34,5061
36,5886
2.897,67
Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu her yıl 30 Ağustos’ta mezunlarını veriyor. Bu yıl da okullarından mezun olup kıta görevlerine gidecek olan genç teğmenler, düzenlenen törenin ardından silah arkadaşları ile bir araya gelip kılıçlarını kaldırarak ‘Mustafa Kemalin Askerleriyiz‘ dediler.
Türk Ordusunda görev yapacak genç teğmenlerin bu ifadeleri siyaset dünyasında tartışılmaya devam ediyor. AKP‘ye yakın gazeteciler ve sosyal medya trolleri tarafından hedef haline getirilen genç teğmenlerle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan‘da “O kılıçları kime çekiyorsunuz?” diyerek tepki göstermişti.
SUBAYA HAKARETE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Karalama kampanyaları öyle bir noktaya geldi ki, Gazeteci Barış Terkoğlu‘nun aktardığına göre, Kara Harp Okulu’nu birincilikle bitiren Teğmen Ebru Eroğlu‘nun kendisi hakkında yapılan hakaretleri savcılığa taşıdığı ve savcılığın ise ifade özgürlüğü kararı verdiği ortaya çıktı.
‘TSK’NIN İTİBARI ZEDELENDİ’
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, teğmenlerin ihracının istendiği iddialarına ilişkin bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, “İlgili personel Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Mesele okunan metin değil, emre uyulmamasıdır. TSK’yı tartışmaya açıp itibarını zedelediler” denildi.
Yaşanan tartışmalar akıllara Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk‘ün 31 Temmuz 1920 tarihinde, Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara hitaben yaptığı o konuşmayı getirdi.
‘DÜŞMAN ÖNCE SUBAYLARI HEDEF ALIR’
Ulu Önder düşmanların önce Türk Subaylarını hedef alıp onları itibarsızlaştırmak istediğini ifade ettiği konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“-Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur.
-Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır. Subaylar, izah ettiğim yüce, mukaddes ve bütün açılardan üzerlerine düşen vazife itibariyle, bütün mevcudiyetleriyle ve bütün dikkat ve felsefeleriyle, giriştiğimiz bağımsızlık mücadelesinde birinci derecede faal ve fedakâr olmak mecburiyetindedirler.
-Şahsi ve hususi itibariyle de subaylar, fedakârlar sınıflarının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler.
-Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır; Şerefini korumak! Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır.
-Dolayısıyla subay için “ya istiklal, ya ölüm” vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız”