34,9815
36,7840
2.980,88
Suriye’de Heyet Tahrir eş- Şam (HTŞ) örgütünün Esad yönetimini devirerek Şam ve diğer kentlerde hakimiyet kurması, ülkenin en batısında Alevi nüfusun yoğunlaştığı Lazkiye’de korku ve belirsizliğin hakim olmasını beraberinde getirdi. BBC Muhabiri Quentin Sommerville Lazkiye’den bildiriyor.
Kentteki Alevi toplumundan Nur (ismi değiştirildi), evinin bahçesinde titreyerek bekliyor. Nedeni soğuk hava değil, yaşadığı korku…
Lazkiye’de artık kolluk gücü haline gelen HTŞ üyelerine, yaşadıklarını anlatıyor ve şikayette bulunuyor. Anlattıkça ağlamaya başlıyor.
Üç gün önce akşam 9 sularında, silahlı adamlar siyah bir kamyonetten inerek Nur ve ailesinin yaşadığı eve geliyor. Çocuklarını ve eski bir ordu mensubu olan kocasıyla birlikte tüm aileyi pijamalarıyla evden atıyorlar. Bu grubun lideri olan kişi, ailesini de getirerek bu evde yaşamaya başlıyor.
Aleviler Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. Hatay’ın güneyinde sahil hattının devamındaki Lazkiye, Alevilerin yoğunlaştığı kent.
Esad yönetiminin düştüğü saatlerde, birçok şehirde olduğu gibi burada da farklı isyancı gruplar yönetim boşluğunu doldurmak üzere harekete geçti. El-Kaide’den kopan İslamcı grup HTŞ, tüm mezheplere saygı göstereceği söylemini öne çıkarsa da Lazkiye’deki Aleviler arasında korku hissediliyor.
Kentin bazı sakinleri, iktidarın el değiştirdiği günlerden bu yana evinden bile çıkmamış. Eski rejimi destekledikleri gerekçesiyle hesaplaşmayla karşı karşıya kalmaktan korkanlar da var.
Nur, HTŞ’nin kentteki güvenlikten sorumlu komutanı Abu Ayoub’a, dairesinin önündeki güvenlik kamerasına takılan görüntüleri izletiyor. Bu görüntülerde, sakallı bir grup savaşçı, kapıyı zorla açmaya çalışırken görülüyor.
Nur, bu kişilerin HTŞ üyesi olmadığını, Halep’in kuzeyinden farklı bir isyancı gruba mensup olduklarını söylüyor.
Yaşadıklarını HTŞ üyelerine şöyle anlatıyor:
“Kapıyı kırdılar. 10 militan kapıdaydı, 16 tane de aşağıda üç araçla bekliyordu.”
Çok yakın zamanda devletin düşmanı olarak kabul edilen ve şimdi sokaklarda asayişi sağlamakla yetkili görünen HTŞ üyeleri, yeni rollerine uyum sağlamaya çalışıyor.
Nur, HTŞ üyelerine şikayette bulunmak için gelen Lazkiyelilerden yalnızca biri. Önceden askeri istihbarat binası olarak kullanılan bir bina, yeni güvenlik karakolu olarak iş görüyor. Beşar Esad’ın parçalanmış fotoğrafları etrafta hala görülebiliyor.
Bir başka adam, yaşadıklarını ankatmak için sıraya giriyor. Gözü morarmış, kaburgalarında kırıklar var, tişörtü yırtılmış ve kana bulanmış. İdlib’den gelen bir grup adamın, dairesine zorla girdiğini anlatıyor.
“Bazıları sivildi, bazıları askeri kamuflaj giyinmişti ve maskeliydi. Kızıma vurdular, oğlumun başına silah dayadılar. Para çaldılar, altınlarımızı çaldılar” diyor.
Burada herkes, birçok silahlı grubun şiddet uyguladığından bahsediyor.
Adamın oğlunun yönlendirmesiyle HTŞ’nin güvenlik güçleri şehrin yoksul bir mahallesine gidiyor ve iki “şüpheliyi” yakalayarak sorgulamak üzere tekrar karakola getiriyor.
