34,3321
36,4002
2.842,43
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulunun (MHK) 2023-2024 Yaz Semineri açılış töreninde plaketlerini alan Göçek ve Arslanboğa, AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Her iki isim de 27 sene süren saha hakemliği kariyerlerinde emekleri geçen isimlere teşekkür etti. Türk futboluna hizmet etmenin kendisi adına çok önemli olduğunu ifade eden Hüseyin Göçek, ilk kurs hocası Ahmet Erdoğan’ın şu anda MHK üyesi olmasının da kendisi adına duygu dolu olduğunu belirtti.
Göçek 19 sene Süper Lig, 13 yıl da FIFA hakemliği tecrübesiyle sahaya nokta koyduğunu aktararak, “Kariyerime başka bir kulvar olan VAR’da devam edeceğim. Hakemlik çok severek yaptığım bir iş. Üzerimizde birçok insanın emeği var. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Camianın duayenlerinden Ertuğrul Dilek hocamın çok katkısı var benim kariyerimde. Hakemliğimin başında bu yana yanımda olmuştur.” açıklamasını yaptı.
“YUTKUNDUĞUM GÜNLER OLDU”
Hakemler olarak haksız eleştirilere çok maruz kaldıklarını vurgulayan Göçek, sözlerine şöyle devam etti: “Çok zor bir meslek yapıyoruz. Yutkunduğum ve kelimelerin düğümlendiği günler oldu. Ama biz profesyoneliz. Bir anlık öfkeyle hareket edersek haklıyken haksız duruma düşebiliriz. Biz bunu kendi içimizde yendik ve bir sonraki görevde konsantrasyonumuzun dağılmaması için eski maçlarda yaptığımız hataları cebimize koyarak kendimizi geliştirdik. Bu öz eleştiriyi yapmamız çok önemliydi. Bunları yapıp bir sonraki maça odaklanmak gerekiyor. Geçmişle yaşayamıyorsunuz. Geçmişten sadece edindiğiniz tecrübeleri getirmek zorundasınız. Üzülüyorduk tabii ki ama buna da yeri geldiğinde nokta koymanız gerekiyordu.”
Hakem olmaktan dolayı hiçbir zaman pişman olmadığını da söyleyen Göçek, “Orta hakem olarak ilk maçım liselerarası bir maçtı. Alibeyköy sahasına çıkmıştım. O düdüğü ilk çaldıktan sonra ben hakem olmaya karar verdim ve hiç pişman olmadım. Bütün yaşadığım olumsuzluklara rağmen göğüs germeye çalıştım.” değerlendirmesinde bulundu.
”BİZ SAHAYA HATA YAPMAK İÇİN ÇIKMIYORUZ”
FIFA hakemliğini 13 sene yaptığını ve bunun 7 senesinin birinci kategoride olduğunu hatırlatan Göçek, Avrupa Ligi’nde en çok maç yöneten isim olmasına karşın Türkiye’de her zaman eleştirilerin hedefinde olduğunu dile getirdi. Birinci kategoride 7 sene kalması nedeniyle bu alanda çok fazla maça çıktığını vurgulayan Göçek, şunları söyledi:
“Avrupa Ligi’nde sayısız maç yönettim. Türk hakemliğini burada en üst düzeyde temsil ettim. Bunun haricinde, diğer ülkelerdeki hakemler de kendi ülkesinde istenmeyen isimler oldu. Collina’dan örnek vermek istiyorum, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi hakemlerden birisi olmasına karşın İtalya’da istenmeyen hakemler listesinde başı çekiyordu. 19 sene Süper Lig’de kaldım, 294 müsabaka yönettim. Bu sürede otomatik olarak yıpranıyorsunuz. Hatalar oluyor ama biz hata yapmak için çıkmıyoruz sahaya. Bu kadar uzun süre Süper Lig’de görev alıp bu kadar fazla maça çıkınca bir yıpranma oluyor.”
