’nin, Halilu’r-Rahman Hz. İbrahim Aleyhisselam – Tevhid ve İslam Davetçisi Güzel Örnek- adlı hacimli kitabının (Trc.: Mustafa Kasadar – Asım Sarıtaş, Ravza, İstanbul 2022), özetinde öne çıkardığı önemli sonuçlardan biri Hz. İbrahim’in muvahhitliği esasında Allah tarafından vaz’ /tayin / tespit edilmiş Haniflik şeriatıdır.
Bu sonuç, Hz. İbrahim ile hem kavmîyet hem de şeriat planında İslam ile Yahudilik arasında
bir müştereklik kurulmadığı sürece giderilmesi mümkün olmayan derin bir
da ifade etmektedir ki, bizim sonuç olarak zikrettiğimiz husus zaten Allah’ın hükmüne tabidir.
Şöyle ki, Al-i İmran suresindeki 64-68. ayetlerinde -Kur’an Yolu mealiyle- şöyle buyurulmuştur:
“64: “De ki: ‘Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze (kelime’ye) gelin: Yalnız Allah’a tapalım, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da içimizden bazıları diğer bazılarını rab edinmesin. Eğer yine yüz çevirirlerse, ‘Şahit olun ki biz Müslümanlarız’ deyin.”
65: “Ey Ehl-i kitap! İbrâhim hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz?”
66: “İşte siz böylesiniz; hadi hakkında bilginiz olan konuda tartıştınız, fakat hiç bilgi sahibi olmadığınız bir konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
67: “İbrâhim ne Yahudi (yahudiyyen) ne Hıristiyan (nasraniyyen) idi; bilâkis o, tek Allah’a inanıp boyun eğmiş (hanif muslim) birisiydi, müşriklerden de değildi.”
68: “Doğrusu insanların İbrâhim’e en yakın olanı, ona tâbi olanlar, şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur (veliyyü’l-mu’minin).”
Esbâbü’n-Nüzul adlı eserinde, Necran’lı Hıristiyanlarla Yahudi hahamlarının Peygamberimiz Aleyhisselam’ın huzurda, Hz. İbrahim’i Hıristiyan ve Yahudi ayrımıyla tartışmalarını, mealini yukarıda verdiğimiz ayetlerden sadece 65.’sinin nüzul sebebi olarak -İbn Abbas nakliyle- haber veriyor olsa da, daha geniş bir açıdan baktığımızda söz konusu haberin hem meallerini verdiğimiz ayetlerin hem de onların öncesindeki ve sonrasındaki ayetlerin nüzulüyle de ilgili olduğunu düşünmemize mani bir durum yoktur.
Nitekim
64. ayetteki
lafzının dilimize ilke olarak tercüme edildiği Keşşâf’ında,
yi ‘Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; bir kısmımız bir kısmımızı Allah’tan başka Rab edinmesin’ ifadesidir.” şeklinde tefsir etmiş; “Yahudilik ancak Tevrat’ın, Hıristiyanlık ise İncil’in inzâlinden sonra ortaya çıkmıştır; İbrahim (a.s.) ile Musa (a.s.) arasında bin sene, İbrahim (a.s.) ile İsa (a.s.) arasında ise iki bin sene var; o halde nasıl olur da İbrahim (a.s.), kendi zamanında mevcut olmayan ve çok uzun zaman sonra ortaya çıkmış olan bir dine mensup olabilir?” ifadeleriyle tartışanların bilgilerinin sınırlı oluşuna dikkat çekerek, “Haydi, bilginiz olan şeyler üzerinde” yani Tevrat ve İncil’in bildirdiği konularda “münakaşa ediyorsunuz! Peki, bilginiz olmayan bir şey üzerinde” yani kitaplarınızda söz konusu edilmeyen, İbrahim’in dini meselesinde “niçin münakaşa ediyorsunuz?” sorusunu tekiden sormuştur.
de 67. Ayeti “Yüce Allah, Hz. İbrahim’i yahudi ve hıristiyanların yalan iddialarından tenzih etti ve onun Hanif olan Müslümanlık üzere olduğunu, asla müşrik olmadığını beyan etti.” şeklinde tefsir ederken,
kelimesine -Kur’an’da ilk kullanıldığı Bakara sûresi 136 ayetinin tefsirine atıfla- şu manayı vermiştir: “Allah’ı birleyen, hacceden, kurban kesen, sünnet olan ve kıbleye yönelen kimse demektir.”
Bir kısmı zikredilen sahih ışığında Sallâbî, Hanifliği “Allah Teâlâ’nın dinine bağlılıkta dosdoğru olan, şirkten sıyrılıp Allah’ın dinine meyleden kimsedir.” şeklinde okumuş ve ayrıca “Hz. Peygamber’e, (s.a.v) ‘Allah katında hangi din daha makbuldür?’ diye sorulduğunda, ‘kolaylaştırılmış haniflik’ buyurmuştur.” şeklindeki haberi iletmiştir.
Ele aldığımız konu planında biz de bunlardan vardığımız şu sonucu paylaşabiliriz:
Tevhit / muvahhitlik esasında “lâ ilâhe illallah” kelimesinde ortaklaşmayan inanışlar benzerlikler taşısalar da asla aynı olamazlar. Zira
yoksa kimi teferruatlarda ortaya çıkan
benzerlik birlikteliğe yorulamaz.
Buna göre İslam’ın hanif / muvahhit Hz. İbrahim’i ile Yahudiliğin -Tevrat’ta iki sunak yaptığından başka muvahhitliğine işarette bulunulmayan- yarı pagan yarı peygamber İbrahim’i arasında tam bir ortaklık yoktur.
ABD-İsraili’nin Gazze soykırımında propaganda malzemesi olarak kullandığı İbrahim ile İslam’ın Hz. İbrahim peygamberi asla karıştırmamalıdır.