34,4198
36,3590
2.836,13
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenleri dolayısıyla bulunduğu KKTC’de Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’ı, parti genel merkezinde ziyaret etti.
Özel, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkan Halkın Partisi’ni ziyaret etmekten memnuniyet duyduğunu belirtti.
“Geçtiğimiz dönem Kıbrıs’ta yapılan, gerek Cumhurbaşkanlığı, gerek parlamento seçimlerine Türkiye’den bazı siyasi partilerin doğrudan müdahil olduklarını ve maalesef kamu görevlilerinin bu işe alet edildiklerini hep takip etmiş, buna tepki göstermiştik.” diyen Özel, görüşmede bu konuyu da değerlendirdiklerini söyledi.
“KIBRIS HALKININ İRADESİNE SAYGILIYIZ”
Özel, şöyle konuştu:
“Biz, Kıbrıs halkının iradesine saygılıyız. Kıbrıs’ın çözüm iradesi noktasında da onlar ne karar verirse arkasındayız, siyasi noktada da Cumhurbaşkanlığı noktasında da ne karar verirlerse o kararın arkasındayız. Ama bizim bir kırmızı çizgimiz var, o da demokrasi, özgür ve eşit şartlarda yapılan seçimler. Türkiye’den birileri kamu gücünü kullanarak, orantısız şekilde Kıbrıs seçimlerini manipüle etmeye yine kalkarlarsa karşısında CHP’yi bulacaklar. Bu Kıbrıs seçimlerinde taraf olmak değil, Kıbrıs’ta demokrasinden taraf olmaktır.”
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünde düzenlenen törenlere Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve öteki genel başkanlarla katıldıklarını belirten Özel, Kıbrıs’ta iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte olduklarını söyledi.
Özel, “Biz Kıbrıs’ı bir bütün olarak sahipleniyoruz ve Türkiye’deki bütün siyasi partilerin de bu meseleyi hep birlikte sahiplenmesini çok doğru buluyoruz” dedi.
KKTC’ye, Barış Harekatı’nda emeği geçenlerin de aralarında bulunduğu geniş bir heyetle geldiğini aktaran Özel, “Kıbrıs’a üstten bakan, ağabey, anavatan, yavru vatanımız söylemiyle değil, dost ve kardeş bir ülke olarak yaklaşıyoruz” ifadesini kullandı.
KARA LİSTE UYGULAMASI
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Özel, törende Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile yaptığı sohbete ilişkin soru üzerine, Kıbrıs’la ilgili değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.
Özel, “3 gündür Kıbrıs’tayız. Yaptığımız yoğun temaslar, heyetimiz hakkında bilgi verdim. Heyetimizde bulunan genel başkanlarımız, bakanlarımız, geçmişte Türkiye siyasetine damga vurmuş isimler. Onunla ilgili sohbetlerimiz oldu.” dedi.
TBMM’de ortak kaleme alınan ve oy birliğiyle kabul edilen bildiriyi de değerlendirdiklerini söyleyen Özgür Özel, görüşmenin 50. yıla, ihtiyaç duyulan birlik ve beraberlik ruhuna uygun, son derece nazik bir ortamda geçtiğini ifade etti.
Törende gündelik siyaset konuşmadıklarını belirten Özel, şunları söyledi:
“100’ün üzerinde vatandaşımızın olduğu, bugüne kadar 18’inin sınır kapısından, Türkiye’den geri döndürüldüğü bir kara liste uygulaması vardı. Bunun 50. yıl vesilesiyle bugünden itibaren sonlandırılması gerektiğini düşünüyorum. O konuda görüşlerimi paylaştığım arkadaşlar oldu ama Sayın Cumhurbaşkanına Türkiye’de gerekirse bir telefon görüşmesiyle bu konunun bir an önce çözülmesine ilişkin buradaki yaygın beklentiyi ifade edeceğim.”
ERDOĞAN İLE GÖRÜŞME
Özgür Özel, yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelip gelmeyeceklerine ilişkin soruya, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ya da TBMM’nin açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelebileceklerini ifade etti.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İktidar partisi ile muhalefet partisi, yerel seçimlerden sonra da birinci parti ile ikinci parti arasında bu diyalog kanallarının açık tutulması, gerektiği yerde müzakere yapılması ama herkesin kendi işini yapması… Onlar iktidar göreviyle mükellefler, vatandaşın sorunlarını çözmeleri lazım. Biz muhalefet göreviyle yükümlüyüz. Vatandaşın sorunlarını dile getirip, doğru yolu göstermemiz lazım. Ben 12 bin 500 liralık en düşük emekli maaşı varken, asgari ücrete zam yapılmamışken, çiftçi bu durumdayken, meydanlarda mücadele etmeye, onların sesini duyurmaya devam edeceğim ama gerektikçe müzakere de ederiz, görüşürüz de. Normalleşme dediğimiz bundan başka bir şey değil. Türkiye’deki normalleşmenin Kıbrıs’ı da kapsamasını, Türkiye’yi yönetenlerin, şu anda iktidarda olanların, Kıbrıs muhalefetiyle mutlaka görüşmelerini bir kez daha öneriyorum.”