Bir başka ihbar geliyor ve tekrar yola çıkıyorlar. Bir gaz dolum istasyonundaki kavgada dövüldüğünü söyleyen adamın ihbarıyla, silahlı üç kişiyi bulmaya gidiyorlar.
Şehrin yoğun nüfuslu mahallelerinden birinde yine HTŞ elemanlarının hızla bir noktaya intikal ettiğini izliyoruz. Bir şüpheliyi yakalayan HTŞ’liler gelmeden önce bu kişi mahalledekiler tarafından da dövülmüşe benziyor. Balkona çıkan iki kadın, bu kişinin “Şebbiha” olduğunu söyleyerek bağırıyor. Şebbiha, Suriye ordusuyla eşgüdümlü hareket eden Esad yanlısı milislere verilen genel isim.
Şebbiha’ların Esad yönetiminin “kirli işlerini” yapan gizli bir milis gücü olduğu kanısı hakim. Yakalanan kişi de bu milislerden olmakla suçlanıyor.
HTŞ komutanı Abu Ayoub, kentteki durumun “karmaşık” olduğunu kabul ediyor.
Yaşadıklarını anlatan Nur’a dönerek, “Biz şimdi buradayız, ordu çekildiğinde burada değildik, Şam’daydık. Sonra gelebildik. Evinize gelenler haydut, onları çıkaracağız. Eşyalarınızı geri vereceğiz. Sözümüz söz” diyor ve adamlarını alıp olay yerinden ayrılıyor.
Lazkiye isyancıların kontrolüne geçtikten sonra farklı mezheplerden birçok kişi Esad yönetiminin devrilmesini kutlamak için sokaklara çıktı. Beşar Esad’ın babası, ülkeyi 2000 yılından önce 29 yıl yöneten Hafız Esad’ın heykelini yıkarak, isyancıların bayraklarını salladılar.
İsyancıların bir kısmı da mezhep ayrımı olmadan birlik içinde yaşayacakları mesajını vermeye çalışıyor. Ancak önceki rejimin söylemlerinden birisi olan “iktidarı kaybederlerse Alevilerin katledilebileceği” düşüncesi de etkisini sürdürüyor.
İsyancıların üç kırmızı yıldızlı yeni Suriye bayrağı, kentteki dükkanlarda ve bazı balkonlarda asılı. Ancak Alevi mahallelerinin sakinleri, konvoyları sessizlikle izliyor. Bu mahallelerde yeni bayrağı daha az görüyoruz.
HTŞ güvenlik görevlilerinden 28 yaşındaki Azal el-Ali, baskıcı bir rejim sonrası insanların güvenlerini kazanmanın zaman alacağını söylüyor:
” Güvenlik güçlerine bir takım şikayetlerini anlatanlar arasında Sünniler de var Aleviler de. Biz ayrım yapmıyoruz. Eski rejimin bu insanlara bıraktığı aşırı yoksulluk, buradaki karmaşanın asıl nedeni.”
HTŞ üyesi, Alevilerin de önceki rejimin mağdurları olduğunu ileri sürüyor.
Ardından bir kez daha beş HTŞ militanıyla Nur’un evine gidiyoruz.
Kapıyı çalıyorlar, ancak içeriden sesi gelen bir kadın kapıyı açmayı reddediyor. Kadın ikna ediliyor ve kapı açılıyor. Kadının ve ailesinin bu evi terk etmesi isteniyor. Evin asıl sahibi Nur içeri giriyor, bazı kıyafetleri ve kızının ders kitaplarını alıyor. İçeride bulunan isyancı gruba ait silahlar ve cephaneliğe el konuyor.
Nur, HTŞ’ye bugün şikayet için gittiğinde korktuğunu, ancak iyi davrandıklarını söylüyor. Ancak bir daha bu daireye dönmeyeceğini de ekliyor.
Suriye için bir kabusun bittiğini ancak Aleviler için bir başka kabusun başladığını söylüyor:
“Artık bu evde yaşamam imkansız. Umudum var, ama yakın gelecek için değil. Şu anda cesaretim yok.”