Başlığı çaldım; Ivo Daalder’in Amerikan ‘Politico’da 8 Kasım’da yayınlanan yazısının başlığıdır bu… ‘The end of Pax Americana’…
Daalder kesin ve açık bir Trump karşıtı. Zaten onun için seçtim. Kurala dayalı küresel düzenin savunucularından ve 1945’ten günümüze uzanan Amerikan liderliğinin resmi olarak da arkasında durmuş, ABD’nin eski NATO Büyükelçisi…
Makalesini şöyle bitiriyor…
“Pax Americana, 20 Ocak 2025’te ABD’nin 47. başkanı olarak Donald J. Trump’ın göreve gelmesiyle resmen sona erecek. Ülke ve
dünya çok farklı olacak…”
ABD’DE 3’ÜNCÜ YOL, DÜNYADA SON DALGA…
Donald Trump, on yılların, yüz yılın rekorlarını kırarak kazandı. Araya başka Başkan girdikten sonra Beyaz Saray’a dönen Amerikan tarihindeki ikinci başkan. Beyaz Saray’ı, Senato’yu, Temsilciler Meclisi’ni, ne varsa hepsini kazandı. 7 salıncak eyaletin hepsini almak nedir? Ama bunlar dahi bir şey değil. Onlar ‘county’ diyorlar, ilçe/kasaba sayın; hücreleridir Amerika’nın, haritasını görseniz, kıpkırmızı! Binlercesini toplayıp gelmiş. Demokratların kazandığı eyaletlerde bile yüzlerce ilçesi var. Oran yüzde 90!
Obamaların, Bushların, Clintonların dönemi bitti. Amerika’yı sıfırladı. Demokratların ‘müesses nizamını’ da düzledi, Cumhuriyetçiler’i de düzledi, işin özü şu ki, “
” çıkardı! (ABD’nin ‘içinde’ bu iş nasıl oldu diye merak ediyorsanız, gayet temiz bir çalışma olarak; “Trump ABD’yi resetledi’, 11/11,
S. Yassıkaya, Yeni Şafak.)
Başarıyı teşhis ya da övme anlamında hiç söylemiyorum. Gelenin ne olduğunu anlamak için altını çiziyorum, şudur;
Laboratuvar örneği olarak “ABD’de ne oldu” tahlil edilmeli ama bu dalga asıl “
dünyaya nasıl vuracak”, “Avrupa’ya, Ortadoğu’ya Pasifik’e nasıl vuracak, Türk kıyılarına nasıl ulaşacak”?
Tsunami odur…
SEÇİM SONUÇLARI KÜRESEL DÖNGÜYE UYGUNDUR…
Donald Trump, yerkürenin yeni hayat arayışına, doğal seleksiyon sayın, uyum gösterecek…
Şimdilik Ukrayna savaşının biteceği, İsrail derdinin de nasıl aşılacağı konusunda fikirlerimiz var ama iş orada bitmiyor hatta başlamıyor bile…
, Trump’ın hakkı teslim edilecekse,
önce neyi aştığını anlamalıyız. Çünkü, dünyanın aşması gereken de o olacak
; uğradığı ve seçildikten sonra da herkesin aklına gelen olası suikastlerle ancak ucunu görebildiğimiz, içini görebilmenin imkânsız sayıldığı karanlık bir kuşatmayı aştı…
,
bakarsanız, İngiltere dahil dalganın ne yükseklikte yaklaştığına ilişkin tahminleri yakalayabilirsiniz. ‘Trump NATO’dan çıkar mı’ bile ciddi ciddi konuşuluyor. Trump’ın NATO’ya ilgisinin aşk ilişkisi olmayacağı bir gerçek. Bu da Avrupa’nın kendi güvenlik mimarisini derleyip/inşası konusunda vaziyet etmesine neden olabilir. ABD’nin Avrupa’da-gönüllü-daralması anlamına gelir bu. Az-buz iş değil ve Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiği gibi AB-
