35,2004
36,6966
2.962,08
Türkiye’nin Suriye yönetimiyle deniz yetki sınırları üzerinde yapmayı planladığı anlaşma, Doğu Akdeniz’deki enerji ve stratejik dengeleri köklü şekilde değiştirebilir. Bu gelişme, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) harekete geçirdi. GKRY, tek taraflı olarak ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) içindeki 5 ve 10’uncu parsellerde sondaj çalışması yürütülecek.
Türkiye ile Suriye arasındaki deniz yetki sınırlarının belirlenmesine yönelik yapılması planlanan anlaşma, Doğu Akdeniz’in enerji ve strateji açısından önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu anlaşma, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki enerji kaynaklarının paylaşımını ve ekonomik çıkarları korumayı amaçlıyor. Türkiye’nin deniz yetki sınırlarını genişletmesi, ülkenin bölgedeki jeopolitik gücünü artıracak ve enerji koridoru oluşturma noktasında büyük bir stratejik fırsat sağlayacak.
Türkiye’nin, Suriye ile yapmayı planladığı deniz yetki sınırlandırma anlaşması, bölgedeki enerji zenginliklerine olan erişimi yeniden şekillendirebilir. Doğal gaz ve petrol rezervlerinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi, uzun vadede Türkiye ekonomisine büyük katkılar sağlayacak. Bununla birlikte, Türkiye’nin bölgedeki enerji transfer yollarının merkezi haline gelmesi, stratejik bir üstünlük yaratacak.
Bu gelişmeyi, GKRY tehdit olarak görüyor. GKRY, adanın tamamını temsil ettiğini öne sürerek kendi MEB’ini ilan etmiş ve bu alan üzerinde hak iddia etmeye başlamıştı. Ancak uluslararası hukuk çerçevesinde, GKRY’nin adanın tamamını temsil etme yetkisi bulunmuyor. Bu sebeple GKRY’nin MEB oluşturma ve ihale etme hakkı yok. Buna rağmen, 5 ve 10’uncu parsellerde Exxon Mobil’in sondaj yapmasını talep eden Rum yönetimi, bu bölgedeki enerji hakları konusunda ısrarcı. 2021 yılında bu alanlarda sismik araştırmalar yapan Exxon Mobil, 24 Aralık itibarıyla sondaj çalışmalarına başladı. GKRY tarafından ilan edilen NAVTEX kapsamında başlayan sondaj çalışmaları, 24 Şubat 2025’te sonlandırılacak. Exxon Mobil’in yürüttüğü bu çalışmalar, Türkiye’nin kıta sahanlığı sınırlarıyla çakışan alanlarda gerçekleşiyor.