35,1368
36,5946
2.956,17
90’lı yıllarda muhafazakâr camiaya yönelik en önemli ithamlardan biri İrancılık yaftasıydı. Özellikle 1979 Humeyni devriminden sonra geliştirilen bu söylem, Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi’nin oy oranlarındaki yükselişe paralel bir şekilde daha fazla dillendirilmeye başlandı.
O kadar ileri gittiler ki, üniversitelerde okuyan başörtülü öğrencilerin, İran’dan aldıkları para karşılığı başlarını örttüklerini söyleyecek kadar vicdanlarını yitirmişlerdi. O tarihlerde yaşanan birçok karanlık olayın arkasında İran’ın olduğu iddiasıyla muhafazakâr camia sürekli baskı altında tutuldu.
1994 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehir ve il belediye başkanlıklarını Refah Partisi’nin kazanması, muhafazakârlara yönelik İran yaftasının zirveye çıkmasına neden oldu.
27 Mart seçimlerinden sonra İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da da Melih Gökçek’in seçimleri kazanmasını hazmedemeyen CHP’liler sokağa dökülmüştü. Gösterilerin başını çeken CHP’li kokona kadınları “Mollalar İran’a” diye slogan atıyorlardı.
Seçim sonuçlarını kabullenmeme konusunda gözleri o kadar kararmıştı ki, Refah Partisi Genel Merkezi’ne tehdit dolu fakslar geçiyorlardı. Türk siyasetinin gelmiş geçmiş en kibar, nahif ismi Necmettin Erbakan’ı bile çileden çıkartmışlardı. Rahmetli Erbakan daha sonra partisinin kapatılması davasında karşısına çıkarılan “Refah Partisi iktidara gelecek. Adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak? Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?” sözünü söylemek durumunda kaldı.
İran üzerinden korkutma ve algı operasyonu 28 Şubatçıların en temel argümanıydı. “İran olmayacağız” söyleminin arkasına sığınarak, Müslümanlara her türlü zulmü yapanlar, Sincan’daki Kudüs Gecesi’ne İran Büyükelçisi katıldığı için, tankları Sincan’da yürüttü.
Yıllarca İran üzerinden karşı propaganda yapan CHP ve avaneleri, Suriye’de iç savaş patlak verince dut yemiş bülbüle döndüler. 13 yılda bir milyona yakın Suriyeli kadın, çocuk, yaşlı İran destekli Esed Şebbihaları tarafından katledildi. Milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. Türkiye başta olmak üzere başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı.
Türkiye’deki gizli Şebbihalar, kaçmak zorunda kalan Suriyelileri hedef alırken, katliamları yapan İran destekli rejime alkış tutuyordu. “Suriyeliler gitsin ülkelerine savaşsın” diyorlardı. Muhalifler, 13 yıllık direnişin ardında zulüm rejimini devirdi. Suriye’de rejim, Türkiye’de maskeler düştü!..
Savaşsın dedikleri muhalifler direndi ve ülkelerini özgürleştirdi. Maskesi düşen içimizdeki Şebbihalar, bu kez açık açık rejimin artıklarının yanında saf tutmaya başladı. İran’da dini lider olarak kabul edilen Ali Hamaney’in çağrısıyla eylemler yapmaya başlayan ve onlarca muhalifi şehit eden Şebbihalara yönelik operasyonları, “Suriye’de Aleviler katlediliyor” diye lanse etmeye çalıştılar.
İran’ın uydurduğu yalanları Şebbihalardan daha iştahlı bir şekilde savunuyorlar. Ellerinden gelse Esed’i Moskova’dan alıp tekrar Suriye’nin başına getirecekler. Şebbihaların yaktığı türbeleri, Suriye’nin yeni yönetimi yapmış gibi sosyal medyalarında paylaşıyorlar.
Yıllar önce “Mollalar İran’a” diye slogan atanlar, İran’ın Şebbihalarını evlerinde misafir edecek hale geldi…