34,5461
35,9790
2.986,83
1990’ların hemen başlarında Batı üniversitelerinde siyasal İslam’ın iflası konulu çalışmalar oryantalist literatürde yeni bir eğilime işaret ediyordu. Bu tarz kitap ve makalelerin peş peşe yayımlandığı dönemde ABD Irak’ı işgal etti. İngiltere ve ABD’nin bu saldırganlığı İslam coğrafyasına yönelik yeni bir döneme geçildiğini gösteriyor. Entelektüeller ve akademisyenler askerlere eşlik etmede pek hevesliydiler. Yeni bir kolonizasyon-müstemleke çağının başındaydık ve Akabe Körfezi’nden başlayıp Doğu Akdeniz sahil şeridinden kuzeye doğru uzanan hat istimlak edilmek isteniyordu. Hattın Suriye ve Irak’ın kuzeyinde inşa edilmek istenen terör koridoru ile birleşmesi ve oradan da Basra Körfezi’ne ulaşması gerekiyordu. Bu harita o dönemde netleşmemişti. Aynı yıllarda Dağlık Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgal edilmesi yeni harita tasavvuru ile yakından alakalıydı. Yeni müstemleke siyaseti bundan başka bir şey değildi.
Oryantalist çalışmaları özellikle gündeme getiriyorum. Oryantalist literatür Batı’nın Doğu politikalarının eseridir. Siyonizm Hitler dönemi ile ilişkilendirildiğinde İsrail’in Filistin’deki kolonyal yayılmacılığı izah edilemez. Hatırlanacağı gibi İngilizler ve ABD’liler Hitlere karşı birlikte savaştı. Zaten kolonyal bir ideoloji olarak Siyonizm İngiltere’de ortaya çıktı. Ortaya atıldığı ilk dönemlerde Batı Avrupa Yahudileri yeni ideolojiye bağlılık göstermediler. İngilizler 1917’de Siyonizm’i gözle görülür bir ülke ile ilişkilendirdiklerinde büyük bir yol kat etti. Yahudi entelektüellerin bu yeni ideolojiye rağbeti İngilizlerin eseridir. Tercüme edilen eserleri Türkiye’de çok farklı bağlamlarda okunan Hannah Arendt gibi entelektüeller de yeni kolonyalist ideolojiyi benimsemişti. İngiltere ve ABD’nin İsrail’le ilişkisi, desteklemek şekline indirgendiğinde Siyonizm’in anlaşılması kolay değildir.
1990’ların başından itibaren Siyonizm’e büyük bir alan açılmasına rağmen İslam dünyasının direnç hatlarının kırılması yeni kolonyalist dönemin saldırganlığı ve yayılma stratejisi hakkında ciddî fikirler verir. Siyonistler her zaman kendilerini Anglosakson medeniyetinin uygarlaştırıcı unsurları olarak takdim etmişlerdi. Demokrasi götürme fikrinin doğduğu yer de burasıydı. Aynı dönemde İngiltere ve ABD’nin sivil toplum kuruluşları üzerinden toplumların derinliklerine nüfuz etmesi büyük bir hadiseydi fakat etnik ve mezhebî aidiyetler yeni dönemin temel hususiyetlerinin görülmesini engelledi. FETÖ gibi muhafazakâr yapıların güç devşirmesi de yeni dönemin karakteristik özelliklerindendi. Bundan sonra ideolojik direnç hatları birer birer düştü. Artık ya Avrupa’ya ya da ABD’ye yaslanma dönemiydi. Anglosakson nüfuzu derinlere işlerken İslamcılık güçten düştü. Kolonyalist ideolojilere ve yapılara alan açılırken ideolojik savunma hatlarının çökertilmesi ilginç bir durumdu. Siyasal İslam’ın iflası konulu kitapların yaygınlaştığı dönemde savunma ideolojilerinin terör ile ilişkilendirilmesi oryantalist propagandanın gücünü gösterir.
Siyasal İslam’ın terör ile ilişkilendirildiği dönemlerde Siyonistlerin Haçlı ordularını aratmayan saldırganlığı üzerinde durulmadı. Jean Genet gibi entelektüeller İsrail’in saldırganlığını dünyaya duyurmuştu fakat bunlarla ilgilenen çok azdı. Bütün gelişmeler Siyonist ideolojinin başarısına endekslenmişti. Doksanların başında FETÖ’cülerin İsrail ile doğrudan ilişkiye girmesi de başarıya inançtan kaynaklanıyordu. Bu yapının İslam coğrafyasında ortaya çıkmış savunma ideolojilerine toptan karşı durması çok ilginçtir. İdeolojik hatlar düştüğünde coğrafyanın çözüleceğine inandılar. Ne yazık ki bugün hâlâ savunma ideolojileri karşısında tutum takınmak marifet gibi sunuluyor. Unutulmamalıdır ki -cılık, -cilik gibi aşağılayıcı ifadeler 80’lerde bu türden yapılar sayesinde düşünce hayatımıza dâhil edildi. Fakat ne olursa olsun coğrafya otuz yılı aşan sürede çözülmedi. İnanılması güç işgallerin büyük iç çatışmalara yol açması ve grupların terörize edilmesi gerekiyordu. İslam dünyası buna izin vermedi. Bunun yerine Batı’nın koruma kalkanına, oryantalist literatürün gücüne ve devşirilmiş yapıların desteğine rağmen Siyonistler terörle ilişkili hâle geldi. Bugün Anglosaksonlar ve birkaç Batı Avrupa ülkesi dışında bütün dünya Siyonistlerin soykırım suçunu konuşuyor. ABD ve İngiltere BM askerlerini vuruyor.
Bunu hayal etmemişlerdi. Her şeyi İsrail’in başarısına endekslemişlerdi. Siyonizm’in iflası yeni kolonyalist dönemin de iflası anlamına gelir.