Kremlin: NATO’yu kontrol altına almak için harekete geçmek zorunda kalacağız

0

BEĞENDİM

0

Kremlin, NATO’nun askeri altyapısının Rusya’nın sınırlarına yaklaşmasını izlediğini ve Rusya’nın NATO ittifakını kontrol altına almak için harekete geçmek zorunda kalacağını söyledi.

TASS haber ajansında yer alan ve Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov’a dayandırılan habere göre, Kremlin NATO’nun hedefinin Rusya’yı bastırmak olduğunu ve NATO’nun eylemlerinin Rusya’nın ulusal güvenliğine yönelik “ciddi bir tehdit” oluşturduğunu belirtti.

ABD ve Almanya dün yaptıkları ortak açıklamada ABD’nin NATO’ya ve Avrupa’nın savunmasına olan bağlılığını göstermek üzere 2026’da Almanya’ya uzun menzilli füze konuşlandıracağını duyurmuştu.

MEDVEDEV’DEN SERT ELEŞTİRİ

Rusya’nın eski Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, NATO zirvesinde Ukrayna’ya verilen üyelik sözünü eleştirerek, Ukrayna ve NATO’nun “ortadan kalkması” için Rusya’nın çalışmasının gerektiğini söyledi.

Medvedev, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bu hafta Washington’da yapılan NATO zirvesinin sonunda yayımlanan İngilizce bildirideki, “(Ukrayna’yı) NATO üyeliği de dahil olmak üzere tam Avrupa-Atlantik entegrasyonuna giden geri dönüşü olmayan yolda desteklemeye devam edeceğiz” kısmını alıntıladıktan sonra Rusça açıklamalarda bulundu.

Medvedev, “Sonuç net. Ukrayna’nın NATO’ya giden ‘geri dönüşü olmayan yolunun’ ya Ukrayna’nın ya da NATO’nun ortadan kalkmasıyla sonuçlanması için her şeyi yapmalıyız. Ya da daha iyisi, ikisinin de ortadan kalkması.”

2008 ila 2012 dönemindeki devlet başkanlığı sırasında Batı yanlısı ve modernleşme taraftarı olarak görülen Medvedev, Ukrayna’da savaşın başlamasıyla kendini daha katı tutumlu olarak yeniden konumlandırdı.

Özellikle, Ukrayna’yı silahlandırmalarının “nükleer kıyamete” yol açabileceğine dair ABD ve müttefiklerini birçok kez uyardı. Rusya’nın nükleer silahlarını kullanma kararı Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yetkisinde. Fakat diplomatlar, Rusya Güvenlik Konseyi yardımcı başkanı olan Medvedev’in görüşlerinin savaşı Batı’ya karşı bir varoluş mücadelesi olarak gören Rusya devlet yöneticileri arasındaki sert yaklaşımın bir göstergesi olabileceğini söylüyorlar.