,
bir tavrı vardı, “Trump’ı tebrik etmeyeceğini, gelişmeleri izleyeceğini” söyleyen. 48 saatte değişti. Putin hem kutladı hem kapıları araladı. İlk 24 saatin sonunda ise Çin lideri Xi Jinping’in açıklaması vardı, “iki ülke işbirliğiyle kazanır, çatışmayla kaybeder”. Putin’in
Rus duruşunu tashihi bundan sonradır…
DÖRT SÜPER GÜÇ ARASINDA YENİ DÖNEM…
Dört, Çok dalga yapacak, en üstü budur; s
üper güçler arasında yeni dönem başlayacak
. Bunu ABD’nin dirilişi ve yeniden ön alışı olarak saymayın. Bu Amerika değil. ‘Üçüncü yol’ tarifimizin anlamı burada saklı. Artı, Çin ve Rusya, neo-con aklın sakatlanabileceğini analiz ediyor. ‘Temizliği’ dikkatle takip edecekler. Trump’ın Rusya ve Çin’le ilişkilerini kesin kanaatlere bağlamak için acele ediyoruz. Etmeyelim! Hatta
da sağa-sola angaje eden akıllardan vazgeçelim. Önümüzdeki dönemin yükselen güçlerinden biri Yeni
, Robert Kennedy Jr’ın ilgi çeken açıklamaları içinden, “
O bir devrim istiyor. Bence o devrim olacak
” cümlelerini özenle ayırmak gerekiyor. Elon Musk karakterinin bu muhtemel süreçteki rolünü/ağırlığını iyi tartmalıyız.
, Garip gelebilir; Trump yönetiminin, her üç süper ülkeyle de ilişkisi, kimine iyi kimine kötü davranarak, birini diğerine kullanarak/tokuşturarak mı gelişecek yoksa hepsiyle belli bir stres çizgisinin üzerine çıkmadan mı?
Çin-ABD ilişkilerindeki gerginlik yükünün istiap haddi ‘ekonomiyle’ sınırlıdır.
Küçümsenemez ama beklendiği gibi bir Ukrayna örneğini, Tayvan veya başka bir coğrafyada üretme ihtimali düşük. ABD’nin Trump’a kadar Pasifik stratejisi ancak kör-topal ilerledi. Bundan sonra aynı kalabilir mi?
, Türkiye, “güncellenmiş orta boy güç” olarak, dış politika çerçevesini daha büyütmeli. Sahaya tamamen yayılmalı. Ölçü yukarıdadır….
, bu
dört süper güç arasındaki yeni dönem, Türkiye’nin Balkanlar, Avrupa, Akdeniz, Körfez, Kafkaslar-Hazar, Türk Devletleri Teşkilatı, İpek Yolu, Kalkınma Yolu, enerji haritalarına, Afrika, Akdeniz hesaplamalarına iyice yüklenmesini gerektiriyor.
, Müstakilen, Türkiye-İsrail ilişkileri. Trump hükümetinin olası atamaları-ki bir kaçı şimdiden gerçekleşti-beklenen İsrail yanlısı duruşun altını çiziyor. Netanyahu gider mi kalır mı bilinmez ama İsrail’in Türkiye’ye bakışı, daha doğrusu intikam arayışı hemen geçecek gibi değil. Yeni atanan Dışişleri Bakanı’nın (Katz) açıklamaları özellikle ‘Kürt Kartı’ bağlamında, Türkiye, İran ve Irak’ın başını ağrıtmaya adanmış gibi. Başıboş bırakılamaz.
, Dünya devrimi olacaksa, Türk dış politikasının hedefleri ve önündeki engeller sadece ‘ikili ilişkilere’ bağlanarak değil, dörtlü ilişkiler düşünülerek aşılabilir.
‘Dalga’ birkaç 10 maddeyi daha yazmamızı gerektiriyor. Sürükleyeceğiz…