34,4841
36,4292
2.954,44
Yıllar ne çabuk geçmiş.
Aşağıda okuyacağınız röportaj 1998 yılının 24 Ağustos tarihini taşıyor.
Milliyet gazetesinden Naki Özkan’ın benimle yaptığı bu röportajda ben 28 Şubat darbesinden sonra kapatılan Refah Parti’sinin (RP) yerine kurulan Fazilet Partisi’nin (FP) anlayışını ve politikalarını anlatıyorum.
O tarihte ben FP’nin genel başkanı olan merhum ağabeyimiz değerli dava büyüğümüz Recai Kutan’ın siyasi danışmanıyım.
FP’nin programını kaleme alan danışman olarak benimle yapılan röportajda o dönemde sadece FP’nin yeni programını değil aynı zamanda ülke siyasetindeki farkını da anlatıyorum. Ülkenin en önemli meselelerine bakışını ve çözüm önerilerini de dile getiriyorum.
Bu röportajı okuyanlar göreceklerdir ki sonradan kapatılan FP’nin güçlü siyasi aktörleri tarafından kurulan AK Parti aynı zihniyetin devamcısı bir partidir. FP’nin ana söylemiyle AK Parti’nin ana söylemi, demokrasi, adalet, din, siyaset ve laiklik konularındaki bakış açıları neredeyse birebir aynı.
İzninizle tarihi bir siyasi döneme ışık tutması bakımından mahut röportajı köşeme aynen taşımak isterim.
Recai abimiz bugün aramızda değil. Ama her anlamda mümtaz bir dava büyüğümüz olarak yüreğimizde yaşamaya devam edecek.
Mekânı cennet, makamı âli olsun.
İşte o günkü fotoğrafımla yayınlanan röportaj…
Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın danışmanı olan Mehmet Metiner, demokrasi vurgusu, diyaloğa yatkınlığı ile İslamcı camianın dışında da tanınan bir aydın. Daha önce, Girişim, Yeni Zemin dergilerinde yayın yönetmenliği yaptı. Bir ara Tayyip Erdoğan’ın danışmanı oldu. Halen Sözleşme dergisinin editörü. Arkadaşımız Naki Özkan, Metiner ile Fazilet Partisi üzerine konuştu.
-FP genel başkanı bir konuşmasında, Türk siyasi hayatında, birinin devlet diğerinin millet eksenli siyaset anlayışı olan iki eğilimin olduğunu söyledi. DP, AP, Özal’ın kurduğu ANAP ve RP, son tahlilde millet eksenli partiler. FP de millet eksenli bir siyaseti savunduğu için bu partilerle ilintilendirilebilir. Ama FP, RP’nin bire bir devamı değil. Tabii ki benzerlikler bulunabilir.
-FP, herkes için demokrasi, herkes için özgürlük anlayışını öne çıkarıyor. Öncelikle de demokratikleşmeye devletten başlamak gerektiğine inanıyor. İdeolojisi olmayan, hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir devletten yana. Bence, FP’nin iki temel talebi var: Demokratik devlet, özgür toplum.
-FP, demokratik laiklikten yana. Devletin bütün yurttaşlarına eşit mesafede olmasını savunuyor. Dinin siyasete alet edilmesi kadar, siyasetin dinsizliğe alet edilmesinin de yanlış olduğunu söylüyor. Dinin sırtından siyasete soyunmanın yanlışlığı kadar, laikliğin sırtından siyasete soyunmanın da yanlış olduğunu belirtiyor. Siyaset yapan elitler, sadece siyasal İslamcılık tehlikesinin, dinsel irticanın altını çiziyorlar. FP, elbette gericiliğin her türlüsüne, tabii ki dinsel gericiliğe de karşı, ama asıl tehlikenin siyasal irticadan geldiğini vurguluyor. Siyasal laikçiliğin topluma dayatılmasını, uzlaşma kültürünü yok eden bir tehlike olarak görüyor. Özünü demokrasinin oluşturduğu bir laiklik anlayışını savunuyor.
-RP’de siyaset yapan kadroların katılması nedeniyle, FP, RP’nin bire bir devamı gibi algılanıyor. FP’nin inandırıcılığı konusunda sorular akla geliyor. Ama FP, demokrasi savunusuyla çelişen bir eylemin içinde bugüne kadar olmadı. Akın Birdal vurulduğunda, FP genel başkanı hemen ziyarete gitti. Genel başkan, af konusu gündeme geldiğinde, ilk önce düşünce suçlularının salıverilmesini istedi. Ragıp Duran cezaevine atıldığında Abdüllatif Şener Bey ziyaretine gitti. FP, takiyye yapmıyor. Cumhuriyetin tek başına yeterli olamayacağını, demokrasinin cumhuriyetle bütünleştirilmesini istiyor. Cumhuriyet bedense, demokrasi de ruhtur. Türkiye normalleşecekse bu FP eliyle olacaktır. FP, Cumhuriyeti yıkmaya, laikliği kökünden tahrip etmeye, dini devlete egemen kılmaya çalışan bir parti değil. Genel başkan, geliniz devleti nötr bir alan, hizmet alanı olarak ele alalım, ideolojik hegemonya aracı olmaktan çıkartıp, herkesin devleti haline dönüştürelim diyor.
