34,5657
36,0742
3.009,63
“Başarısız bir inşaatçıydım. Param suyunu çekiyordu ve dairemden çıkarılmak üzereydim.”
David Ditchfield, hayatını değiştirecek kaza yaşandığında 46 yaşındaydı ve çok içki içiyordu. Londra’daki hayatı yolunda gitmiyordu.
2006 yılında bu kötü ruh halindeyken, kız kardeşinin evinde kalmak için Cambridgeshire’a gitti.
O gün bir arkadaşı onu ziyarete gelmişti ve David onu uğurlamak için istasyona gitti. Veda ederken paltosu kapanan tren kapılarına sıkıştı. Trenin hareketiyle platform boyunca sürüklenen David, raylara düştü ve kopmak üzere olan koluyla orada kaldı.
Sonrasında ameliyata alınmadan önce “olağanüstü ve beklenmedik bir ruhani” deneyim yaşadığını anlatıyor:
“Vücudumu terk etmiştim. Hastaneyi ve vücuduma saldıran tüm acıyı geride bırakmış, huzurlu bir yerdeydim.
“O anda başımı kaldırdığımda, yavaşça bana yaklaşan simetrik beyaz ışık dalgaları gördüm. Çok parlak ve yoğundular ama aynı zamanda o kadar saftılar ki, onlara bakabiliyordum. Yaydıkları ışığın yavaş yavaş tüm vücuduma yayıldığını ve beni iyileştirdiğini hissedebiliyordum. “
David, melek gibi varlıkları da tecrübe ettiğini anlatıyor:
“Vücudumdaki tüm yaraları iyileştirdiklerini, acımı katman katman soyup ruhumun özüne indiklerini hissettim. İlk kez kendimi tamamlanmış hissettim ve ilk kez o zaman, hayatım boyunca rol yaptığımı fark ettim”
David bu deneyiminin en yoğun kısmının sonu olduğunu söylüyor. Yıldızlar ve galaksiler içinde süzülme hissini, sonsuzluğa bakma hissini ve bir ışık tünelinin görüntüsünü tarif ediyor:
“Vücudumun her bir molekülünün bu devasa beyaz ışık tünelinden yayılan sevgi dolu enerjiyle titreştiğini hissedebiliyordum. Yaratılışın kaynağına baktığımı biliyordum. Tünel formundaki bu devasa beyaz ışık Tanrı’ydı. O kadar sevinçle doluydum ki.”
David’in tarif ettiği uyanışının anlık etkileri yanında, onda, kalıcı etkileri de oldu. Bugün evrendeki enerjiyle bir olmaya, yoğun bir tatmin duygusunu hissetmeye devam ettiğini söylüyor.
Kazadan sonra ağır yara alan kolunu yeniden kullanmaya başladı ve bugün artık ölümden korkmuyor.
Herhangi bir eğitimi ve deneyimi olmamasına karşın klasik senfoniler besteledi ve iyileşme deneyimini tasvir ettiğini söylediği sahneler çizmeye başladı.
Besteleri yerel orkestralarca icra edildi. Tablolarından biri ise şu anda ABD’nin Washington kentindeki İncil Müzesi’nde sergileniyor.
Ancak David, yaşadığı tecrübeyi dini bir deneyim olarak görmüyor ve kendisini manevi biri olarak tanımlamayı tercih ediyor.
David Ditchfield’ın Hayatın Tüneli adını verdiği tablosu
Doktor Steve Taylor, insanların yaşadıkları yoğun acılar ile ruhani deneyimleri arasındaki bağlantıyı inceleyen bir psikolog.
David’in anlattığı gibi ruhani tecrübelerin şaşırtıcı derecede yaygın olduğunu ve bunun da giderek artan sayıda insanın kendilerini manevi olarak tanımlamasına yol açtığını söylüyor.
“Ölüme yakın bir deneyim yaşadığınızda, bu o kadar inanılmaz ve yoğun bir durumdur ki, o ana kadar oluşturduğunuz gerçeklik vizyonunuz sonsuza kadar değişebilir.
Leeds Beckett Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Taylor, “Bu durum genellikle hayata laik açıdan bakan insanların başına gelir. Üstelik sonrasında geleneksel anlamda dindar biri de olmayabilirler” diyor.
Bazı popüler bilimsel teoriler, bu tür deneyimlerin, kişi ölüme yaklaştığında beyindeki oksijenin eksilmesinden kaynaklandığını öne sürüyor.
Ancak Doktor Taylor, bu alandaki araştırmaların sonuçsuz olduğunu ve bunlara yönelik tutarlı bir bilimsel açıklama bulunamadığını söylüyor.
Ayrıca bunların standart bilimsel gerçeklik görüşüyle çelişmesi nedeniyle de bir tabuyu olduğunu kaydediyor.
Dr Taylor, “Bu deneyimler, bilincin mutlaka beynin üretimi olmayabileceğini ve bilincin bedenin ölümü sonrasında da var olabileceğini gösteriyor” diyor.
Bu tür deneyimleri konuşabilmek için aradığı desteği görememesi Gigi Strehler için zorlayıcı oldu.
2014 yılında hastanede yapılan müdahale ile ölümden dönmesi sonrası kendi deneyimini yaşayanların katılabileceği bir grup kurdu.
Gigi Strehler kendisinin, ışık tüneli olarak adlandırılan şeyden çok “bir boşluk” yaşadığını anlatıyor:
“Bir hiçliğin içindeydim ve hiçbir yerdeydim. Tam bir huzur ve sevgi hissiyle doluydu. O anda Gigi değildim ama yine de vardım. Ne olduğunun farkındaydım”
Gigi Strehler
Aktör olan Strehler o deneyim sonrası kuantum fiziğini anlayabilmek gibi kişisel değişimler yaşadı.
Bu da onu, yıllar boyunca sürecek ve dini gelenekleri de içerek bir yanıt arayışına itti.
Ancak varolan metinlerin hiçbiri onu tatmin etmedi.
“Deneyimlerim bana farkındalığımızın ve varlığımızın tüm insan üretimi şeyleri aştığını öğretti. Buna karşın inanılmaz derecede birbirimize bağlı olduğuna inanıyorum.”
Benzer bir deneyim yaşayan David Ditchfield’ın da bakış açısı Strehler’a benzer. O da kendisini son derece ruhani, dini geleneklere saygılı olarak tanımlıyor ama dindar biri olmadığını söylüyor.
David ve Gigi’nin anlattığı deneyimlerden çok etkilendiğini gizlemeyen Doktor Steve Taylor, bunların birçok kişi için, “kabul edemeyecek kadar gizemli” olduğunu da kabul ediyor.
Taylor, “İnsanoğlu olarak gerçeği bilimsel olarak açıklayabildiğimiz için kendimizle gurur duymayı seviyoruz. Ancak anlamlandırılamayacak kadar tuhaf olan bazı şeyler var.” diyor.