34,6440
36,2889
2.939,43
“Masonik, FETÖ’CÜ, Marksist terör yapılanmasının” üyesi olduğu iddiasıyla 5 yıl içerisinde 3 kez Anadolu Üniversitesi’ndeki görevine son verilen, ancak her seferinde mahkeme kararı ile yeniden Anadolu Üniversitesi’ndeki görevine dönen Dr. Barış Işık, üçüncü kez mahkeme kararı ile görevine dönmeye hak kazandı. Ancak bu kez de Işık, görevine dönmek istemeyerek görevinden istifa etti.
KINAMA AÇIKLAMASINA KATILDIĞI İÇİN İŞİNE SON VERİLMİŞTİ
2018 yılında Eskişehirli Avukat Heval Yıldız Karasu’nun Eskişehir’de bulunan ofisine av tüfeğiyle ateş açılması üzerine baro, sendika temsilcileri ve belediye başkanının da bulunduğu basın açıklamasına katılan Dr. Barış Işık’a Anadolu Üniversitesi tarafından soruşturma açılmıştı.
Işık’ın ifadesine bile başvurulmadan, soruşturma sonuçlanmadan ataması yenilenmeyerek Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki görevine son verilmişti. Araştırma Görevlisi Dr. Işık’ın üniversiteye açtığı davada usulsüzlük kararı çıkmış, karar üzerine toplanan fakülte yönetim kurulu, Işık’ın görev süresinin yeniden uzatılmamasına karar vermişti.
MASONİK – FETÖ’CÜ – MARKSİST CEPHE ÜYESİ
Işık, Anadolu Üniversitesi’ndeki soruşturmada, ‘Masonik – FETÖ’cü – Marksist Cephe’ gibi bir yapıya üye olduğu öne sürülmüştü. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde somut gerekçe sunulmadan ataması yapılmayan ve mahkeme kararıyla iki kez görevine dönen Dr. Barış Işık, son olarak 30 Eylül 2022 tarihinde, kendisine ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle ataması yapılmamıştı.
2018 yılından beri 3 kez ataması yapılmayarak görevine son verilen ve her seferinde açmış olduğu dava ile görevine dönmeyi başaran Dr. Barış Işık için Eskişehir 1. İdare Mahkemesi yeniden görevine dönebileceği yönde karar verdi. Daha önce de 2 kez mahkeme kararıyla görevine iade edilen Barış Işık, üçüncü mahkeme kararının ardından üniversiteden istifa etti.
İstifa dilekçesinde, 7 yıl aralıksız, 5 yıl da mahkeme süreçleri nedeniyle kesintili olarak görev yaptığını, bu süreçte üniversite hakkında açtığı 7 davanın 7’sini de kazandığını belirten Işık, 12 yılda sürgün, idari disiplin cezası, oda vermeme gibi mobbingin her türlüsü ile karşılaştığını söyledi.
“BU SÜREÇ HUKUK ADINA TRAJİKOMİK BİR HAL ALDI”
Dr. Barış Işık, Anadolu Üniversitesi Personel Daire Başkanlığına istifa dilekçesini verdi. 3 kez mahkeme kararı ile görevine döndüğünü ifade eden Işık, “2019, 2021 ve 2022 yıllarında tam 3 kez atamamın yenilenmemesi suretiyle görevime son verildi ve tam 3 kez mahkeme kararı ile geri döndüm. Görünen o ki bundan sonra da tarafınıza açacağım olası davaları kazanacağım. Bu yönüyle ciddiyetten uzak, kamusal yetkilerin sonuna kadar kötüye kullanıldığı, hukuksuzlukta ısrar noktasında rekora giden bu süreç hukuk adına trajikomik bir hal almıştır. Ben naçizane iyi bir hukukçu ve akademisyen olmaya çalışıyorum. Mesleğimi her zaman büyük bir ciddiyet, özveri ve bilim insanı sorumluluğuyla icra ettim. Ancak bütün davaları kazanmamın ve kazanacak olmamın nedeni iyi bir hukukçu olmamdan ziyade bu tür işlemleri tesis edenlerin hukuk tanımaz kötü hukukçular olmalarıdır” dedi.
“YAŞANAN HUKUSUZLUKLAR BELKİ DE BİR KİTABIN KONUSU OLMAYI HAK EDİYORDUR”
Hukuk Fakültesi özelinde yaşanan hukuksuzlukların belki de bir kitabın konusu olmayı hak ettiğini belirten Dr. Işık şöyle konuştu:
“Barış Akademisyenleri’nin tasfiyesiyle başlayan ve çeşitli şekillerde devam eden süreç akıl almaz, “bu kadar da olmaz” dedirten noktalara varmış bulunuyor. Kanımca verilecek tek bir örnek dahi yapılanların ne kadar mantık ve hukuk dışı olduğunu ortaya koymaya yetecektir.
