34,5017
36,1490
2.985,04
Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kırgızistan’da düzenlediği zirveye, uluslararası alanda sadece Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin “gözlemci” olarak çağırılması, Avrupa Birliği’nde rahatsızlık yarattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla başkent Bişkek’te gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı’nın (OTS) 11. zirvesinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın yanı sıra “KKTC Cumhurbaşkanı” sıfatıyla Ersin Tatar da gözlemci olarak yer aldı.
Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin karşı çıktığı bu davete, Brüksel de sessiz kalmadı.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, gelişmeyi sert bir dille eleştirdi ve bu daveti, “Kıbrıslı Türk ayrılıkçı oluşumunu meşrulaştırma girişimi” olarak değerlendirdi.
Borrell, 7 Kasım’da yaptığı yazılı açıklamada, “Avrupa Birliği, OTS’nin Kıbrıslı Türk ayrılıkçı varlığını, uluslararası alanda tanınmayan sözde ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, dün Bişkek’te gerçekleşen zirve de dahil olmak üzere, gözlemci statüsü vererek meşrulaştırmaya yönelik tekrarlanan girişimlerini reddediyor” dedi.
Bu girişimlerin “üzücü” ve ” Birleşmiş Milletler (BM) şartında yer alan Kıbrıs’ın toprak bütünlüğü ilkesine aykırı” olduğunu vurgulayan Borrell, AB’nin sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığını yineledi.
Tatar ve Orban, Temmuz ayında Azerbaycan’da yapılan Türk Devletleri Liderleri Zirvesi’ne de gözlemci sıfatıyla davet edilmişti.
Rum Yönetimi’nden tepki geldi
Uluslararası alanda adanın hukuki temsilcisi olan, AB üyesi Kıbrıs Rum Yönetimi’ne göre Türkiye, “OTS’yi sahte devlet KKTC’yi teşvik etme aracı” olarak kullanıyor.
AB Dönem Başkanı Orban ile Ersin Tatar’ın, OTS zirvesine çağrılmasının “ciddi bir eksen kayması” olduğunu savunan Rumlar, yaşadıkları “hayal kırıklığı ve hoşnutsuzluğunu” AB yönetimine aktardı.
Lefkoşa yönetimi, AB’yi bu konuda gerekli tüm önlemleri almaya çağırdı.
Kıbrıslı Türklerin lideri Ersin Tatar ise, Rumların tepkisini eleştiriyor. Zirvede “KKTC’yi temsil etmekten gurur duyduğunu” belirten Tatar, Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin Türk tezlerinin diğer liderlere anlatılması bakımından bu daveti oldukça önemli buluyor.
Tatar, Temmuz ayında Azerbaycan’da yapılan zirve sonrası Rum Yönetimi’nden gelen tepkiler üzerine, “61 yıldır Kıbrıslı Türkleri ezmek amacıyla her türlü baskıcı politikayı sürdüren Güney Kıbrıs, bizim nefes almamıza bile karşı çıkacak” demişti.
Tatar’a göre Rumlar, Türkleri “tecrit yoluyla boyun eğdirerek” öne sürdükleri koşulları kabul ettirmek istiyor.
AB yönetimi, Viktor Orban’ın da Türk liderlerinin zirvesine katılmasından rahatsız.
Brüksel yönetimine göre, AB üyesi ülkelerin “bağımsız diplomatik girişimleri”, birliğin tutarlı dış politikası ile çelişiyor. Bu nedenle, Orban’ın Macaristan ve AB dış politikaları arasındaki ayrımın farkına varması isteniyor.
Josep Borrel, 5 – 6 Temmuz günlerinde Şuşa’da yapılan OTS Zirvesi’ne katılması üzerine Orban’ın, AB adına dış temsil yetkisi bulunmadığını belirtmişti. Macaristan Başbakanı’nın toplantıya ülkesini temsilen katıldığını açıklamıştı.
Borrel, AB Komisyonu’nun, OTS ile ilişkilerini ilerletmek için Orban’a herhangi bir yetki vermediğini altını çizmişti.