34,5306
35,9744
2.994,69
Parkinsonhastalığının tedavisinde pek çok umut veren bilimsel çalışmalar yapıldığını belirten uzmanlar, erken teşhisin hastanın yaşam kalitesinde oldukça büyük bir etkisi olduğuna da dikkat çekiyor. Nöroloji Uzmanları Prof. Dr. Murat Emre ve Prof. Dr. Okan Doğu, bu konuda dikkat çekici bilgiler paylaştı. İşte açıklamaları:
Bugüne kadar yapılan çalışmalar tarım ilaçlarına maruz kalma, kuyu suyu kullanımı gibi bazı çevresel faktörlerin yanında ciddi kafa travması geçirmiş olmanın Parkinson riskini artırdığını göstermiştir. Kahve ve sigara kullanımı ise hastalık riskini artıran faktörler arasında yer alır. Hava kirliliği, gıda kirliliği, maruz kaldığımız toksinler ve hatta tükettiğimiz su ve sütlerde bulunan zararlı içerikler de Parkinson’a yatkınlığı artırmaktadır.
Her hastalıkta olduğu gibi Parkinson’da da erken teşhisin önemi büyük. İlaç tedavisinin gecikmeden başlanması, beyinde dopamin eksikliği sonucu oluşacak bazı değişikliklerin önüne geçilebilir. Uygun tedaviyle hastanın yaşam kalitesi erken dönemden itibaren iyileştirilip daha uzun bir süre işlevsel kalması sağlanabilir. Ülkemizde Parkinson görülme sıklığının arttığına da dikkat çeken Emre ve Doğu, sözlerini şöyle noktaladı: Hastalık şüphesi olanlar ilk olarak bir nöroloji uzmanına başvurmalı. Çünkü hastalığın bazı başlangıç belirtileri titreme ya da hareketlerde yavaşlama şeklinde olmayabiliyor; örneğin omuz ağrısı, koku duyusunda azalma ya da kayıp, kaygı bozukluğu ve depresyon, kabızlık gibi belirtilerle de ortaya çıkabiliyor.
Bugün elimizde bulunan ilaçlarla da hastalığın belirtilerini büyük ölçüde gidermek, hastanın normal ya da normale yakın bir işlevselliğe kavuşmasını sağlamak mümkündür. Bu ilaçlar beyindeki dopamin seviyesini yükseltir veya onun etkisini taklit ederler.