-Bu kavramları bir çatışma unsuru olmaktan kurtarmalıyız. Refah’sız bir Türkiye arzulayanlar şimdi de Fazilet’siz bir Türkiye arzuluyorlar. Bu adı konmamış bir cepheleşmedir. Ama FP, cepheleşmeden kaçınan bir parti. Laik cumhuriyetçilerle demokratik cumhuriyetçiler arasında bir kamplaşma yaşanmamalı. FP, önce demokrasi diyor. Önce demokrasi diyenler zaten laikliğin demokrasi içinde var olduğunu söylerler.
FP’nin DYP’ye endeksli olduğunu söylemek doğru bir gözlem değil. Belki tam tersi doğru olabilir. DYP, FP’nin oy tabanına göz dikmiş olabilir. Genel başkan, bir konuşmasında Ecevit’le de, ÖDP ile de rahatlıkla uzlaşabileceğini söyledi.
-FP’nin küçülme gibi bir amacı yok. Bu iddiayı, daha çok genel başkanın seçimiyle ilgili olarak ileri sürüyorlar. “Parti büyütülmek istenseydi, Recai Kutan dışında birisi olurdu” diyorlar. Halbuki partiyi büyütecek olan, devlet tecrübesiyle, ılımlı, uzlaşmacı kişiliğiyle, diyaloga açık yapısıyla Sayın Kutan olacaktır. Kutan’ın seçimi FP’nin aslında daha da büyümek istediğinin göstergesi. Ayrıca FP’nin yeni söylemiyle çok uyumlu. Türkiye’nin ajitatör, tahrikçi, provokatör liderlere ihtiyacı yok.
*İslamcı çevreler 28 Şubat’tan sonra askeri hasım görüyor gibi…
-Bu iddia marjinal çevreler için geçerli olabilir. Bütün İslami cemaatlerin söylemi analiz edildiğinde görülecektir ki, buna FP de dahil edin, hiçbir zaman asker hasım olarak algılanmamıştır. Belki 28 Şubat sürecinden sonra bir güceniklik hali ortaya çıkmış olabilir. 28 Şubat sürecinde siyaseten yasaklı hale getirildiği halde Sayın Erbakan sorumlu davrandı, herkesi temkinli olmaya çağırdı. Asker siyaset gerginliğinin azalması ve önümüze amaç olarak koyduğumuz Batı çağdaşlaşma normlarına göre yeniden bir tanımlama gerekiyor.
-FP seçimden birinci parti olarak çıkacaktır. Ben, her şeyin Fazilet’in siyasi duruşuna bağlı olarak gelişeceğine inanıyorum. FP, bugüne kadar sürdürmüş olduğu uzlaşmacı, sorumlu tutumunu devam ettirirse, ki bana göre devam ettirecektir, Türkiye’yi normalleştirecek, tansiyonu düşürecektir. Farklı yaşam tarzlarını savunan bir parti olarak kendini kanıtlarsa, askerin buna müdahale edeceğini, tasfiye edilmesi gereken zararlı bir unsur gibi göreceğini sanmıyorum. Yeniden iktidar olması halinde, kendi kutsallarına dokunulmayacağı konusunda laik kesim bir güvenceye sahip olursa, FP’ye hasım bir parti olarak bakmayacaktır. FP’yi sadece İslamcıların partisi olarak algılamak yanlıştır. herkes FP’de yer alabilir. FP, vitrinini bu yeni anlayış içinde dizayn etti.
-Söyleminiz demokrat ama vitrininiz tutucu, tek renkli, bu olamazdı. Demokrasi siyasi çoğulculuktur. Vitrinin de çoğulcu olması gerekiyordu. Daha da renkli değilse, hala FP’ye karşı bir çekingenlik olmasındandır.
-Aleviler de yer alabilir ama biz bir kimlik siyaseti yapmanın doğru olmadığını söylüyoruz. FP, kimlik üzerinden siyaset yapmanın da, kimlikleri yok sayan bir anlayışın da çatışmacı ve dışlayıcı olduğuna inanıyor. FP, laik, Kürt, Alevi, İslamcı kimlikler üzerinden siyaset yapmıyor. Bu toplumu oluşturan bütün çoğulcu öğelerin bünyesinde yer almasını istiyor.
