İran’ın çaresizliği ve çapsızlığını sorgulamak, yakın geçmişteki şeceresini dökmek mezhepçilik değil aksine Müslümanları ve Türkiye’yi yaklaşan dalgaya karşı uyarmaktan başka bir dert değildir.
İran’ın animasyonlu tehditleri, “sert açıklama” tiyatroları sosyal medyaya sadece mizah malzemesi üretiyor.
Lakin İran’ın, son birkaç ayda içeride ve dışarıda verdiği onca üst düzey kayba rağmen Amerika ile İsrail’e karşı tek bir hamle yapmaması tüm Müslümanları temsil eden bir acziyet değil midir? Hizbullah’ın üç gün içinde bütün lider kadrosunu kaybetmesi, İsrail’e yenilmez olduğu görüntüsünü ve dokunulmazlık kazandırmadı mı mesela? İran’ın ve yönettiği güçlerin askeri çapsızlıkları; bir yıldır havadan, karadan, denizden bombalanan ve hiçbir yardımın ulaşmadığı el kadar
Gazze’deki Hamas direnişinin şanına da gölge düşürüyor.
İsrail, Lübnan’dan sınırımıza yani Suriye’ye dayanmanın yolunu açmışken, bu toprakların etnik hamisi İran’ın siyasi yetersizliklerini ve sahte savunmasını konuşmayalım mı?