34,3663
36,2673
2.839,73
Sokak hayvanlarının saldırısına uğrayan vatandaşların sayısı her geçen gün azalıyor. Olay yalnızca saldırının şokuyla bitmiyor. En tehlikelisi de ısırılmayla birlikte hayvandan insana geçen birçok hastalığa maruz kalınması. İşte bu noktada aşılamanın önemi ön plana çıkıyor. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gökçe Demir, ne yazık ki evcil veya sokak hayvanı fark etmeksizin her hayvanın aşılı olmadığını belirterek, her iki durumda tedavi protokollerinin değiştiğini söyledi.
İlk olarak ısırılan bölgenin bol sabunla köpürterek uzun süre yıkanması gerektiğini anlatan Demir, “Hayvanın sahibi oradaysa aşı karnesini görmek istenebilir. 1 yıl içinde kuduz aşısı yapıldıysa virüs bulaşma ihtimali yok. Aşı durumu bilinmeyen bir hayvan ısırmışsa, hayvanı 10 gün takip etmek gerekiyor. Takip sonucu hayvan yaşıyorsa, kuduz virüsünü taşımadığı anlamına gelir. Bu süreçte sağlık kuruluşlarına başvurarak aşılama yaptırılabilir. Aşısız hayvan ısırdığında ise tedavi planı değişiyor. Saldırıya uğrayan bir kişi hastaneye başvurduğunda ilk önce yaranın temiz olup olmadığı kontrol ediliyor. Daha sonra yara sınıflaması yapılıyor. Yüzeysel bir yaraysa ve hayvanın aşılama durumu bilinmiyorsa kuduz aşısı yapılmalı. Ancak cilt altı dokuya geçmiş derin bir yaraysa, sadece aşı yeterli değil. Kuduz anti serumu tedavisi yapılmalı” diye anlattı. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklardan en tehlikelisinin kuduz olduğunu anlatan Demir, “Etkili ve kesin sonuçlu tedavisi olmadığı için beyin ve beyin zarı iltihabına yol açarak hayati kayıpla sonuçlanır. Kuduz hastalığı, tedavisi olmayan ancak önlenebilir bir hastalıktır. Kuduz dışında başka tehlikeler de var. Isırılma sonrası hayvanlardan bulaşan parazit hastalıkları da karaciğer, bazen akciğer ve nadiren beyinde kistlerle seyrederek ameliyat gerektiren durumlara yol açabilir. Kedi tırmalaması sonucu, kedi tırmığı hastalığı da sayabileceğimiz diğer bulaşıcı hastalıklardan. Damar iltihaplarıyla seyreder, lenf bezlerinde büyümelere yol açabilir.” açıklamasında bulundu.
“Aşılı bir hayvan ısırdığında korkmalı mıyız?” sorusunu yanıtlayan Demir, “Kuduz aşısı tam olan, her yıl düzenli olarak dozları yapılmış ve son 1 yıl içerisinde kuduz aşısı yapılmış olan hayvanlarda bulaş riski yok. Ancak başka bakteriler bulaşabilir. Bu sebeple ısırılan bölge bol su ve sabunla yıkanmalı. Antibiyotik tedavisi de gerekebiliyor. Çocukluk aşıları eksik ve 10 yıl içerisinde hatırlatma dozu yapılmayan bireylerde tetanos aşısı da öneriliyor. Isıran hayvanın aşılı olduğu biliniyorsa, yüzeysel bir yaralanma olduysa ve su ve sabunla güzelce yıkandıysa bir sağlık kuruluşuna başvurmaya gerek olmayabilir. Ancak 1-2 gün sonra şişlik, kızarıklık ve hareket kısıtlılığı varsa mutlaka gidilmeli. Rutin olarak aşılama, sadece hayvanlarla iç içe olan meslek sahiplerine öneriliyor. Bu meslek grupları hariç bireylerde rutin aşılama önerilmiyor. Fareler dışında
aşılama durumu bilinmeyen memeli bir hayvan ısırdığında mutlaka aşı yaptırmak gerekiyor” değerlendirmesi yaptı.
Kuduz hastalığını ülkemizden uzaklaştırmanın en önemli yolu hayvanları aşılamak olduğunu dile getiren Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşılama ile hem hayvanları hem insanları koruyabiliriz. Sonuç olarak hayvanların sağlığı da korunarak hayvanlar arasındaki bulaşıcılık da önlenmiş olacak. Sokak hayvanları düzenli aşılanmalı, barınaklarda bulunan hayvanların düzenli olarak aşı karneleri takip edilmeli. Kuduz aşısı, iç parazit ve dış parazit aşıları en sık yapılan aşılar.”