34,5552
36,0134
3.007,13
Ukrayna’nın güneyindeki Zaporijya bölgesindeki Dniprorudne kenti yakınlarında, yerin yaklaşık bir kilometre derinliğinden çıkarılan cevherler, yüzde 60’ı aşan demir oranıyla ünlü. Savaş öncesinde Ukrayna stratejik açıdan önemli bu hammaddeden yılda 4,5 milyon ton üretiyor ve büyük kısmını başta Slovenya, Çekya ve Avusturya olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç ediyordu. Dniprorudne’nin maden yatakları Ukrayna’ya yılda 200 milyon euroluk gelir sağlıyordu. Çıkarılan demirin yaklaşık üçte biri de Zaporijya’da işlenip çelik olarak ihraç ediliyordu.
Ancak 2022 yılı yazında kentin Rus birliklerince işgal edilmesiyle her şey durdu. Stratejik öneme sahip hammadde artık Rusya’ya gidiyor. Madenleri işleten şirketin Ukraynalı, Slovakyalı ve Çek yatırımcılarının malına Rus işgal yönetimi tarafından fiilen el kondu.
Hammadde yoksa döviz de yok
Ukrayna gümrüğü verilerine göre maden ihracatı 2022’de bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 60 oranında geriledi, elde edilen gelir 3 milyar doların altına düştü. Kanadalı düşünce kuruluşu SecDev’in tahminlerine göre işgal altındaki Ukrayna topraklarındaki madenlerin toplam değeri 12 milyar doları buluyor. Bu madenlerin arasında demirin yanı sıra metalurji açısından kritik önem taşıyan taşkömürü, titanyum, manganez de bulunuyor. Altın, doğal gaz, petrol, kaolin, tuz, alçı taşı, zirkonyum ve uranyum da bu bölgelerde bulunan yeraltı zenginlikleri arasında.
Ukrayna’nın en büyük demir cevherlerinin bulunduğu Kırıvıy Rih havzası ve işleme tesisleri Kiev hükümetinin kontrolü altında olsa da, güneydoğuda Rus işgali altındaki komşu bölgelerden sürekli ateş altında. Kiev Stratejik Araştırmalar Enstitüsünden Yaroslav Şalilo, Moskova’nın stratejik hesabının özellikle de Ukrayna’nın ekonomik potansiyelini çökertmek olduğunu, bu noktada hammaddeye el koymakla ateş açarak yok etmek arasında pek fark bulunmadığını belirtiyor.
Ekonomi uzmanı Şalilo, hammadde sıkıntısı nedeniyle Ukrayna çelik üretiminin büyük darbe aldığını belirtiyor. Ukrayna’nın 2021’de ihraç ettiği metalurji ürünleri 20 milyon tona yaklaşırken bu miktar 2023’ün ilk yarısında 2,5 milyon tona gerilemiş. Bu da bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 80’lik düşüş anlamına geliyor. Ukrayna’nın çelik merkezlerinden Mariupol Rus birlikleri tarafından harabeye çevrilirken geri kalan üretim tesisleri hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Rus ablukası hammaddeye erişimi zorlaştırıyor
Ukrayna’da çıkarılan kömürün yüzde 80’e varan bölümü, ülkenin doğusunda Rus işgali altında bulunuyor. Özel değere sahip antrasit kömürünün çıkarıldığı bölgelerin ise tamamı işgal altında. Bu nedenle Ukrayna’nın hammaddeyi ABD ve Güney Afrika gibi ülkelerden ithal etmesi gerekiyor. Ancak Karadeniz’deki Ukrayna limanlarına Rusya’nın uyguladığı abluka nedeniyle hammadde ithalatı Polonya ve Romanya gibi komşu ülkelerin limanları üzerinden demiryoluyla yapılıyor ve oldukça masraflı hale geliyor.
Ukrayna’da ağır sanayi de aynı sorunla karşı karşıya. Ürünlerin ihracatında yaşanan sıkıntılar, Ukrayna üretimi sanayi ürünlerinin rekabet gücünü zorluyor. Ekonomi uzmanı Şalilo, “Rusya, ekonomik olarak Ukrayna’nın tamamen kan kaybetmesini ve ardından onu ‘Rusya olmadan hayatta kalamayacak müflis bir devlet’ olarak lanse etmeyi hedefliyor” diyor.
