34,5363
36,0100
3.009,09
İzmir Barosu ve İnsan Hakları Derneği LGBTİ+ Hakları Merkezi, “17 Mayıs Homofobi, Bifobi, Transfobi, İnterfobi Karşıtı Gün” için iki farklı basın açıklaması gerçekleştirdi.
İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu tarafından dün (16 Mayıs) yapılan açıklamayı komisyon üyesi Av. Mesut Bilicitürk okudu.
Bilicitürk, “Yarın 17 Mayıs nefret söylemleri değişmese de mücadelemiz nefret son bulana kadar güçlenerek devam edecek” diyerek şunları ekledi:
“Toplum tarafından yeteri kadar önyargı ve nefret üretilmezmiş gibi bir de siyasi otoriteler tarafından dilde ve eylemde sürekli olarak hedef gösterilen LGBTİ+’lar, bildiğimiz gibi hayatın her noktasında, herkesin eşit bir şekilde yararlandırılması gereken haklarından sistematik olarak mahrum bırakılmaktadır” diyerek açıklamasına devam eden Bilicitürk, “Devlet eliyle üretilen ve devletin en küçük birimlerine kadar yayılan bu fobik tutum ve şiddet, LGBTİ+’ların yaşam haklarını ellerinden almakta veya almasa dahi yaşamlarını çekilmez kılmaktadır.”
“LGBTİ+LAR KOLLUK GÜÇLERİNİN DİREKT SALDIRISINA UĞRUYOR”
Son dönemde iyice artan baskılar ile birlikte, LGBTİ’lerin, var oluşlarını simgelemek için kullandıkları bayrakların da kriminalize edilmeye başlandığını söyleyen Bilicitürk, “Aile, iş, okul, sokak vb. tüm ortamlarda hali hazırda şiddete maruz bırakılan LGBTİ+’lar, kolluğun korunmasından yararlandırılmadığı gibi kolluktan da çok kez direkt olarak saldırı ve şiddet görmektedirler” diye konuştu.
LGBTİ+’ların insan haklarını savunmaya devam edeceklerini belirten Bilicitürk, “Kimseyi arkada bırakmayan bir insan hakları savunusu yürüteceğimizi tekrar ve tekrar dile getiriyor, yüksek sesle haykırıyoruz nefrete inat yaşasın hayat” dedi.
İHD: “GÖRÜNMEZLİK SİYASETİNE KARŞI BERABER MÜCADELE”
Bugün İnsan Hakları Derneği LGBTİ+ Hakları Merkezi tarafından yapılan açıklamada ise nefret siyasetine karşı herkesin sesini yükseltmesi gerektiği vurgulandı.
Açıklamaya 17 Mayıs’ın tarihçesinden bahsederek başlayan İHD, özellikle son on yıla bakıldığında Türkiye’de nefret suçlarının arttığını belirtti.
İHD, LGBTİ+’ların “reel siyasetin enstürmanı” olarak dizayn edildiklerini, seçim dönemlerinde LGBTİ+ karşıtı kampanya olarak hayat bulduklarını vurguladı.
İHD, LGBTİ+’ların temel haklarına yönelik saldırıların arttığı bu dönemde özellikle muhalefet partileri başta olmak üzere tüm siyasi odakların bu “görünmezlik” siyasetine karşı tavır almalarının elzem olduğunu belirterek dayanışma çağrısında bulundu.
Açıklamanın tamamı ise şu şekilde:
1990’da Dünya Sağlık Örgütü’nün eşcinselliği “hastalıklar” listesinden çıkardığı tarih olan 17 Mayıs, dünya genelinde Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Gün olarak kutlanıyor. 34 yıl sonra, takvim yeniden 17 Mayıs’ı gösterdiğinde bu tarihsel dönemecin kıymetini bir kez daha anlıyoruz ve nefretle mücadelenin önemini vurgulamak üzere sesimizi yükseltiyoruz.
Özellikle geçtiğimiz son on yıl göz önüne alındığında, Türkiye’nin Homofobi, Bifobi ve Transfobi olarak da karşılık bulan nefret suçları sicili oldukça kabarık. Baskı, sadece gelenek göreneklere dayanan toplumsal ahlak gibi bir norm değil, artık bizzat reel siyasetin bir enstrümanı olarak dizayn edilmiş, seçim dönemlerinde bilhassa yükselişi gözlemlenen bir LGBTİ+ karşıtı kampanya olarak hayat bulmuştur. İstanbul Sözleşmesi gibi hayati önem taşıyan uluslararası bir sözleşmeden çekilme gerekçesi olarak varoluşlarının kullanılması bir yana, seçim mitinglerinde kara propaganda aracılığıyla LGBTİ+’ların başat unsur gibi ele alındığına şahitlik ettik. Biz insan hakları savunucuları, ezilenler hiyerarşisi içinde dahi her zaman “tali görülen” LGBTİ+’lara karşı açılan nefret cephesinin ulaştığı sınırları gözlemlemekteyiz. Her yönüyle, açık bir şekilde yurttaşlık haklarını da hedef alan bu ayrımcı kampanyaya bugüne dek sessiz kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız.
