35,1922
36,6350
2.962,91
TBMM Genel Kurulu’nda bugün, İYİ Parti’nin İsveç’in NATO’ya üyelik sürecine ilişkin genel görüşme açılması önerisi ele alındı. Önerinin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, şunları söyledi:
“ROLÜ VE ÖNEMİNİ ÇOK DEĞERLİ BULUYORUZ”
*Biz, NATO’nun genişleme sürecine saygılıyız ve Türkiye’nin bu ittifak içerisindeki rolü ve önemini çok değerli buluyoruz. Ancak İYİ Parti açısından Türkiye’nin onuru, saygınlığı ve çıkarı her şeyden önemlidir.
*Bununla birlikte biz, bugüne kadar milli meselelerde ve Türkiye’nin güvenlik konularında yapıcı ve çözüm odaklı bir anlayışı ortaya koyduk ve buna da devam edeceğiz. Devam eden NATO Zirvesi’ndeki gelişmelere bakıldığında, İsveç’in NATO’ya başvurduğu Mayıs 2022 ve ardından Madrid Zirvesi’nden bu yana maalesef ciddi bir yol katedilememiştir.
*Bunun en büyük sebebi de mevcut siyasi iktidarın daha önce yaptığı hataları başka yollarla telafi etme ve dış politikayı iç politikaya malzeme yapma stratejisinden başka bir şey değildir.
“ARTIK ELZEMDİR”
*Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’le ilgili konuda da benzer bir eğilimi sürdürmüştür. Ocak 2023’te Sayın Erdoğan, ‘Büyükelçiliğimiz önünde böyle bir kepazeliğin yaşanmasına sebebiyet verenler, NATO’ya üyelik başvuruları konusunda bizden herhangi bir destek beklemesin.
*NATO’ya üyelik konusunda bizden böyle bir destek göremeyecekler’… Devam etmiş Şubat 2023, ‘İsveç, boşuna uğraşma. Sen benim mukaddes kitabım Kur’an’ın yakılmasına müsaade ettiğin sürece biz, sizin NATO’ya girmenize izin vermeyeceğiz’… Nutuk, Gazi Meclis’imize yüz yıl önce nesillerimize, milletimize emanet edilen bir başucu kaynağımız.
*Burada omurga var, burada tutarlılık var, burada gerçekçilik var, burada milli mücadele var. Sadabat Paktı var, Balkan Antantı ve Türkiye’nin nasıl bir dış politika dengesi kurduğu burada var.
*Büyük Atatürk diyor ki ‘Dış politika, iç teşkilatlanmayla ilişkilidir’. Nutuk’un Türk dış politikasında hayata geçirilmesi artık elzemdir.
“KABUL ETMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
*Dün yapılan açıklamayı Türkiye-NATO ilişkileri açısından ileriye doğru bir adım olarak görsek de açıklama metni büyük ölçüde temennilerden oluşmaktadır. Yarınlar için bir garanti taşımayan, adeta bir geri adım atma metninden başka bir şey değildir.
*Oysa Türkiye onay vermediği sürece NATO’nun yeni üye kabul etmesi de mümkün değildir. İsveç, terör suçlularının iadesi konusunda bugüne kadar hangi adımları atmıştır? Türkiye’nin taleplerine hangi cevabı vermiştir?
*FETÖ, PKK ve diğer terör örgütlerindeki, bizim istediğimiz bu faaliyetlerin sonlandırılması konusunda hangi somut tedbir ve hukuki işlemlere başvurulmuştur? Bu sorular cevap bulmadan TBMM’ye bir katılım protokolü getirilmesi, milletimizle alay etmekten başka bir şey değildir.
“BU SÜRECİN TAKİBATINI YAPMAK SURETİYLE ORTAYA KOYACAĞIZ”
*Yanlış ekonomi politikalarıyla ülkemizin ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atan siyasi iktidarın bu konularda aldığı ani kararların Türk milleti tarafından titizlikle irdelenmesi gerektiğini önemle vurgulamak istiyoruz. Biliyoruz ki ekonomik bağımsızlık, bugün Türkiye’nin getirildiği bu çıkmaz, Türkiye’nin dış politikasını bir kıskaç altına almıştır.
*Buna bir son vermek gerekmektedir ve bu sonu da bu iktidarın veremeyeceği çok açık bir şekilde görülmektedir. Bizim önerimiz, söz konusu katılım teklifi TBMM’ye sevk edilmeden önce, mutlaka bahsettiğimiz kaygılarımızı giderecek somut ve gerçekçi çerçeveye kavuşturulması gerektiği yönündedir.