Geleceğin hammaddeleri uğruna rekabet kızışıyor
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Europe’dan Olivia Lazard, Ukrayna hammaddelerine erişimin, Rus işgalinin en önemli motivasyonlarından birini oluşturduğu görüşünde. Stratejik kaynaklara güç kullanımıyla el koymanın Rus politikasının alışıldık şablonlarından olduğunu belirten siyaset bilimci Lazard, “Moskova, Wagner savaşçılarının yardımıyla Afrika’da yıllardır sadece altın ve pırlantaları değil, yeşil dönüşüm açısından önemli lityum, kobalt ve diğer nadir elementler gibi hammaddeleri de güvenceye alıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından yedi ay önce, 2021 yılı Temmuz ayında Avrupa Birliği, Kiev hükümetiyle hammaddeler konusunda stratejik ortaklık anlaşması imzalamıştı. AB’nin “yeşil dönüşüm” için gerekli kritik önem taşıyan hammaddeler listesinde 30 adet element bulunuyor. Bu elementlerin üçte ikisinin Ukrayna’da bulunduğu biliniyor.
İklim değişikliği nedeniyle Ukrayna’nın yer altı zenginliklerinin Rusya için daha cazip hale geldiğini belirten Lazard, “Hammadde sıkıntısı artarken Rusya kendini gerek enerji kaynaklarının sevkiyatı gerekse gıda güvenliği ve su temini olsun, giderek daha önemli bir kilit aktör olarak görüyor. Rusya’nın küresel sevkiyat güvenliğini nasıl rehin aldığını, askıya alınan Karadeniz tahıl anlaşması örneğinde de görüyoruz. Rusya için tüm kaynaklar, AB ve ABD’yi sınamak üzere bir araç işlevi taşıyor” diyor.
Lityum uğruna verilen savaş
Dünyada en çok rağbet gören elementlerden biri de, cep telefonu pilleri ve otomobil akülerinde kullanılan lityum. Ukrayna, kendisini “Avrupa’nın en büyük lityum rezervlerine sahip ülkesi” olarak lanse ederek yatırımcıları ülkeye çekmeye çalışıyor. Kesin rakamlar ise bilinmiyor. Ukrayna Jeoloji Yatırım Grubundan Dimitro Kaşçuk, somut rakamların devlet sırrı gibi saklandığını belirtiyor.
Ancak Rusya, Ukrayna’nın bilinen dört lityum rezervinden ikisini gözüne kestirmiş durumda. Zaporijya bölgesindeki Kruta Balka rezervi 2022’de Rusya tarafından işgal edildi. Donetsk bölgesindeki Şevçenkove ise çatışma hattından sadece birkaç kilometre uzaklıkta. Savaştan kısa süre önce Şevçenkove’de işletme lisansı için başvuru yapan Avustralyalı bir yatırımcı projeyi askıya aldı. Ukrayna Jeoloji Yatırım Grubundan Dimitro Kaşçuk, “Coğrafî yapı nedeniyle lityum madenciliği Ukrayna’da, Güney Amerika ya da dünyanın diğer bölgelerine göre daha pahalıya mal olacaktır. Ortaya ek risk faktörleri çıktığında konu ekonomik açıdan oldukça şüpheli bir hal alıyor” diyor.
Kaşçuk, lityumun yanı sıra nadir elementlerin bulunduğu üç tesisin de Rus işgali altında olduğuna işaret ediyor. Kritik önem taşıyan elementlerden zirkonyum, uranyum, karbon ve titanyumda potansiyel olduğunu belirten jeoloji uzmanı, “Karbon akü üretiminde kullanılıyor ve rağbet gören bir madde. İki karbon rezervi Rus kontrolünde olmasına rağmen diğer dördünden birinde başarılı bir şekilde üretim yapılabildi” diyor. Kaşçuk’a göre Ukrayna’nın en büyük potansiyeli ise titanyumda. Dünya çapında üretimin yüzde 7’sini karşılayan Ukrayna, titanyumda dünyada ilk beş arasında. Uzmanlar bu kilit önemdeki elementte Ukrayna’nın payının daha da artabileceği görüşünde.