34,5307
35,9992
3.004,42
Önce Konya’dan başladık Trakya ve Anadolu’yu karış karış dolaştığımız, toprağa taze tohumlar ektiğimiz, yenileyici ruh aşısı yaptığımız bu yılki medeniyet tasavvuru yolculuklarımıza. Konya’dan sonra ilk durağımız Ege oldu: Bodrum, Milas, Muğla ve İzmir.
Sonra son Doğu Seferimiz başladı: ilk etapta Van, Bitlis, Tatvan, Siirt, Bingöl ve Diyarbakır’a uğradık Muharrem Kartancı ve Şehmus Kızmaz kardeşimle birlikte.
Ardından İstanbul’a indiğim gecenin sabahında Adana, Urfa ve Malatya için yola koyuldum yeniden…
Konya’nın Sultanhanı ilçesinde aldım soluğu ilkin.
20 Eylül’de Kaymakamımız Abdullah Melikoğlu, liseleri bir araya getirerek onlara “ruh aşısı yapmamı” talep etmişti. O gün Sultanhanı’na gidemedim.
Verdiğim sözde dururum ben. Kaymakamımıza “11 Ekim’de Konya’da başka bir programımız var, elim kanda da olsa gelirim,” dedim.
11 Ekim’e 4 gün kala 7 Ekim’de, İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımın birinci yıldönümünde doktorlar, alt dişlerimin ikisi hâriç hepsini çektiler. 6 ay sürecek bir diş tedavisi programı çıkardılar.
Dişlerimi 10 Ekim’de çekmek istedi doktorum. Ben, Sultanhanı’na söz verdiğimi, elim kanda da olsa geleceğimi söyledim, dedim ve hafta başına çekmelerini rica ettim. Teklifim kabul edildi. Dişlerim çekildi, dikiş atıldı, dil etlerim mahvolmuş, onun tedavisinin diş tedavisinin ağır geçmesine yol açacağını söyledi doktorum. Ben de artık, kader, dedim, başka çıkarı yok bu işin, bir an önce halletmem lazım alt dişlerimi de diye düşündüm.
Sultanhanı’na üçüncü gün akşam vardık Anadolu’dan Gazze’ye bir Nefes program ekibimizle. Konya Havaalanına indik. Sultanhanı Kaymakamımızla havaalanından Sultanhanı’na doğru yol aldık. Bir yerde durduk, bir şeyler atıştıralım dedi değerli kaymakamımız ama benim dişler çok kötü. Bir çorba içebilirdim ancak.
Su bile içemiyordum önceki gün. Her tarafım davul gibi şişmişti. Alt çenem keçi sakalı görüntüsü oluşturacak şekilde mosmor olmuştu.
Çok zor konunuşuyordum. O yüzen tane tane konuşmam gerekiyordu.
Ertesi gün, kahvaltı yaptık birlikte. İlk defa ezilmiş yumurta haşlaması yiyebildim, yoğurt yedim. O kadar.
Sonra konferans mekânına gittik. En zeki liseli çocuklar bir okulda toplanmış, ne söyleyeceğimi merak ediyorlardı heyecanla.
Tam iki saat konuştum. Ağzım kan revam içindeydi, dikişleri kısmen patlattığımı hissettim ama güzel bir konferans oldu, gencecik delikanlılar uçtular adeta!
Beyinleri yandı!
Konya’dan Aksaray’a geçtik. Rektörlükte Rektör hocam Alpay Arıbaş ve Aybala Çayır hocam karşıladılar bizi. Güzel bir ev sahipliği yaptılar. Lezzetli bir MTO talebe toplantısı yaptık. Aksaray’da en kısa zamanda üniversitede konferans sözü verdik.
Toplantının sürprizi bir profesör hocamızdı. Bir MTO talebesi öğrencisinin entelektüel donanımı, çapı, kalitesi üniversitede dikkatini çekiyor hocamızın. Hocamız, “sendeki bu birikim nereden geliyor?” diye soruyor. Kardeşimiz de “ben MTO talebesiyim” diyor. Profesör hocası, “MTO nedir?” diye soruyor.
Kardeşimiz de anlatıyor ve “Yusuf hoca Konya’ya ve Aksaray’a gelecek. Toplantılar yapacak” deyince, profesör hocamız “ben de talebe olabilir miyim, Yusuf hocanın toplantılarına katılabilir miyim?” diye soruyor.
Kardeşimiz elbette diyor. Yusuf hoca sizi çok sevecektir hocam, diye ekliyor.
Akşam hocanın telefonunu aldım ve aradım Aksaray toplantımıza davet ettim. Çok sevindi ve toplantımıza iştirak etti.