Son olarak yeni sezon öncesinde futbol ailesine mesaj veren Göçek, sözlerini şöyle tamamladı: “2023-2024 sezonunun tüm futbol ailesine başarılar getirmesini diliyorum. Biz bir kulvar değişikliği yaptık. Saha hakemliğinde Suat’la beraber nasıl başarılı olduysak, aynı çizgimizi VAR hakemliğinde de sürdürmek istiyoruz. Hakem kadrosu olarak çok çalışıyoruz. Kendimizi her gün güncelliyoruz. Kamuoyunun da bize olan bakış açısı daha sağduyulu olursa başka bir şey istemeyiz.”
”MENTAL ANLAMDA YORULDUĞUMU SÖYLEMİŞTİM”
Hüseyin Göçek gibi 27 yıldır hakemlik mesleğini yaptığını belirten Suat Arslanboğa da saha kariyerlerini kendilerine yakıştığı gibi onur, şeref ve haysiyetle bıraktıklarını belirterek, “Bunu sağlayan TFF başkanımıza teşekkür ederiz. Geçmiş dönemde yaşadığımız olumsuzluklarda yanımızda olup destek veren tüm büyüklerime, haksızlık ve olumsuzluklar karşısında bize destek olanlara teşekkür ederim. Her hakeme bu şekilde bırakmak nasip olsun.” ifadelerini kullandı.
Yaşanan durumun bir görev değişikliği olduğunu aktaran Suat Arslanboğa, şöyle devam etti: “Ben konuyla ilgili federasyon başkanımıza kararımı bildirmiştim. Yaşımın 45 olduğunu, mental anlamda yorulduğumuzu söylemiştim. VAR’da böyle bir ihtiyaç olduğunu ve oraya geçmemizi rica edince görevimize burada devam etmeye çalışacağız. Bundan sonra da mutlaka hatamız olacak. Bizim daha çok çalışıp daha dikkatli olmamız gerekiyor. Sarf edilen emeklere karşılık adaleti sağlamanın bilincindeyiz. Her son bir başlangıçtır. Umarım kendimize yakışır şekilde camiamıza, devletimize, kurumumuza destek olup görevimizi yerine getiririz.”
‘PATLAMA NOKTASINA GELİYORSUNUZ’
Arslanboğa, hakemlerin eleştirilmesine karşın kamuoyuna açıklama yapamamasının birikime sebep olduğunu ancak yeni başlayan hakemlerin bu anlamda sabırlı olmaları gerektiğini belirtti. Yaşanan olumsuz bir konunun belki de ilerleyen süreçte hayırlı bir konu olabileceğini de sözlerine ekleyen Suat Arslanboğa, şunları söyledi:
“Sabırlı olmazsanız bu işi yürütmeniz mümkün değil. Dönem dönem evde bir başımıza kaldık, kimse aramadı, sormadı. Bu tür olumsuzlukları da yaşadık. Sağ olsun birinci derece dostlarımız hep yanımızda oldu, bize destek çıktı. Bazen yalnız kaldığınız süreçler oluyor ve patlama noktasına geliyorsunuz. Çıkıp ‘Yeter artık, her şeyi anlatayım’ gibi bazen içinizde volkanlar birikiyor. Ama taşıdığınız misyon ve kuruma olan sorumluluğunuz buna izin vermiyor. Kurumsal anlamda böyle izinler olduğu sürece biz de çıkıp kendimizi ifade etmek için elimizden geleni yaparız. Neden bir hata olduğunu, neden kaynaklandığını, neyin sebep olduğunu anlatmak, hatayı kabul etmek erdemdir. Mutlaka bizler hata yapacağız ama bu işin ilacı sabır.”
