilde uygulamaktır. Bu işte siyaseti geri plana çekmektir. Gönül ister ki Güvenlik Konseyi’nde buna izin vermeyecek bir yapılanmaya gidilir. Başka bir çözüm göremiyorum. Unutmayalım ki kendilerini güçlü görenler de bunun acı sonuçlarıyla geçmişte de karşılaşmıştır. Yani kısaca, bu tür insancıl hukuk dediğimiz hukuk alanında daha dikkatli olmak, birtakım siyasi gerekçelerle o güzel kuralları işlemez hale getirmemek gerekir” açıklaması yaptı.