34,5684
36,0151
2.999,85
Ülkemizde her 8 kadından birinde görülen meme kanseriyle büyük mücadele sürüyor. Kanserli hücrelerin tespitinde stratejik öneme sahip kanser taramaları, meme kanserinde önemli bir eşik atlattı. Sağlık Bakanlığı’nca yürütülen Türkiye Kanser Kontrol Programı’nda meme kanserinde erken teşhis oranlarında büyük artış sağlandı. Meme kanserinin dünyada ve Türkiye’deki kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Uzman Doktor Saadet Akturan, bu türün en çok ölüme neden olan kanser türü olduğunu söyledi.
Meme kanseri farkındalığının artırılmasının hayati önem taşıdığını ifade eden Akturan, “Dünyada kadınlara yeni konulan kanserlerin yüzde 24’ü meme kanseri. Ülkemizde de her yıl 27 bin kadına bu teşhis konuluyor. Vaka çok olsa da tedavi ve cerrahi işlemlerin çok geliştiğini ifade eden Akturan, “Eskiden meme altındaki kaslar da kazınarak alınırdı. Artık yalnız kanserli doku alınıyor. Cerrahi, medikal, radyasyon ve onkolojiyle birlikte güzel bir kür sağlanıyor. Yani sağlıklı bir insan olarak yaşam sürülebiliyor. Tabi bunun için erken teşhis şart. İlerlemiş meme kanseri ile erken evrenin tedavi ve sonuçları farklı. Meme kanseri önlenebilir bir hastalık olduğu için farkındalığı önemsiyoruz” diye konuştu.
Meme kanserindeki risk faktörlerini sıralayan Akturan, östrojen hormonunun kadınlardaki riski artırdığını söyledi. Akturan, “Erkeklerde meme kanseri var ancak her 100 meme kanseri olan kadına karşılık 1 erkekte bu türe rastlanıyor. Hiç emzirmemiş, doğum yapmamış, geç doğum yapmış, geç menopoza girmiş olmak önemli risk faktörleri. Kilo, vücut kitle indeksinin 30’un üzerinde olması, genetik faktörler, yoğun meme yapısına sahip olmak, endometrium, tiroid, melanoma, tükürük bezi kanserlerinin yanı sıra kolon kanseri de meme kanseri riskini artırıyor. Alkol, sigara, tütün önemli risk faktörleri arasında” dedi.
Sosyal medyadaki yanlış yönlendirme sebebiyle insanların mamografiden kaçındığını hatırlatan Akturan, “Mamografinin kendisi de kanser yapıyor diye bir algı var. Mamografinin radyasyon oranı çok az. Zaten çevremizde radyasyon yayan birçok aletle yaşıyoruz. Meme kanseri olursa kişi, o radyasyonun belki bin katını tedavi için almak zorunda. Dolayısıyla mamografiden korkmamalı. Hanımlar 20 yaşına kadar kendi muayenesini yapmalı ve en ufak bir değişiklikte uzmana başvurmalı. 20-40 yaş arasında ise yılda 2-3 kere mutlaka muayene olmalı. 40 yaşından sonra ise belirti olmasa bile her yıl mutlaka tetkik yaptırmalı. Meme kanseri erken teşhis edildiğinde ve tedavisine hemen başlanıldığında yüzde 90 atlatılabiliyor” şeklinde konuştu.
Meme kanserinden korunmak için karbonhidrat ve yağdan az beslenme şeklini tavsiye ettiklerini ifade eden Akturan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yanı sıra sedanter yani hiç hareketin olmadığı yaşamdan kaçınmak gerekiyor. Haftada en az 3,5-4 saat tempolu yürüyüş önemli. Hastalarıma antioksidan etkisi nedeniyle günde 1-2 fincan yeşil çay öneriyorum. “