*Bu tespit ve çekincelerimiz konusunda ilgili protokolün TBMM’ye gelmesinden önce milletimiz adına gerekli gördüğümüz bu hususlarda nasıl bir ilerleme kaydedildiğini dikkatle talip edeceğiz. Nihai kararımızı da bu sürecin takibatını yapmak suretiyle ortaya koyacağız.
*Ülkemizin gerek içeride gerek dışarıda yaşadığı bu problemleri milli Meclis’imizde konuşamayacaksak, burada irdeleyip birlikte değerlendiremeyeceksek o zaman burada ortaya konulan denetim faaliyetlerinin hiçbir önemi kalmamaktadır.
*Genel görüşme talebimiz de Türk milleti adına bu kaygılarımızın, hassasiyetimizin irdelenmesiyle alakalı bizim için geri döndürülmez bir çağrıdır.
“DIŞ POLİTİKADA ZİGZAGLAR…”
İYİ Parti’nin önerisi hakkında söz alan Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, şöyle konuştu:
*Türkiye, 20 yıldan beri inişli çıkışlı bir ekonomik hayatı, sosyal hayatı yaşadı. Fakat en önde, zarar gördüğü başlıkların önünde dış politika geliyor. Dış politika bir kuyumcu, sarraf titizliğinde yürütülmesi gerekirken biz, her bir adımında dış politikada zigzaglar diplomasisiyle bir süreç yürütüldüğünü görüyoruz.
*Bunun Türkiye’ye verdiği zararı, bu süreçte İsveç, Finlandiya meselesinde de gayet net olarak görmüş durumdayız.
*Şubat 2022’de başlayan Ukrayna işgali neticesinde NATO’nun doğuya doğru genişleme projesi, 2004 yılında Bulgaristan ve Romanya’yı içine aldıktan sonra Gürcistan ve Ukrayna’yı da dahil etme sürecine girdi.
*Kırım’da haksız ilhak neticesinde oluşan manzara ve neticesinde de bugün Ukrayna’nın NATO üyesi olma talebi, ardından da İsveç ve Finlandiya’nın bulunduğu durum, bizleri şu anda farklı bir noktaya getirdi.
*İsveç’le ilgili yürütülen süreç, tam anlamıyla bir zigzaglar diplomasisidir. İktidar, kendisiyle çelişen, sürekli birbirini yalanlayan ve birbiriyle taban tabana zıt olan açıklamalarla birlikte yanlış bir süreç yürütüyor.
*Dış politikayı iç politika malzemesi yapıyor. Türkiye’nin hem içeride hem dışarıda güvenliğine tehlike oluşturacak altyapılara maalesef kendisi bu noktada ön açıyor.
“TİTİZLİĞİNDE YÜRÜTÜLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
*Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalarda görüyoruz ki İsveç’le yürütülen süreçlerin tamamı da aslında bu zamana kadar zirvede İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmeyeceği yönündeydi.
*Hangi gerekçeyle bu süreçlere gelindi, bunu anlamak mümkün değil. Şayet Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar neticesinde batıdan gelecek finans kaynakları çerçevesinde İsveç’in NATO üyeliğine onay verilecekse bunu anlamak mümkün değil.
*Bu, aynı zamanda ekonomide düştüğümüz krizi gösterir. Bu, aynı zamanda dış politikada siyasi tavizler vereceğimiz anlamına gelir.
*Türkiye’nin dış politikasının sarraf titizliğinde yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda Türkiye’de dış politikanın iç politikaya malzeme yapılmasının sonuçlarını hep beraber görüyoruz.
“PAZARLIK BİLAL ERDOĞAN İÇİN YAPILDI”
Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatımoğulları Oruç ise şunları söyledi:
*Türkiye’de ‘Asla İsveç’in NATO’ya girmesine izin vermeyeceğiz’ diyen Erdoğan, ‘Kur’an yaktılar’ diyen Erdoğan, her zamanki gibi dış siyasetteki ‘U’ dönüşlerinden biriyle, beni de şaşırtacak bir şekilde hızlı bir ‘U’ dönüşüyle İsveç’in NATO’ya girmesine onay vermiş oldu.
*AKP’nin dış siyaseti, çok net olarak tutarsızlık, ciddiyetsizlik, diplomasiden uzak, diyalogdan uzak ve her fırsatta tehditkar bir dil tutturup aslında iç siyaseti dizayn etmeye çalışan, ama ertesi günde ‘U’ dönüşü yapmakta bir beis görmeyen siyaset.
*İsveç’le yapılan görüşmedeki pazarlık neydi? Pazarlık, Kürtler üzerine bir pazarlıktı. ‘Kürtler Suriye’de bir statü kazanmasın’ pazarlığıydı ve bu konuda yapılan bütün çalışmalar bize şunu bir kez daha gösterdi ki AKP iktidarı ne zaman masaya herhangi bir ülkeyle oturmaya kalksa elindeki kart ve pazarlıkla kendi elini zayıflatıyor.