LGBTİ+’lar bu coğrafyanın diğer tüm yurttaşları kadar anayasal çerçevede korunma, gözetilme hakkına sahiptir, varoluşa dair farklılıkların getirdiği hiçbir ayırt edici özellik dışlanmaya ve ayrımcılığa gerekçe olamaz. Başta translar olmak üzere bu coğrafyada yaşayan LGBTİ+’ların sosyal, kültürel, ekonomik, politik hayatta dezavantaja uğratıldığı su götümez bir gerçektir. Barınma, istihdam edilme, yaşam ve sağlık haklarından mahrum edilme, eğitim ve öğretim hayatında ayrımcılığa maruz bırakılma, aile içi şiddet gibi sayısız emsalde, bu eşitsizliğin ortaya çıktığını biliyoruz. Bu durum, hem LGBTİ+ öz örgütlerince yapılmış raporlamalarda hem de hak temelli faaliyet yürüten STK’ların çalışmalarında açıkça görülmektedir.
Yeni anayasa sürecinin gündeme geldiği şu günlerde, LGBTİ+’ları ve onların temel haklarına yönelen saldırıları görmezden gelen herhangi bir tartışmayı eksik ve kusurlu bulduğumuzu beyan etmekte bir sakınca görmüyoruz. Muhalefet partileri başta olmak üzere tüm siyasi odakların bu “görünmezlik” siyasetine karşı tavır almalarının elzem olduğuna inanıyoruz. Bugüne dek cinsel yönelimlere ve cinsiyet kimliklerine doğru açılan saldırı cephesinin bu görünmezlik zırhından beslendiğini hatırlatmakla yükümlüyüz. Sessizlik, LGBTİ+lara yönelik nefretin suç ortaklığını yapıyor.
2024 Türkiye’sinde iktidar partisi ve onun paydaşı olan ana akım sağ merkezli siyasi güçlerin, bu gerçekliği mücadele edilmesi gereken bir durum olarak kabul etmek yerine, nefreti körükleyecek biçimde ele aldığı ortadadır. 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Gün vesilesiyle tüm LGBTİ+’ları, hak savunucularını, demokratik kitle örgütlerini ve LGBTİ+ dostu yurttaşları bu inkarcı, saldırgan nefret siyasetine karşı durmaya, sesimizi daha güçlü yükseltmeye davet ediyoruz.
17 MAYIS NEDİR?
17 Mayıs 1990 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DHÖ), eşcinselliği hastalıklar listesinden çıkardı. 17 Mayıs günü, 2004’ten beri dünyada, 2006’dan beri ise Türkiye’de Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü olarak kutlanıyor.
Homofobi kavramı ilk kez Amerikalı psikolog George Weinberg tarafından 1972 yılında, aynı ve korku kavramlarından yola çıkarak ‘farklı cinsel yönelimleri olan insanlara karşı duyulan akıl dışı korku’ olarak kullanılmaya başlanıyor.
Uluslararası Homofobi, Transfobi ve Bifobi Karşıtı Gün 2004 yılında ilk kez kutlandığında sadece lezbiyen ve geylere yönelik şiddet ve ayrımcılığa dikkat çekilmişti. 2009 yılında ise odak biseksüel, trans, interseks kişiler ve farklı cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri/ifadeleri olan tüm insanları kapsayacak şekilde genişletilmiş ve farklı cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri/ifadeleri ve cinsiyet özellikleri olan bireylerin karşılaştığı nefret, ayrımcılık, zorbalık ve yaygın kötü muameleye karşı onları savunmak amaçlanmıştır.
LGBTİ+’ların maruz kaldığı nefret, ayrımcılık ve hak ihlallerine kamunun, yetkililerin, medyanın, politikacıların dikkatini çekmek için, 2004 yılından beri dünya genelinde kutlanıyor.
Kaos GL, 2006 yılından beri 17 Mayıs’ı çeşitli etkinliklerle kutluyor. Kaos GL’nin hâlâ devam eden en büyük etkinliklerinden biri olan Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’nın ilki 2006 yılında yapıldı.
Ankara’da ilki yapılan Homofobi Karşıtı Buluşma “Gettolar değil, kentin tamamını istiyoruz” cümlesine paralel bir şekilde geçtiğimiz yıllarda ülkenin dört bir yanına yayıldı.
İlk 3 yılında Ankara ile sınırlı kalan 17 Mayıs etkinlikleri, 4. yılında 6 şehre, 2010 yılında ise 16 şehre yayıldı. 2014 yılında 37 ayrı şehirde homofobi karşıtı etkinlikler organize edildi.
2015 yılında 28 şehirde 40 etkinlik, 2016 yılında, 35 şehirde 55 etkinlik düzenlendi. 2017 yılında 35 şehre ulaştı. 2018’de 15 farklı şehirde etkinlikler yapıldı. Homofobi Karşıtı Buluşma etkinlikleri, 2019’da isim değiştirerek Gökkuşağı etkinlikleri oldu. 17 Mayıs artık ülke genelinde kutlanan bir güne dönüştü.