35,3839
36,5354
3.019,19
40 yaş üstü yaklaşık 3.300 kadın üzerinde yapılan ve on beş yıl süren bir Amerikan araştırması, kadınların yaşlandıkça cinselliğe olan ilgilerini kaybetmediklerini ortaya koyuyor. Araştırmanın baş araştırmacılarından Dr. Holly Thomas, “Birçok kadının yaşlandıkça bile cinselliğe yüksek değer verdiğini gösteren bulgular elde ettik ve bu tamamen normaldir” diyor. Bu yeni bulgular, cinsellik anlayışımızı yeniden şekillendiriyor ve yaşla birlikte cinsel isteğin devam edebileceğini vurguluyor.
Pittsburgh Üniversitesi’nde tıp alanında yardımcı doçent olan Dr. Thomas, kadınların kırklı yaşlarına geldiklerinde ve özellikle menopoz döneminde cinsel ilgilerini tamamen yitirdikleri inancının bir efsane olduğunu vurguluyor.
Yapılan araştırma, kadınların %27’sinin 40’lı, 50’li ve 60’lı yaşlarda cinselliğin hâlâ “çok önemli” olduğuna inandığını gösteriyor. Bu bulgu, kadınların yaşlandıkça cinselliğe olan ilgilerinin azaldığına dair yaygın inançla çelişiyor. Araştırma, yaşla birlikte cinsellikle olan ilişkinin değiştiğini, ancak cinsel istek ve zevk anlayışının gelişmeye devam ettiğini ortaya koyuyor.
Aşk hayatı tatmin ediciyse cinsel açıdan aktif kalıyor
Dr. Thomas, “Bazı ayarlamalar bekleniyor, ancak genel olarak sağlıklı ve tatmin edici bir aşk hayatı süren insanlar cinsel açıdan aktif kalıyor” diyor. Araştırma, kadınların partnerleriyle kurdukları iletişimin kalitesinin, tatmin edici cinsel ilişkiler sürdürmelerinde kritik bir rol oynadığını da vurguluyor.
Araştırma, cinselliğe büyük önem veren kadınlarda görülen bazı ortak özelliklerin altını çizdi:
Araştırmacılar, kırklı yaşlarında tatmin edici cinsel ilişkiler yaşayan kadınların, yaşlandıkça cinselliğe daha fazla önem vermeye devam etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirtiyor. Ancak, bu bulguların yanı sıra sosyo-ekonomik durumun da önemli bir faktör olduğu vurgulanıyor. Yüksek gelir düzeyine sahip kadınlar, daha az stres yaşar ve yaşamlarında daha fazla istikrar sağlarlar. Bu durum, onlara cinselliğe ayıracak daha fazla zihinsel alan tanır ve günlük yaşamlarının diğer yönleri hakkında daha sakin olmalarını sağlar. Sosyo-ekonomik güvence, kadınların genel iyilik halleri üzerinde de olumlu bir etki yaratmaktadır.
Kadın arzusunu etkileyen faktörler
Kadınların sekse ve tatmin edici bir cinsel yaşama verdikleri önem, yaşla birlikte azalmıyorsa da, araştırma başka bir önemli soruyu gündeme getirdi. Anket sonuçlarına göre, katılımcıların %48’i, ellili ve altmışlı yaşlarına geldiklerinde cinselliğe olan ilgilerini giderek kaybetmişler. Ancak bu durum, tüm kadınlar için geçerli değil. Uzmanlara göre, bir kadının cinselliği nasıl algıladığını; duygusal, fiziksel ve psikolojik faktörlerin bir arada etkilediği bir dizi unsur belirliyor.
Sağlık durumu
Sağlık durumu, cinselliği önemli ölçüde etkileyen faktörlerden biridir. Özellikle perimenopoz ve menopoz döneminde hormonal değişiklikler, cinsel yaşamı daha az tatmin edici veya hatta acı verici hale getirebilir. Orta yaşla birlikte, libido kaybı gibi sorunlar ortaya çıkabilir veya mevcut sağlık sorunları, örneğin osteoartrit, diyabet ve kalp problemleri gibi durumlar kötüleşebilir. Bu faktörler, cinsel tatmini ve ilişkilerin kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.
Duygusal durum
Duygusal durum, bir kadının cinsel isteğini önemli ölçüde etkileyebilecek psikolojik faktörlerden biridir. Cinsel veya fiziksel istismar, bağımlılık sorunları, depresyon geçmişi, kaygı ve stres gibi durumlar cinsel yaşamı güçlü bir şekilde etkileyebilir.
Dr. Thomas, “Kaygı ve stresin cinsel yaşam üzerindeki etkisini yeterince vurgulayamam. Araştırmalar, depresyon belirtileri gösteren kadınların cinselliği yaşamlarında bir öncelik olarak görme olasılıklarının önemli ölçüde daha düşük olduğunu ortaya koyuyor” diyor. Ayrıca, duygusal etkilerin yanı sıra, depresyon tedavisi için kullanılan bazı antidepresanların bir yan etkisi olarak libido kaybı da görülebilir.
Öncelikte değişiklik
Olgun kadınlar, aşk hayatlarında bazı zorlu değişikliklerle karşılaşabilirler. Bu değişiklikler, cinselliğe olan ilgilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir: Boşanma veya eş kaybı, partnerlerinin cinsel ilişkiyi zorlaştıran sağlık sorunları yaşaması, ya da kariyer ve aile hayatlarına öncelik vermeleri gibi durumlar. Çocuklar ve torunlarla geçirilen zaman, cinselliği artık bir öncelik olarak görmemelerine yol açabilir.
Toplumun görüşü
Toplumun görüşü, kadınların cinselliği nasıl algıladıkları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bazı kadınlar için, cinsellik hâlâ “kötü bir şey” olarak görülüyor ve seksten zevk almanın kabul edilemez bir durum olduğu düşünülüyor. Doktorlar, “60 ila 65 yaşları arasında hiç cinsel eğitim almamış birçok hasta gördüm. Bu kadınlar, cinselliği zihniyetlerinde kabul etmedikleri için daha fazlasını öğrenmeye istekli değiller” şeklinde bir analizde bulunuyor. Bu, toplumsal algıların cinsel eğitim ve bilgiye olan erişimi nasıl sınırlayabileceğine dair önemli bir gösterge.