*Çünkü bu ülkede Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmediği için, Suriye’de bu sorunun çözülmesi engellendiği için Finlandiya’yla da görüşmeye oturduğu zaman aynı zayıflıkla oturdu, şimdi de İsveç’le aynı zayıflıkla oturmuş durumdadır.
*Bilal Erdoğan’ın rüşvet davasını ABD masaya getirdi ve pazarlık Bilal Erdoğan için yapıldı. Bu pazarlıklar daha önce Halk Bank davası içinde yapıldı.
*Bugün, yıllardan beri yüzünü Avrasya’ya döndüğü bir NATO ülkesi olan Türkiye, daha doğrusu bu iktidar, şimdi birden NATO’cu oluverdi. Acaba NATO’culuğu kaç ay devam edecek, çok merak ediyoruz.
“MÜTTEFİKLERİMİZE GÜVEN TELKİN ETMEKTEN UZAK ZİGZAG POLİTİKALAR…”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer da şöyle konuştu:
*Dış politika, ciddiyet isteyen bir meseledir. Dün ve bugün, üyesi olduğumuz NATO’nun zirvesi yapılmakta. İsveç’in NATO üyeliği meselesi, ülkemizin takındığı tavır, önemli bir hadisedir.
*Hem ülkemizin güvenliği açısından hem de üyesi olduğumuz NATO ittifakı ve batı kurumları ile ilişkilerimiz açısından önemlidir.
*Maalesef böylesine önemli bir hadisede ülkemizi yöneten kadro, yine bildiğimiz dostlara, müttefiklerimize güven telkin etmekten uzak zigzag politikaları ve iç politikaya dönük yaklaşımlar sergilemiştir, sergilemektedir.
*Aylardır İsveç’ten, Finlandiya’dan hiçbir teröristi iade alamadık. ‘Atılan adımlar yetersiz, böyle olursa üye yapmayız’ demiyor muydunuz? Peki öyleyse kaç kişiyi iade aldınız? Madem ABD bastırınca ‘evet’ diyecektiniz, o zaman iki gün öncesine kadar neden ‘Veto edeceğiz’ dediniz?
*İki yıldır içeriye kahramanlık nutukları atanlar, Amerika bastırınca bu sefer ‘U’ dönüşlerine gerekçe aradı. Buldular da. Neymiş, İsveç bize AB’nin kapılarını açacakmış, bizde onlara NATO’yu açacakmışız.
*Bu ülkede milyonlarca yurttaşımız, geleceğini Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyette görmektedir. Bunun simgeleşmiş hali Avrupa Birliği’dir, batı kurumlarıyla ilişkilerdir. Ancak orası NATO’dur, AB’nin kilidini açacak yer değildir. O kilidi açacak ülke de İsveç değildir.
“ORADAKİ MÜTTEFİKLERİMİZ BİZLERİ KANDIRMAKTA”
*Ortada büyük bir kandırmaca var. Hem ülkemiz kendi vatandaşını kandırıyor hem de oradaki müttefiklerimiz bizleri kandırmakta. ABD Başkanı bastırınca ‘haydi, çevir kazı yanmasın’ oluyor.
*Dış politika böyle yönetilmez. Gerçekten Türkiye’nin AB üyesi olmasını istiyor musunuz? O zaman çare NATO’da değil. Çare burada, evimizde. Demokrasiyi, hukuk devletini burada yaşatacaksınız.
*Milletvekili, gazeteci, belediye başkanı, hak savunucusunu zindanlarda tutarak Avrupa Birliği yolu açılmaz. Gümrük Birliği dahi güncellenemez.
*Avrupa Konsey’i üyesiyiz ama AİHM’nin kararlarına uymadığımız için yaptırım uygulanacak. NATO’daki ‘U’ dönüşünün ikinci kandırmacası; İsveç bize serbest dolaşımın önünü açacakmış. Doğru değil, içeriye boş hayal satmaca.
*Yurttaşlarımızın çektiği vize çilesinin çözüm yeri NATO değil, İsveç de değil, yine burası. Bu iktidar ‘terörist’ diye gazeteciyi, siyasetçiyi cezaevine atıyor. Televizyon kanalları karartıyor, kapatıyor.
*13-14 yaşındaki çocukları, ifadesi nedeniyle hapse atıyor. Bu iktidar, kişisel verilerimizi korumuyor. Tabii ki biz hem Gümrük Birliği’nin güncellenmesi hem vize serbestliği hem de ülkemizin hakkı olan AB üyeliği için destek vermeye hazırız ama bu meseleleri iktidarın iki yüzlü politikalarını gizlemek için kullanılmasını da doğru bulmuyoruz. (ANKA)