Hakemliğe ilk başladığında bir büyüğünün yönlendirmesiyle yan hakemlikten orta hakemliğe geçtiğinin altını çizen Arslanboğa, sürekli sahada kalmanın kendisi için mutluluk verici olduğunu aktardı. Sahada hükmetmenin kendisini mutlu hissettirdiğini de söyleyen Arslanboğa, “Seyircinin ortasında hiçbir şeyi umursamadan doğru kararları vermeye çalışmak mutlu ediyor. Bunu anlatmak mümkün değil. Benim mesleğe ilk başladığım yıllarda hakem camiasında birkaç olumsuz örnek vardı. Onları görünce ‘Ben bu camiaya girmem’ diyordum ama bu işe başladıktan sonra da tutku oluşuyor. Sonraki süreçte de elinizden gelenin en iyisin yapmaya çalışıyorsunuz. Dördüncü hakemlik yaptım, yardımcı hakemlik yaptım, ilave yardımcı hakemlik yaptım, şimdi video hakemlik yapacağım. Bu işin gelişimine ayak uydurmak zorundasınız. Bunca yılda bize tanınmışlık vermiş, maddi ve manevi her şeyi vermiş bir camiaya karşı da bir nefer olarak bundan sonra elimizden geleni yapmamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
‘HER ŞEYİN BOŞ OLDUĞUNU MALATYA’DA GÖRÜYORSUN’
Kahramanmaraş merkezli depremlerden Malatya’da yaşayan ailesi etkilenen Suat Arslanboğa, yaşanan felaketin ardından hakemlik kariyerine nokta koymaya karar verdiğini söyledi. Depremde hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyen Suat Arslanboğa, şunları kaydetti:
“Depremin yaşandığı 6 Şubat’ta ablam mesaj atıp ‘Deprem oldu, korkmayın’ yazmıştı. Ben ‘Çok salladı mı?’ deyince, ‘7,4’ cevabını verdi. Telefona nasıl sarıldığımı bilmiyorum. Yollar kapalı diye o gün yola çıkamadım. Ama bir gün sonra dayanamayıp yola çıktım. Memleket bana her şeyi verdi, bizim de orası için elimizden geleni yapmamız gerekiyordu. Gittiğimde oradaki durumu umduğumdan daha kötü gördüm. Biz felaketleri hep televizyondan izliyoruz ve bize film gibi geliyor. Eksi 15 derecede insanların o halini görünce “Ne için mücadele veriyoruz artık.” diye düşündüm ve dönünce hakemliği bırakmaya karar verdim. Çünkü her şeyin boş olduğunu Malatya’da görüyorsunuz. Burada da sorumluluklarınız var. O anı yaşayıp hissetmek lazım. Ben o anı yaşamadan gidip gördüğümde, hayatta neler için mücadele ettiğimizi daha iyi anladım. Belki de boş işler için mücadele ediyoruz. Kimseyi kırmamak lazım. Bu durum başımıza gelince daha iyi anlıyoruz. İnşallah bir daha yaşamadan ders alırız ve birbirimize daha olumlu yaklaşırız.”
‘HERKES AYNA GİBİDİR’
Yeni sezon öncesinde tüm spor paydaşlarına başarılar dileyen Suat Arslanboğa, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bu camiada her zaman doğruyu söylemek, doğruyu yapmak ve doğru yaşamak için mücadele ettim. Tüm mücadelem doğruluk ve dürüstlük adınaydı. Kamuoyunda bizi tanımayan insanların yaptığı önyargılı yorumlar bizi üzüyor. Mikrofonu, telefonu, klavyeyi eline alan hiç hak etmediğiniz şekilde bizleri eleştirebiliyor. Bizler burada adalet duygusuyla bu işi icra etmeye çalışıyoruz, bu duyguyla çoluk çocuğumuzun rızkını götürüyoruz. Kendi işimiz de var, ben memurum. Burada gittiği kadar mücadelemize devam edeceğiz ama biz verilenleri hak etmeye çalışıyoruz. Kimsenin hakkını yemek için göz göre göre o sahaya çıkmıyoruz ya da VAR odasına oturmuyoruz. Eğitimlerimiz son derece etkili şekilde devam ediyor. Aylık eğitimlerimiz var, sürekli pozisyonları birbirimizle tartışıyoruz. Önyargılardan uzak, insanları tanıyarak yorum yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Herkese bu mesajı vermek istiyorum. Yunus Emre’nin bir dörtlüğü var; ‘Herkes ayna gibidir bakan da sen. Senin gözündür seni ihbar eden. Her neye bakarsan senin gözündür, kimde ne görürsen kendi özündür’ diyerek mesaj göndermek istiyorum.”