“ÇÖZÜM İSTİYORUZ”
Özgür Özel, resmi törenlerin ardından iktidar ve muhalefet temsilcilerinin bir araya geldiği yemekteki gündeme ilişkin soru üzerine, burada da ortak gündemin Türkiye ile Kıbrıs’ın iyi ilişkileri ve Kıbrıs’taki herkesin hakkının, menfaatinin müştereken en iyi şekilde savunulması olduğunu belirtti.
Kıbrıs halkının büyük zorluklar çektiğini belirten Özel, şunları kaydetti:
“Barıştan yana tutum takınan, Annan Planı’nı onaylayan, üstüne düşeni yapan KKTC’nin her seferinde cezalandırılıp, müzakereleri bozanların, masadan kalkanların, sözünü tutmayanların ödüllendirildiği bir sürece hep birlikte itirazımız var. Güney Kıbrıs’ın tek başına AB üyesi olması kabul edilemez. Biz Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğiyle birlikte Kıbrıs sorunun çözülmesini, Kıbrıs’ın da KKTC’nin de içinde bulunduğu şekilde AB’ye tam üye olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Aksi durum farklı statüde eşitsizlik yaratıyor. Güney Kıbrıs’ın üyeliğinden geri adım atılamayacağına göre Türkiye ile birlikte mutlaka Kuzey Kıbrıs da AB’ye girmelidir. Yok Kuzey Kıbrıs’ı almayacaklarsa, o zaman Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs’ı ortak statüde AB üyesi yapmanın yolu bulunmalı. Ama buna Kıbrıs’taki herkesin rızası olmalıdır. Biz çözüm istiyoruz.”
“RAHATSIZLIĞIMIZI BAKANLIĞA BİLDİRECEĞİZ”
Özgür Özel, törenin ardından düzenlenen yemekteki oturma düzenine ilişkin soru üzerine, “Yemek masasında, iki Cumhurbaşkanı protokol gereği salonun ortasında oturdular. Onun dışındaki protokolün masası ayrıydı. İki Cumhurbaşkanının masası ayrıydı. Öyle kötü bir şey yok.” dedi.
Kıbrıs’ta en iyi şekilde karşılanıp ağırlandıklarını belirten Özel, Büyükelçi Metin Feyzioğlu’nu eleştirerek şöyle devam etti:
“Kıbrıs’ta bir kusur yapıldıysa, o kusuru yapan Kıbrıs’taki Türkiye Büyükelçisidir. Dünyanın neresine gidersek gidelim büyükelçilerimiz, bizleri karşılıyorlar. Gelemezlerse mutlaka bir görevli orada oluyor. Ama biz ne büyükelçiyi, ne büyükelçilikten kimseyi havaalanında da görmedik. Herhangi bir yerde hatırımızı sormadılar. Bu tabii meslekten gelmemenin ve geldiği makamı hazmedememenin sonucudur. Bu konudaki rahatsızlığımızı Dışişleri Bakanlığına resmi olarak bildireceğiz. Dünyanın öbür ucunda bizi büyükelçilerimiz karşılarken, bu büyükelçi Türk bayrağının dünyanın dört bir yanında dalgalandıran Washington’da, İsrail’de büyükelçi olarak görev yapan Namık Tan’ı karşılamadı. Bu büyükelçi, 2 Dışişleri Bakanını karşılamadı. Bu büyükelçi, CHP’nin dört genel başkanını karşılamadı ki bir tanesi mevcut Genel Başkan. Bu büyükelçi, Türkiye’nin ana muhalefet partisi liderini karşılamadı. Bu büyükelçinin bunu yapmaması, kendisi yapmayabilir, mazeret bulur ama büyükelçiliğe bunu yaptıramaz. Hem diplomatik olarak hem de devlet geleneklerimize uygun olarak kendisine eleştirilerimizi resmi bir yazı ile Sayın Bakan’a bildireceğiz. Dışişleri Bakanlığı gelenekleri olan bir kurumdur. Böyle vasatların elinde vasatlaştırılamayacak bir kurumdur.”