34,5907
36,5964
2.933,87
Kesik ellerin, savaşçıların düşmanlarının sağ ellerini keserek firavuna sunması karşılığında altın bir ödül aldığı bu ritüelin bir parçası olduğu tahmin ediliyor. Daha önce bu uygulamaya yalnızca Mısır tapınaklarındaki resimlerde ve mezar yazıtlarında rastlanmıştı.
12 KESİLK EL 3 FARKLI ÇUKURDA BULUNDU
Eller, modern adı Tell el-Dab’a olan eski Avaris kentindeki Hyksos sarayında, üç farklı çukur içinde bulundu. Eller, yere genişçe açılmış parmaklarıyla ve çoğunlukla avuç içi yukarı bakacak şekilde yerleştirilmişti. Araştırmalar, bu ellerin büyük özenle kesildiğini ve herhangi bir kaba kesim izine rastlanmadığını gösteriyor.
Fransız antropolog Dr. Isabelle Crevecoeur, “Kesim işinin özenle yapılmış olması, bunun bir törensel amaçla gerçekleştirildiğine işaret ediyor” dedi. Ayrıca, kesimlerin 24 ila 48 saat içinde çukurlara gömüldüğü, çünkü ellerin hala esnek olduğu tespit edildi.
Almanya ve Avusturya’dan dört farklı üniversitenin katkılarıyla yapılan çalışmada, kesik ellerin cinsiyet ve yaş tespiti için kemik analizleri yapıldı. Araştırmalara göre, 11 elin erkeklere, bir elin ise muhtemelen bir kadına ait olduğu belirlendi. Ellerin sahiplerinin yaşı 14 ila 21 arasında tahmin edilirken, 60 yaş üstüne dair bir bulguya rastlanmadı.
RİTÜEL HYKSOSLAR TARAFINDAN GETİRİLMİŞ
Arkeologlar, bu ritüelin Hyksoslar tarafından Mısır’a getirildiğine inanıyor. Hyksoslar, yaklaşık bir asır boyunca Mısır’ı yönetmiş ve bu süreçte savaş arabaları ile yeni silah türlerini bu medeniyete tanıtmıştı.
Araştırmacılar, kesik ellerin bir propaganda aracı olarak kullanılmış olabileceğini de düşünüyor. Hyksos hükümdarlarının düşmanlarına korku salmak ve güçlerini göstermek için bu tür ritüelleri yaygınlaştırmış olabileceği öne sürülüyor. Ancak ellerin canlı ya da ölü insanlardan mı alındığı hala netlik kazanmadı.
Bu keşif, Eski Mısır’daki savaşçı kültürüne dair önemli ipuçları sunsa da araştırmacılar, tarihsel kaynakların sınırlı olmasından dolayı bazı belirsizliklerin süreceğini kabul ediyor. Araştırmacılar, “Ne yazık ki, tarih öncesi dönemlerde elimizde yalnızca birkaç kaynak bulunuyor ve bunlar da her zaman gerçeği yansıtmayabilir” diye belirtiyor.