35,5392
36,6165
3.101,76
Haber: OKTAY YILDIRIM – Kamera: UMUT EMURE GÖKBULUT
(İSTANBUL) – Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sanatçı Ahmet Güneştekin’in, Türk edebiyatının çınarı merhum Yaşar Kemal’den esinlendiği ‘Kayıp Alfabe Sergisi’ni açtı. Sergiye ev sahipliği yapan Artİstanbul Feshane’nin İstanbul’a çok yakıştığını belirten İmamoğlu, “Bu şehrin ve bu ülkenin her yönüyle iyileşmeye, ihya olmaya, restore edilmeye, duygularını anlamaya, tamir etmeye, birbirimizi hissetmeye, birbirimizi telkin etmeye, iyileştirmeye çok ihtiyacı var” dedi.
Sanatçı Ahmet Güneştekin’in, Türk edebiyatının çınarı merhum Yaşar Kemal’den esinlendiği, hazırlığı 2 yıl, kurulumu 30 gün süren “Kayıp Alfabe Sergisi”, Artİstanbul Feshane’de açıldı. 17 Ocak-20 Temmuz 2025 tarihleri arasında ücretsiz gezilebilecek serginin açılışı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile Güneştekin’in katılımlarıyla gerçekleştirildi. Sanat ve siyaset dünyasından birçok ünlü ismi bir araya getiren açılışta, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, sergi küratörü Cristoph Tannert, Güneştekin ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
“Artİstanbul Feshane, İstanbul’a çok yakıştı”
Sergiye ev sahipliği yapan Artİstanbul Feshane’nin İstanbul’a çok yakıştığının altını çizen İmamoğlu, “Burası, çok ilginç anlara ev sahipliği yapıyordu. Bazen hemşehri günleri, bazen düğün, dernek ve biraz karman çorman bir hali vardı. Ama şu anda, bütün dünyaya hitap eden, 19. yüzyıldan bugüne gelen bir sanayi tesisinin yeniden inşasıyla birlikte, muhteşem bir esere dönüştü. Devamında, hemen bunun doğusuna düşen tarafta, yine bir başka sanayi tesisini de 19. yüzyıldan bugüne gelen izleriyle, projesini yeniden yaparak, muhteşem bir alanı daha buraya ekliyoruz” dedi.
Haliç Tersanesi’nin biten ve devam eden restorasyonuyla, Haliç’in dünyanın en etkili sanat havzalarından birine dönüşmesini çok arzu ettiklerini belirten İmamoğlu, bu anlayışı kentin geneline yayma gayretinde olduklarına vurgu yaptı. İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“Bu şehre kötülük yapmayı engelleyip, her bireyin muhafız olmasını sağladığımızda…”
“İstanbul’un özü olan Fatih, bir yandan Eyüpsultan ve diğer tarafa döndüğünüzde tarihi Pera, yani Beyoğlu… Muhteşem bir coğrafya. Hak ettiği değeri yakaladığında, İstanbul’un bu bölümüne zaman içerisinde yaptığımız bir kısım kötülükleri arındırdığımızda ve bu süreçten sonra da bu şehre kötülük yapmayı engelleyip, her bireyin muhafız olmasını sağladığımızda, ‘dünyada eşi benzeri olmayan’ tarifinin lafta değil, gerçekten gelip gördüğünüzde, ‘o iş tam da burasıdır’ diyeceğiniz bir ortamı çok hızlı bir biçimde İstanbul’umuza ve bütün Türkiye’mize kazandırmak istiyoruz. Kente kazandırdığımız Müze Gazhane, Çubuklu Siloları, Cendere Sanat Müzesi ve Bulgur Palas gibi yapılar ile Anadolu Hisar ve kara surları restorasyonlarına bu anlayışlara örnek.
