35,1880
36,7113
2.963,68
Ankara’da görülen ve dün karara bağlanan Kobani Davası’nda aralarında Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ında bulunduğu çok sayıda kişiye verilen hapis cezaları, bugün İstanbul Adliyesi önünde protesto edildi.
6-8 Ekim olayları olarak da bilinen Kobani olaylarına ilişkin Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşması dün yapıldı. Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a ise 30’ar yıl hepis cezası verildi. Eski BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ise tahliye edildi. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’e ise 10 yıl hapis cezası verildi. Diğer sanıklardan bazılarına değişen oranlarda hapis cezaları verilirken bazı sanıklar ise beraat etti.
Mahkemenin kararı bir çok çevreden tepkiyle karşılanarak eleştirildi. Bugün İstanbul Adliyesi Önünde bir araya gelen Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Katılımcı Avukatlar, Sosyal Hukuk, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar ve Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı avukatları, kararı protesto ederek basın açıklaması yaptı.
Açıklama öncesinde adliye çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Etrafı polis bariyerleriyle çevrilen Çağlayan Meydanı’nda toplanan avukatlar adına basın açıklamasını Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi yöneticisi avukat Ruken Kalın okudu.
“HDP’Lİ SİYASETÇİLERE YÜZLERCE YIL HAPİS”
Avukat Kalın, yaptığı açıklamada, “IŞİD’in Rojava’ya yönelik işgal saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki Eş Genel Başkanları, yöneticileri ve MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı ‘Kobani Kumpas Davası’nın 16 Mayıs 2024 tarihinde görülen duruşmasında HDP’li siyasetçilere yüzlerce yıl hapis cezaları verilmiş ve Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Aynur Aşan Dilek Yağlı, Bülent Parmaksız , Günay Kubilay, İsmail Şengül , Nazmi Gür ile Pervin Oduncu ‘nun tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir” diyerek, şu ifadeleri kullandı:
“SİYASİ İKTİDAR İLE BAĞLANTI”
“Kamu düzenine dair tüm yetki ve görev kuralları yok sayılarak özel yetkili bir görevlendirme ile siyasi iktidar tarafından oluşturulan Ankara merkezli bir mahkeme eliyle yürütülen yargılamada; hakkında yasa dışı örgüt üyesi olduğu isnadıyla açılan dava içeriğinden anlaşıldığı üzere siyasi iktidar ile bağlantısı olan mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın içerisinde bulunduğu mahkeme heyeti tarafından iddianame kabul edilmiş, yargılamanın devamında duruşma periyodları, yargılananların savunma yapma ve hazırlanmalarına olanak tanınmayacak şekilde düzenlenmiş, gizli tanıklar savunma avukatları olmaksızın ve tanığı sorgulama hakkı güvencesi tanınmaksızın dinlenmiş, savunma avukatlarına ve yargılananlara karşı yargılama süreci boyunca savunma hakkını engelleyici müdahaleler gerçekleştirilmiş, AİHM kararları tanınmamıştır. Sayısız hukuksuzluğun yaşandığı göstermelik yargılama sürecinde yargılama ilke ve esasları yerle bir edilmiş, düşman ceza hukuku anlayışıyla şekillenen davaya özel yeni bir usul yasası ihdas edilmiştir. HDP’li siyasetçiler hukuksuz yargılama süreci boyunca eşitlik, özgürlük, emek ve barış mücadelesiyle onurlu bir yaşamın mümkün kılınacağını büyük bir ısrarla savunmuşlardır. Ancak iddianamenin tekrarı olan ve hakikatten kopuk bir mütalaayla barış ve demokrasi mücadelesi yürüten siyasetçiler yüzlerce yıl hapis cezası ile cezalandırılmıştır.
“SİYASİ BİR KARARIN SONUCU”
AKP-MHP iktidarı tarafından Kürt halkının meşru ve demokratik taleplerini bastırmak için ısmarlama bir şekilde açtırılan ‘Kobani Kumpas Davası’nda verilen cezalar elbetteki siyasi bir kararın sonucudur. Siyasi iktidar ‘Kobanİ Kumpas Davası’ ile oluşturmak istediği tekçi rejimin adeta temelini atmaya çalışmaktadır. Düzmece yargılamalarla Kürt halkına dayatılan inkar ve imha politikası, ‘Kobani Kumpas Davası’ ile devam ettirilmeye çalışılmaktadır. ‘Kobani Kumpas Davası’nda verilen cezalar, aynı zamanda ‘Kobani düştü düşecek’ sevinci kursağında kalan siyasi iktidarın IŞİD barbarlığı ve karanlığına karşı özgürlük ve aydınlığı savunan Kobani direnişi ve etrafında şekillenen dayanışmaya yönelik bir intikam girişimidir.
“KARARI TANIMIYORUZ”
Bizler burada bulunan hukuk kurumları olarak IŞİD barbarlığı ve karanlığına karşı özgürlük ve aydınlığı savunmaya devam edeceğimizi, düşman ceza hukuku anlayışıyla şekillenen ‘Kobani Kumpas Davası’nda sayısız hukuksuzluğun yaşandığı düzmece yargılama süreciyle verilen cezaları tanımadığımızı ve bu düzmece dava ile Kürt halkına yönelik bir yüzyıl daha yaşatılmak istenen inkar ve imha politikalarını kabul etmediğimizi ve bu karanlığa karşı mücadele edeceğimizi haykırıyoruz.”