-FP, yurttaş olan herkesi kendinden biliyor. Bir Alevi, Alevi kimliği ile FP’ye üye olabilir. FP, bir Aleviyi tanımlamaya kalkışmaz, o kendisini nasıl tanımlıyorsa, onu aynen öyle kabul eder. Demokrasi içinde kimlik talepleri zaten karşılanmalıdır. Genel başkan dünyada Soğuk Savaş bitti, ama Türkiye’de hala devam ediyor, bunun bitmesi lazım diyor. Siyasal İslamcılık ile siyasal laikçilik birbirini besleyen iki eğilim. Birisi din adına diğeri laiklik adına toplumu tek tip haline getirmek istiyor. İslamcılara gelince geçmişte iyi bir sınav veremedi, en azından İran’da veremedi.
-Adil düzen, gelir adaletsizliğini iyi tanımlayan bir slogandı. FP, adil düzen sloganına karşı çıkmıyor. Ama adil düzenin çağrıştırdığı başka argümanlar var. Bu gerginliklere bahane oluşturmamak için bu sloganın kullanılmaması yönünde bir tercih belirdi. Yeni bir slogan bulunacaktır.
-Devri sabık yaratmayı bırakın, genel başkan beyaz sayfa açacağız dedi. Geçmişte yapılanlar konusunda hesap sorma niyeti Türkiye’ye zarar verir. FP, önce demokratikleşme paketi ile işe başlayacak. Avrupa’yla bütünleşme, Amerika’yla diyalog halinde olacak. Evrensel hukuk normlarının iç hukuk normu haline gelmesine yardımcı olacak. Demokrasinin Fazilet’e ihtiyacı var. Fazilet’siz bir demokrasi eksik bir demokrasidir. Peşinden sürüklediği kitleyi sisteme entegre etme açısından da Fazilet’e ihtiyaç var.
-Eski arkadaşlarının Sayın Erbakan’a sevgi ve saygı duymaları, ona karşı vefa hisleriyle dolu olmaları siyasetin malzemesi yapılmamalı. Vefasız bir tavır insani olmazdı. İnsanların gönlüne hükmetmek de yasak değil.
-Yüksek Seçim Kurulu’nun ilgili maddesi esnek yorumlanırsa, Sayın Erbakan seçime bağımsız aday olarak girebilir, ayrıca demokrasi açısında da girmesi sağlanmalıdır. Laik kesimin Erbakan fobisini anlamak mümkün değil. Allah’a dua etsinler ki, bu hareketin başında o var. Ya Saddam, Kaddafi gibi biri olsaydı, Türkiye ne hallere düşerdi. Erbakan Cumhuriyetimiz için bir emniyet supabıdır.
-Başörtüsünün sorun olmaktan çıkması gerekiyor. Bunu savunurken bile, FP “başörtüsüne özgürlük” gibi bir slogan kullanmıyor. Başörtüsüne özgürlük bir çatışmanın versiyonu olarak algılanabileceği için FP sorumlu davranıyor. FP, kılık kıyafet özgürlüğünden yana.
-FP kadın adayların olmasını benimsiyor. Genel idare kuruluna, danışma kurullarına, il teşkilatlarında yönetim kurullarına bayanlar alındı. Kadın adaylar parlamentoya girebilir.
-“Başı açıklar girebilir, başı kapalılar giremez.” Bu, Türkiye’nin bir ayıbı. Hikmet Çetin çok değerli bir isimdir ama böyle bir açıklama yapmasına hiç gerek yoktu. Türkiye zaten normalleşiyor. Bu normalleşmeye katkı yapmak lazım. Başörtülü bir bayanın parlamentoya girmesinden kıyamet kopmaz, TC yıkılmaz. Meclis içtüzüğünde yasaklayan bir madde yok. Yoruma açık esnek bir madde var. Neden daha açık bir zihniyet yerine, yasakçı bir zihniyetle yorumluyoruz bu konuyu. Her şeyden önce birbirimizin kutsalına saygılı davranmak zorundayız. Demokrasinin zenci, efendi ya da köle yurttaşları olmaz. Demokrasinin bütün yurttaşları beyazdır.
-Tabii. Üst düzey yöneticilerinde de böyle bir eğilim var. Eğer başörtülü bir yurttaşımızın parlamentoya girmesi, din laiklik çatışmasının bir argümanı olarak kullanılacaksa, FP, bu gerginliği tırmandıran taraf olmayacaktır. Bunun ayıbı başkalarına düşer. Başörtülü yurttaşlarımızın böyle bir durumda hem kendi partilerini, hem de Türkiye’yi zora sokmamak için adaylıklarını çekme olgunluğunu göstereceklerini sanıyorum.
-Bu konuda yasalarda bir engel yoksa olabilir. FP, cinsiyet ayrımcılığı yapmıyor. Önemli olan liyakattir.