“İnsanların akın akın Moda İskelesi’ne gelişini gördüğümde şok oldum”
Bize kalan mirasın kötü halini, geçmişte yeme, içme, bir ara farklı müzikhol tarzında kullanımlar, şu, bu; böyle curcunaya dönmüş yapının, bir anda biblo gibi ortaya çıkışıyla birlikte, tanıtımına duyulan ilgiyi hayretle takip ettim. Gezememiştim açılış günü. ‘Hafta içi en sakin saatte gidelim. Sabah vakti ilk açıldığı anlarda kimse yoktur’ diye gittiğimizde, akın akın insanların oraya gelişini gördüğümde şok oldum. Bizim insanımız iyileşmeye ne kadar hasret. İyileşen bir küçücük binaya dahi duyduğu o hasretin ve aynı zamanda tutkunun, ona sahiplenmenin, sahip çıkmanın olağanüstü etkisini yaşadık. ve gerçekten bu şehrin ve bu ülkenin her yönüyle iyileşmeye, ihya olmaya, restore edilmeye, duygularını anlamaya, tamir etmeye, birbirimizi hissetmeye, birbirimizi telkin etmeye, iyileştirmeye çok ihtiyacı var.
“Etkileyici bir buluşmanın parçası olmaktan çok gurur duyuyorum”
Güneştekin Kayıp Alfabe Sergisi’nin de ziyaretçilerde aynı iyileşme duygusuna neden olacağına inanıyorum. Bu kapsamda bizi iyileştiren bir kültür-sanat etkinliğinde, Türkiye için, Türkiye’nin sanat tarihi adına, gerçekten uluslararası sanat adına da etkileyici bir buluşmanın bir parçası olmaktan çok gurur duyuyorum. Keyifliyim. Elbette hep keyifli olmak isterim. Ama ülkemizde o kadar boş mevzular, kendi kendimize ürettiğimiz ve yarattığımız üzücü, kırıcı, hani tabiri caizse, bu kadar yaratıcı unsurların olduğu bu güzel ülkede, yaratıcı ve iyi işler yapmaya gayretli milyonlarca insanın olduğu bu güzel cennet vatanda, her bireyinin değerli olduğu ve her bireyinin keyifle yaşaması için mücadele etmemiz gerekirken birbirini üzmeye, birbirini aşağı çekmeye, koşmak isteyeni durdurmaya çalışan birtakım çalışmalar, hayatımızı elbette biraz zora sokuyor. Derinden üzüyor. Bu bazen yüzümüze vurabiliyor ya da dilimizi biraz ısırarak konuşmamıza sebep oluyor. Ama ben yine de sadece bu hatırlatmayı yapıp, detayına girmeden bu mutluluğu, buradaki o sanatın verdiği huzuru ve sanatın verdiği derinliği ve onun mesajlarını içine çeke çeke yaşamak istiyorum.
“İstanbul büyüsün, Türkiye büyüsün”
Ahmet Güneştekin, kendine ruhen, ebediyen yaşatsın diyerek eşleştirdiği Yaşar Kemal’i de burada fısıldarken, bizlerle olmasını ifade etti az önce. Muhteşem bu düeti, inşallah hep birlikte gezerken yaşar ve hissederiz. Bizim derdimiz birlikte düşünmek, birlikte üretmek. Birbirimize alanlar açmak, hep beraber büyümek. Birbirlerini ayıran, uzaklaştıran, birbirini, başkasını kayıran akılla değil, tam da ifade ettiğim bu akılla hareket edilsin istediğimiz bu ülkede, İstanbul büyüsün, Türkiye büyüsün… Sanat, işte bu birlikteliğe ve özgür düşünceye ortak duygu ve hedeflere emel olabilecek kıymetli bir alan. Bu yönüyle sayın Ahmet Güneştekin’e, Kayıp Alfabe Sergisi’ne emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. ve Kayıp Alfabe Sergisi’ne bütün İstanbullu hemşehrilerimi davet ediyorum. Mutlaka gelin, Feshane’de Ahmet Güneştekin’le ve Yaşar Kemal’le buluşun.”
İmamoğlu çifti, Güneştekin ve diğer katılımcılar, konuşmanın ardından sergiyi gezdi.