Düşünün ki bu süreçte, hukuki metinlere geçecek biçimde Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde “Masonik-FETÖCÜ-Marksist” bir terör yapılanması olduğu iddia edilebildi.
İddiaya göre Fakülteyi terör yuvasına çevirmek için bütün farklılıklar bir tarafa bırakılıp bir araya gelinmiş, çoktan seçmeli, kokteyl bir örgüt kurulmuştu. Bu örgütün eş başkanları eski dekan ve bir kısmı halen fakültede görev yapan öğretim üyeleriydi.
Ben ise idari soruşturma raporundaki ifadeyle ‘Eskişehir ili özelinde herhangi bir siyasetçinin veya basın mensubunun sahip olmadığı bir kudrete erişmiş, adeta kilit bir siyasi figür olarak ön plana çıkmış, üzerimden manevra bulmak isteyen siyasi ve karanlık güçlerin (FETÖ, terör destekçisi Marksist Cephe ve Masonik yapının) el birliğiyle ortaya çıkarmış olduğu projenin bir ürünüydüm.”
“LİYAKATSİZLİK EGEMEN OLMUŞ”
Hayal gücünün sınırlarını zorlayan, fantastik, ciddiyetsiz iddialara dayanarak insanların işine son verilebilmesi aslında üniversitelerdeki son 10 yıllık dönüşümün bir sonucu olduğunu vurgulayan Dr. Barış Işık, “Bilimin ve bilimsel tartışmanın egemen olması gereken üniversitelere yalan, iftira, ayak kaydırma, liyakatsizlik egemen olmuştur. 2012 yılında göreve başladığımda Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi güzel ve özel bir fakülteydi. İnsanların birbirine saygı duyduğu, farklı düşüncedeki meslektaşlarımın birlikte nitelikli işler yapabildiği, bir haksızlık olduğunda birbirlerine sahip çıkabildiği, çalışanların ekmeğiyle oynamanın akıllardan dahi geçmediği ve iyi hukukçuların çoğunlukta olduğu bir yerdi. Yani bir zamanlar buralar güzeldi! Ancak gelinen süreçte o güzel fakülte, fakültemiz dışardan müdahaleler ve içerden kişisel hırs peşindeki bir avuç insan eliyle adım adım dönüştürüldü” diye konuştu.
“HUKUK FAKÜLTESİ, GELECEĞİN HUKUKÇULARINI YETİŞTİREN OKUL OLMAKTAN ÇIKMIŞ”
Görevi süresince asla biat etmediğini, çünkü bilim insanı hele ki hukukçu bir bilim insanının haksızlara biat etmemesi, haksızlıklara karşı hukuku savunması gerektiğini vurgulayan Dr. Barış Işık, nerede olursa olsun orada daha adil bir memleket ve özgür bir akademi için mücadele etmeye, doğru ve adil olanın peşinde koşmaya devam edeceğini söyledi.
Dr. Barış Işık sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne yazık ki artık Anadolu Üniversitesi bir bilim yuvası, Hukuk Fakültesi ise geleceğin dürüst, hukuktan ayrılmayan geleceğin hukukçularını yetiştiren bir okul olmaktan çıkmıştır. Yıllardır emek verdiğim kurumun bu duruma gelmiş olması son derece üzüntü vericidir.
Bu nedenle hukukçu kimliğimi geliştirebileceğim, akademik çalışmalarım için sağlıklı ve uygun koşulları olan başka bir şehir ve yerde devam etmemin daha doğru olduğu düşüncesindeyim.
Fakültedeki varlığımın, kazandığım hukuki ve fiili mücadelenin bilim etiğine sahip olmayan, hukuk tanımaz zorbalarda yarattığı azap, korku ve hezeyan oldukça haz verici ve komik olsa da bilime, hukuka, memlekete ve insanlığa daha iyi nasıl hizmet ederim sorusunun cevabı beni bu kararı almaya itmiştir.
Bu hukuksuzlara imza atanlar ise yaptığı hukuksuzluklar tam 7 kez idari mahkemeler tarafından tescillenen, önlerinde saygıdan değil korkudan ceketi iliklenen ama arka odalarda haklarında çokça kötü söz sözlenen, itibarsızlaştırılan kişiler olarak anılacaktır.”