34,4959
36,1348
2.963,84
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), internet üzerinden başvuru yöntemiyle düzenlenen kurban bağış kampanyasının 4’ncüsünü de başarıyla tamamladı. Kavurma, kelle paça çorbası, işkembe çorbası ve kemik suyu olarak konservelenen kurbanlıklar, 21 günlük dinlenme süresinin ardından İBB’nin Zeytinburnu’ndaki depolarına ulaştı. Yaklaşık 90 bin ihtiyaç sahibi aileye ulaştırılacak olan konservelerin dağıtımı; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar ve İstanbul Vakfı Başkanı Perihan Yücel tarafından başlatıldı. Dağıtım öncesinde bir konuşma yapan İmamoğlu, “Bir gelenek haline gelmiş olan kurban bağışlarımızın vatandaşlarımıza nasıl ulaştığını her yıl burada gösteriyoruz. Bu çok güzel ve hayırlı bir gelenek olmuştur. Her zaman söylüyorum; İBB, İstanbul halkının en güvenli yardımlaşma elidir, en vicdanlı, en teminatı yüksek doğru kanalıdır. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, İstanbulluların her konuda, her sorunuyla ilgili duygularını ilettiği bir merkezdir. Kendilerine ait bir kurumdur” dedi.
Bağışçılara özel teşekkür
Vatandaşların dini vecibelerini yerine getirme anlamında da İBB’nin güvenilir bir kurum olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “İBB, İstanbul’da hangi evin en sıkıntıda olduğunun en güncel bilgilerine sahip kurumların başında gelmektedir” diye konuştu. Kampanyaya katılan tüm bağışçılara teşekkürlerini ileten İmamoğlu, “Allah razı olsun, ibadetleri kabul olsun” şeklinde konuştu. 4 yıldır süren kampanya boyunca, yaklaşık 700 bin aileye kurbanlık konserve ulaştırdıkları bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Alan elin veren eli görmediği şekliyle bir tarafta bu kurban etini aldığında mutlu olacak, belki de evine uzun zamandır et girmeyen insanlarımızın evine et girmiş olacak. Dolayısıyla da vatandaşlarımızın duasıyla birlikte, kurban bağışı yapan insanlarımız da nasiplenecek. Çok güzel bir duygu. Hayırlı ve bereketli olsun” ifadelerini kullandı.
“İnsanlarımızın çok yoğun bir geçim sıkıntısı içerisinde olduğunu biliyoruz”
Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krize dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi:
“Enflasyon, korkunç bir boyuta ulaşmıştır. Ve insanlarımızın çok yoğun bir geçim sıkıntısı içerisinde olduğunu biliyoruz. Ekonomik açıdan ne yazık ki son yıllarda yürütülen yanlış politikalar, bugün artık piyasada emtia fiyatlarının belirlenmekte zorlanıldığı, insanlarımızın alışverişe çıkamadığı ve artık ‘dar gelirli’, ‘açlık sınırı altında insanlar’ diye yapacağımız yorumların çok genişlediği, büyük bir kesimi kapsadığı bir dönemi yaşıyoruz. Gıda fiyatları gerçekten almış başını gidiyor. Marketler, fiyat güncellemesini geçmişte belli ritimlerde yaparken, artık gün içerisinde bile bazen etiket değiştirilen bir ortamı hep beraber yaşıyoruz. Diğer yandan barınma sorunu ayrı bir konu. Bütün şehirlerimizde kiraların ne kadar yüksek olduğunu ve ciddi bir barınma sorunuyla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Gıda, barınma, ilaç fiyatları, akaryakıt… Her alanda büyük bir krizle karşı karşıyayız. Bu kriz ve yaratılan ekonomik kötü yönetimin getirdiği sonuçlar, ne yazık ki şu anda toplumun her kesimini yoğun bir biçimde etkilediği gibi, aynı zamanda bizim gibi kamu kurumlarını da etkilemektedir. Özel şirketleri de etkilemektedir.”