“Benim 240 küsur talebem var, onları buraya alalım, zehir gibi yetişsinler. Ben böyle bir şey görmedim, hem kalite hem de ruh varmış, ne kadar güzel,” dedi.
Aksaray’dan sonra tekrar Konya’ya geçtik. Akşam Anadolu’dan Gazze’ye Bir Nefes programımızı yaptık. Programdan sonra Konya Enderun Yurdu’na gittik, talebelerle birlikte kaldık. Enderun Yurdu’nun müdürü Mustafa Metin kardeş, “sabah namazından sonra Konya’nın başka bir yerindeki yurdumuzda bir sohbet yapsanız hocam,” dedi. Olur dedim. O sabah o kadar lezzetli bir Hasbihal yaptık ki, Enderun Yurdu’nda; tadı damağımda kaldı. Ardından çorba içerek dağıldık.
Enderun Yurdu’nun sabah namazından sonra hasbihal yapılan, sabah çorbası içilen ortamı çok lezzetliydi, ruh doluydu.
Öğlene doğru Büyük Doğu Akıncılar Derneği’nin Konya şubesinin açılışını yaptık. Çok güzel bir kardeşlik ortamı vardı orada.
Öğleyin Konyevî Hazretlerini ziyarete gittik bir dolmuş dolusu insanla. Konyevî Hazretleri çok güzel ağırladı bizi. Çalışmalarımızı takdirle karşıladığını ve bizlere çok dua ettiklerini beyan etti.
Öğleden sonra hızla Kayseri’ye yol aldık, Nevşehir İHH başkanı Baki Öncel Ağabeyle. Baki Öncel, muhteşem bir dava adamı. Zeki Soyak Hoca’nın en yakın halkasında yer almış, onu şükranla andık yol boyunca yaptığımız lezzetine doyum olmaz sohbetlerimizde.
Bu ay Konya üstüne Konya doldu programlarım. Bir de Kitap fuarı için geliyorum Konya’ya 8-10 gün içinde. Konya Kitap Fuarı, muhteşem. Ama mutlaka uluslararası bir fuar olmalı. Beyrut ve Kahire gibi.
Konya’da iki güzel ziyaret yapıyoruz Ramazan Köroğlu ve Ömer Berkay kardeşlerimle. Talebelerimizden Züleyha Karaman kardeşimizi ziyaret ediyoruz. Her şehirde böyle ziyaretler yapıyoruz talebelerimizin ailelerine, evlerine.
Konya’da ikinci ziyareti kadîm dostum Konya’nın en çalışkan ve güzel dava adamlarından Lokman Koyuncuoğlu kardeşime gerçekleştiriyoruz.
Konya’da güzel bir MTO Talebe Toplantısı yapıyoruz.
Kitap Fuarı ve imzadan sonra Karaman’a “uçuyoruz” Murat Gök Hocam’la. Konyadan iki araba dolusu insanla Karaman’a gidiyoruz.
Üniversitede güzel bir konferans oluyor. Tıka basa doldurmuşlar üniversitede büyük salonu.
Konferanstan sonra MTO Karaman Talebe Toplantısı yapıyoruz. Cemile Yaylalı kardeş güzel çalışıyor ekibiyle birlikte. Erkekler de eğitim sisteminin çocuklarımızı nasıl dinsiz ve mankurtlaşmış tiplere dönüştürdüğünden yakınıyor, aileleri bizzat müdahale etmeye çağırıyorlar.
Gecenin 1’inde Nurbanu Suci kardeşime söz verdiğim için evinde çaya gidelim diye çıkıyoruz üniversiteden ama değerli annesi çok güzel köfte yapmış. Tadmadan olmaz! Ayrıca bir de katı’ eserini armağan ediyor. Çok mahcup ve müsterih oluyoruz.
Karaman’dan Konya’ya yola çıkıyoruz gece geç saatte. Bera Otel müdürü karşılıyor o saatte sağolsun.
Konya manevî havasıyla Selçuklu’nun yaşayan payitahtı olduğunu ispatlıyor. Karaman, Aksaray ve Sultanhanı’nda ülkenin nasıl çöktüğünü ve nasıl yeniden toparlanabileceğinin ipuçlarını veriyor.
Anadolu’yu karış karış dolaşıyoruz… İzlenimlerimi yazmaya devam edeceğim. Ege çıkarmamız ve ardından Doğu ve Akdeniz seferimiz ile ilgili yazacağım inşallah. Sırada bütün deprem bölgesi şehirlerimiz var bu ay içinde.