34,9494
36,7473
2.985,12
İtfaiyeciler, özlük haklarının iyileştirilmesi talebiyle Ankara Ulus Meydanı’nda eylem yaptı. Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Mücahit Dede, itfaiyecilerin sorunlarına ve taleplerine hem iktidarın hem de yerel yönetimlerin duyarsız kaldığını belirterek “Görevde yükselme sınavı her dönem düzenli olarak açılmalı, mülakat kaldırılmalıdır. Birinci dereceye düşen tüm itfaiyecilere 3600 ek gösterge verilmelidir. İtfaiye mesleğine özgü yangın tazminatı sağlanmalı, dalış tazminatı verilmelidir. İtfaiye çalışanlarının hak etmiş olduğu iş riski ve güçlüğü tazminatı yapılan işin risk ve niteliğine göre yeniden değerlendirilmelidir” dedi.
İtfaiyeciler, bugün Ankara Ulus Meydanı’nda 25 Eylül-1 Ekim arasında kutlanan İtfaiye Haftası dolayısıyla basın açıklaması yaptı. İtfaiyeciler, açıklama esnasında “Yaşamak yaşatmak istiyoruz”, “İtfaiye mesleği onurumuzdur”, “Susma haykır itfaiye meslektir”, “Açlık yoksulluk kader değildir”, “Yıpranma hakkımız engellenemez”, “Zam zam dediniz hakkımızı yediniz”, “Zam kriz yoksulluk tükendik işte”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganlarını attı.
İtfaiyeciler adına açıklamayı yapan Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Mücahit Dede, mesleğin sorunları ve taleplerine dikkat çekti. Dede, şunları söyledi:
“İTFAİYECİLERİN EN ÖNEMLİ SORUNLARI HALEN ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR”
“Kamu düzeni ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren itfaiye hizmetinin bireylerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla, hataya ve ihmale yer vermeyecek şekilde hassas ve özenli bir biçimde sunulması gerekir. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehlike sınıflarını belirleyen listede çok tehlikeli sınıfa girmektedir. Yangınlar başta olmak üzere her türlü doğal afette hep yanımızda gördüğümüz itfaiyecilerin de anlaşılması, tanınması ve onların da sorunlarının görülmesi gerekmektedir. Günün her anı itfaiyeciyi bekleyen tehlike, sık sık uğradığı hakaret ve dayak, yanma, yangına yetişme endişesi gibi sıkıntılar da itfaiyecileri psikolojik olarak etkilemektedir. Esnek çalışma, yangın süreleri, aileden uzak kalma, sosyal hak ve ücret yetersizliği ile boğuşarak, kendi canlarını hiçe sayarak müdahalelerde bulunan itfaiyecilerin en önemli sorunları halen çözüm beklemektedir.
“İTFAİYE MESLEĞİNE ÖZGÜ YANGIN TAZMİNATI SAĞLANMALI”
İtfaiye araçlarına merkezi bütçe kanununun E cetveline göre kasko zorunlu hale getirilerek kasko giderleri belediye bütçesinden karşılanmalıdır. İtfaiye hizmet araçlarına yönetmelikle yaş sınırı şartı getirilmelidir. Görevde yükselme sınavı her dönem düzenli olarak açılmalı, mülakat kaldırılmalıdır. Birinci dereceye düşen tüm itfaiyecilere 3600 ek gösterge verilmelidir. İtfaiye mesleğine özgü yangın tazminatı sağlanmalı, dalış tazminatı verilmelidir.
“İTFAİYE EMEKÇİLERİNİN VE MESLEĞİN SORUNLARINA AKP İKTİDARI HEM DE YEREL YÖNETİMLER DUYARSIZ KALMAKTADIR”
“İTFAİYE ÇALIŞANLARININ HAK ETMİŞ OLDUĞU İŞ RİSKİ VE GÜÇLÜĞÜ TAZMİNATI YENİDEN DÜZENLENMELİ”
Belediyelerde çalışmakta olan itfaiye memurlarını, Devlet Hava Meydanlar’ında çalışan ARFF memurlarını, diğer kamu kurumlarında çalışan itfaiye memurlarını kapsayacak itfaiye hizmetleri sınıfı adında yeni bir hizmet sınıfı oluşturularak itfaiyecilik mesleki statüye kavuşturulmalıdır. Görevi başında hayatını kaybeden itfaiye emekçileri şehit yaralanıp uzuv kaybına uğrayanlar gazi sayılmalı ve ailelerine bu statüler doğrultusunda ekonomik ve sosyal haklar verilmelidir. Bu kadar riskli görev icra eden itfaiye çalışanlarının iş güçlüğü ve riski tazminatı sadece 169,75 liradır. İtfaiye çalışanlarının hak etmiş olduğu iş riski ve güçlüğü tazminatının Anayasa’nın temel ilkelerinden olan ölçülülük, eşitlik ve adalet ilkelerine göre yeniden düzenlenerek yapılan işin risk ve niteliğine göre yeniden değerlendirilmelidir. Fiili hizmet süresi zammı, silahlı kuvvetler ve emniyet personeli sınıfındaki gibi mesleğe esas 90 gün olarak uygulanmalıdır.
Hakem Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan ve 2024-2025 yıllarını kapsayacak olan sözde toplu sözleşme hükümleri, ekonomik krize, enflasyona, büyüme rakamlarına ve gerçekçi ülke koşullarına göre belirlenmemiştir. İktidar, kamu emekçilerinin insan onuruna yaraşır adil ücret hakkını göz göre göre gasp etmiştir. Açlık sınırının 14 bin 542 lirayı, yoksulluk sınırının 41 bin 651 lirayı geçtiği, gıda fiyatlarının son bir yılda yüzde 107 oranında arttığı bir dönemde, kamu çalışanlarını enflasyon farkı altı ay sonra ödenmek üzere yüzdelik zamlara zorlamak, açlık ve yoksulluğu artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.”