“Ücret zamlarının, yapılan zamlarla hükmünü kaybettiği bir dönem yaşıyoruz”
Bu durumun piyasalarda güven bozukluğu yarattığının altını çizen İmamoğlu, “Ücretlere elbette yenilikler yapılıyor, değişiklikler yapılıyor, zamlar yapılıyor. Biz de bu konuda zorlanan bir kurumuz. Elimizden gelen en yüksek çabayı ortaya koyan ve insanlarımıza ulaştırma konusunda çaba gösteren bir kurumuz. Yapılan ücret zamlarının, yapıldıktan sadece bir süre sonra, yapılan zamlarla hükmünü kaybettiği de bir dönem yaşıyoruz. Bunun altını çizelim” dedi. Kurumsal olarak tasarruf tedbirlerini göreve başladıkları andan itibaren alma gayretinde olduklarını belirten İmamoğlu, “Kurumumuzun yapmak zorunda olduğu yatırımlar, bir yandan çalışanının memnuniyeti ve tabii ki İstanbulluların beklediği kesintisiz hizmetleri de yürütmek durumundayız. Ama gerçekten zor bir dönemi yaşadığımızı ve özellikle vatandaşa değen tarafıyla, ücretlerin enflasyon yenik düştüğü ve alım gücünün her gün azaldığı bir dönemin içerisindeyiz. İşte o bakımdan biz, bugün insanlarımızın sofrasına eğer et dağıtabiliyorsak, bunun ne kadar önemli bir hale geldiğini de bu söylediğim manzaradan daha da iyi anlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Birinci sırada 5 yıl boyunca neyle mücadele ettik’ derseniz…”
Yaptıkları araştırmalarda yalnızca dar gelirli aileler değil, orta sınıf diye tarif edilen kesimlerin de evlerine et girmediğini tespit ettikleri bilgisini paylaşan İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Bu görev dönemimizin 5 yılını tamamladığımızda; ‘Birinci sırada 5 yıl boyunca neyle mücadele ettik’ derseniz, gerçekten yoksullukla mücadele, sosyal hizmetlerin ve insanlarımıza sunduğumuz yardım kalemlerinin arttırılması hususu en önemli, en birinci konumuz haline gelmiştir. Ve biz, sadece dar gelirli ailelerimize ulaştırdığımız yardımlarla değil, aynı zamanda farklı oluşturduğumuz metotlarla da 0-4 yaş arası çocukları olan annelerin çocuklarıyla beraber ücretsiz seyahat etmelerinden tutun da kreş imkanını mahalle mahalle yaymaya kadar, insanlarımızın asıl ve önemli ihtiyaçlarını, gereksinimlerini giderme konusunda da sosyal belediyeciliğin Türkiye’de en önemli, en sorunlu, en sıkıntılı döneminde en iyi örneklerini ortaya koyma kabiliyetini, birlikte, bütün yol arkadaşlarımızla göstermenin de huzurunu yaşıyoruz.”
“Türkiye’de adaletin, eşitliğin konuşulduğu bir sistemin varlığı, kaçınılmaz gereksinimdir”
“Tüm bunların yetmediğini de görüyoruz” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bu zor dönemde, bütünüyle vatandaşın yanında olan bir kurum olmak, bütün ülkede ekonomik düzen bozukken, sistem doğru işletilmez iken ve yıllardır yapılan yanlışları üst üste biriktirilip, bazen tedbirinin de yıllar alacağı bir biçimde oluşan bir ekonomik zeminde yetmediğimizin, yetemeyeceğimizin de farkındayız. Bu bağlamda köklü çözümler, ülkemizdeki gelir eşitsizliğinin giderilmesine dönük uzun vadeli planlamalar ve özellikle yapılan birçok hukuksuzluğun ortadan kaldırılarak, Türkiye’de adaletin, eşitliğin konuşulduğu bir sistemin varlığı, kesinlikle kaçınılmaz bir gereksinimdir. Bu bağlamda biz, en üst seviyede, en yoğun mücadelesini her yönüyle vermeye devam edecek bir ekip olacağız. İstanbul halkı adına bunu yapmaktan da gurur duyuyoruz.”
4 yılda 132 milyon 375 bin TL bağış elde edildi
İBB, İstanbul Vakfı aracılığıyla bu yıl 4’üncüsünü düzenlediği kurban bağışından elde edilen konserveleri, 90 bin haneye ulaştırmaya başladı. İBB, toplumsal dayanışma kampanyasıyla 4 yılda 132 Milyon 375 bin TL bağış elde etti. 4 yıllık kampanya boyunca toplam 700 bin konserve, ihtiyaçlı vatandaşların sofralarına ulaştı. İstanbul Vakfı Kurban Bağışı Kampanyası’nda bu yıl, yardımseverler tarafından 5600 hisse bağışlandı. Kampanya sonucunda; 80.000 konserve, 2.800 kelle paça çorbası ve 5.600 kemik ilik suyu ele edildi. Dağıtımlar, İstanbul Vakfı ve İBB birimleri tarafından yapılacak ve 90 bine yakın aileye ulaşılacak. İhtiyaç sahibi aileler, İBB Sosyal Hizmetler Birimlerinin yetkilileri tarafından yapılan araştırmalar sonucunda tespit edildi. 4 Kişilik aileye 1 kutu, 5 kişi ve üzeri nüfusa 2 kutu teslim ediliyor. 1 kutu konserve, yaklaşık 1 kilogram kuşbaşı etten oluşuyor. Son üç yıldır, kesilen kurbanların kemik ve iliklerinin konserveleri de süt dağıtılan ailelerin çocuklarına gönderiliyor. Sakatatlardan yapılan çorbalar da İBB İl Sağlık Müdürlüğü’nün belirlediği yatalak hastalara ulaştırılıyor.