34,5405
35,9780
3.002,67
Çok değil, şunun şurasında üç gün kaldı. Nihayet büyük kapışma başlayacak, ABD seçmeni başkanını seçecek. Demokratların adayı Kamala Harris mi, yoksa Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump mı kazanacak, göreceğiz.
ABD medyasına göre 65 milyondan fazla kişi şimdiden oy kullanmış, bu 2020’de kırılan erken seçim katılım rekorunun da aşıldığı anlamına geliyor. Yani seçmenin sandığa ilgisi hayli yüksek. Ancak hatırlatalım, ABD seçimlerinde yaklaşık 240 milyon kişi oy kullanma hakkına sahip, bunların sadece nispeten küçük bir kısmı başkanın kim olacağına karar verecek.
Harris ile Trump, tabii ki farklı günlerde kilit önemdeki salıncak eyaletlerden Wisconsin’de kampanyalarını sürdürdü. Bu arada hem Cumhuriyetçi Başkan Yardımcısı JD Vance hem de Demokrat mevkidaşı Tim Walz’ın Michigan’da boy göstermesiyle kampanyaların odak noktası Ortabatı’ya kaydı.
Bizdeki “kararsızlar” gibi ABD’de de sonucu etkileyeceğine inanılan “salıncak” eyaletler var. Bu eyaletlerde kimin seçilebileceği öngörülemiyor. Bu halleriyle “sallantı”da oldukları için bu sıfat uygun görülmüş. Ancak siyasi analistler Harris ya da Trump tarafından kazanılması muhtemel olan “salıncak” eyaletlerin sadece bir avuç olduğuna inanıyor. Yani belki de sanıldığı gibi sonuçlara pek de etkisi olmayabilir bu eyaletlerin.
“Salıncak eyaletler” lafına alıştık artık ama bir de “Mavi Duvar” var. Bill Clinton’ın 1992‘deki ilk zaferinden bu yana -yani Donald Trump 2016’da başkanlığı kazanana kadar- her başkanlık seçiminde Demokratlara oy veren 18 eyalete -özellikle de Orta Batı’ya- verilen ad bu. Trump’ın ilk dönemi kazandığı başkanlık yarışındaki rakibi Hillary Clinton’ın o kampanya sırasında Wisconsin’i ziyaret etmemesi anımsatılarak, buradaki seçmenlerin desteğini hafife aldığı için eyaleti kaybettiği söyleniyor. Yani hayli “alıngan” bir eyalet Wisconsin.
Trump’ın bu “mavi duvar” eyaletlerinden üçünü, yani Pennsylvania, Michigan ile Wisconsin eyaletini kendine çevirmeyi başardığı belirtiliyor. Bu üç eyaleti 2020’de Demokratlar kazanmıştı. Şu anda da 2024 kampanyasının en çekişmeli mücadele alanlarını oluşturuyorlar.
Kamala Harris Cuma günü Wisconsin’deydi. Trump da Michigan’dan sonra Wisconsin’de miting düzenledi. Her iki adayın da son haftalarda birçok kez ziyaret ettiği eyaletteki yarışın son derece sıkı geçeceği tahmin ediliyor. Trump ilk olarak Michigan’daki Warren şehrinde konuştu. Beklendiği gibi ülkedeki enflasyon hakkında konuşarak, Biden-Harris yönetiminin elektrikli otomobil girişimlerini eleştirdi. Warren, Trump’ın 2020’de sekiz puan farkla kazandığı Macomb County bölgesinde yer alıyor.
Trump’ın kampanya ofisi, Wisconsin eyaletinin önemli merkezlerinden Milwaukee’de, Martin Luther King Jr Bulvarı üzerinde, siyahların yaşadığı tarihi bir mahallede yer alıyor. Binanın çok uzağında King JR’ün bir duvar resminin bulunduğu belirtiliyor.
Aynı cadde üzerinde, güney eyaletlerinde ayrımcılık uygulayarak siyahların haklarını inkar eden Jim Crow yasaları hakkında farkındalık yaratmayı amaçlayan bir kurum olan Amerika’nın Siyah Holokost Müzesi de yer alıyor.
Yani geleneksel olarak böyle bir caddede Cumhuriyetçi bir kampanya ofisinin olması son derece garip. Ancak başkan seçildiği kampanyaya çok sayıda siyahın da destek verdiği anımsanırsa Trump’ın “iyi yere tezgah açtığı” bile söylenebilir.
Kamala Harris, Milwaukee’de Trump’a karşı küçük bir avantaja sahip, ancak Trump’ın ofisinde çalışan bazı siyahlar siyah seçmenin, özellikle de siyah erkeklerin farklı bir şeye hazır olduğunu iddia ediyor.
Tüm bunların nasıl sonuçlanacağını Pazar günü yapılacak seçimin sonucunda öğrenebileceğiz.