35,3151
36,4876
2.999,15
Kara Ölüm ya da Kara Veba olarak da bilinen tarihin en ölümcül hastalıklarından biri olarak kabul edilen salgına neden olan bakteri DNA’sına 3290 yıllık bir Mısır mumyasının DNA’sında ortaya çıkarıldı.
Cvirus Yersinia pestis veya bubonik (hıyarcıklı) veba, ortaçağ Avrupası’nda yarattığı yıkımla bilinir. Ölümcül hastalık insanlık tarihi boyunca 1346’dan 1353’e kadar 50 milyon insanı yok etti. Kayda geçen vakalar 1346 yılından itibaren başlıyor. Ancak yapılan son keşif hastalığın hem tarihçesini hem coğrafyasını değiştirerek Antik Mısır’da da salgının bulgularına ulaştı.
Arkeolog ve genetikçilerden oluşan ekipler daha önce, şu anda Rusya topraklarından çıkarılan 5 bin yıllık insan iskeletlerinin kalıntılarında Y. pestis izlerine rastlamış olsa da, yeni bulgu hastalığın Avrasya dışında ilk kez keşfedildiğini gösteriyor.
Enfekte mumya, ölümcül vebanın ilk olarak batıya nasıl yayıldığına dair yeni ipuçları da veriyor ve ‘eski Mısır’da vebanın varlığına dair moleküler kanıt sağlıyor.
Geçtiğimiz yıllardaki çalışmalar, vebanın Avrupa’ya ulaşmadan önce Kuzey Afrika’daki antik imparatorluklar boyunca ticaret yolları aracılığıyla yayıldığı konusunda ipuçları sunarak, bunun basitçe doğudan batıya doğru sürüklendiği yönündeki önceki teorileri çürütüyor.
M.Ö. 1500’e tarihlenen ve Ebers Papirüsü olarak bilinen eski bir Mısır tıbbi metninde, ‘taşlaşmış’ irin üreten bir hastalık anlatıyor. Daha sonra 2004’te İngiliz arkeologlar, binlerce yıllık Nil sıçanlarında ve pirelerde hastalığın kanıtlarını buldular. Bu durum insan enfeksiyonlarıyla kanıtlanamasa hastalığın konaklardaki (taşıyıcı hayvanlar) varlığı ispatlandı.
İtalya’daki ekibin veba bulaşmış mumyadan aldığı DNA örnekleri ileri seviye bir hastayı temsil etse de kanıtlar Antik Mısır’ın kendi ‘Kara Ölüm’üyle karşı karşıya olup olmadığına dair bir araştırmanın sadece başlangıcı.
Avrasya’nın batısındaki bilinen en eski ‘Kara Ölüm’ vakası, İtalyan araştırmacıların Torino’daki Museo Egizio’da bulunan bir mumya üzerinde çalışması sayesinde, 3 bin 290 yıllık bir genomda ortaya çıkarıldı.
Radyokarbon tarihleme teknikleri, ‘Kara Ölüm’ bulaşmış mumyanın MÖ 1686-1449 yılları arasında Mısır’ın Yeni Krallık döneminde yaşadığını gösteriyor. Ancak, bu mumya son derece bulaşıcı bir hastalık nedeniyle ölmüşse de, arkeologlar ve viral paleontologlar mumyanın elle mumyalandığına vurguluyor.
DNA’NIN YAŞI ORTAYA ÇIKTI
Teknik, bir zamanlar yaşayan dokudaki karbon atomu izotoplarının izlerini, özellikle karbonun radyoaktif versiyonu olan karbon-14’ü ölçüyor. Hayvanlar nefes aldıklarında karbon-14’ü emerler, ancak ölümlerinden yüzyıllar sonraya kadar uzanan geniş bir zaman diliminde yavaş yavaş bu karbon atomlarını kaybederler. İşte bu işlem sayesinde mumyanın hala vücudunda kalan karbonların yaşı tespit edilerek mumyanın ne zaman öldüğü bulunur.
Ekibin mumyası, Mısır’ın Yeni Krallık Kha ve Merit Mezarları’ndan buluntuların yer aldığı İtalya, Torino’daki Museo Egizio koleksiyonundan alınan yetişkin bir erkekti. Mumyadan, ‘shotgun metagenomics’ olarak bilinen bir tür DNA testi için hem kemik dokusu hem de bağırsak içeriği alındı. Bu test, alına örnekteki bilinen tüm biyolojik organizmaları tespit eder.
Ekip bu yöntemle bubonik vebaya dair ipuçları elde ettikten sonra genom çalışmalarına yöneldi. Şimdi bu viral DNA haritası (genom bilgisi) kullanarak Y. pestis‘in antik Mısır, Orta Çağ ve modern çağdaki zamanları arasında nasıl evrimleştiğini ve değiştiğini araştırıyor.
‘Yersinia pestis‘ tarihsel olarak belgelenmiş üç salgınla insanlığı harap etti. Bu salgınlardan biri, Mısır’ın Yeni Krallığı ile 14. yüzyılda Avrupa’yı vuran salgınlar arasında yaşandı. Tarihçiler bunu, MS 6. yüzyılda Akdeniz, Avrupa ve Yakın Doğu’ya yayılan Doğu Roma İmparatorluğu’nun Justinianus Vebası olarak tanımlıyor.
SALGININ ROTASI DEĞİŞİYOR
Çin ve Moğolistan ise, bubonik veba ile daha yakın bir zamanda; 19. yüzyılın ortalarında karşılaştı. Bu Ağustos ayında sunulan yeni araştırma, vebanın İpek Yolu tüccarları aracılığıyla Avrupa’ya yayıldığını öne sürerek geçmiş araştırmaları altüst etti.
Bubonik (hıyarcıklı) veba, vebanın en yaygın biçimidir ve genellikle enfekte bir pirenin ısırmasıyla yayılır. Bubonik vebanın insandan insana bulaşması nadirdir ve vektör genellikle fareler ve köpekler gibi ‘pire ısırığı’ olan hayvanlardır.
Enfeksiyon, lenf düğümlerini büyük ölçüde etkileyerek şişme ve ağrıya neden olur. Tedavi edilmeyen hastalarda açık yaraya dönüşür. Veba ile enfekte olan kişilerde genellikle 1-7 günlük bir kuluçka döneminden sonra ateş, titreme, baş ve vücut ağrıları, halsizlik, kusma ve mide bulantısı gibi semptomlarl gözlenir.
Neyse ki, önleyici tedbirlerle önüne geçilemezse günümüz koşullarında kullanılan antibiyotiklerle veba artık kolayca tedavi edilebiliyor.
*** DailyMail.com Kıdemli Bilim Muhabiri Matthew Phelan