34,9589
36,8049
2.989,37
Arkadaşlık uygulamaları üzerinden yürütülen dolandırıcılık ve şantaj vakaları giderek artıyor. LGBTİ+’ların yoğunlukta kullandığı Hornet uygulaması da son zamanlarda bu dolandırıcılık ve şantaj faaliyetleri için adeta araç haline getirildi. Yaşananları T24’e değerlendiren Hornet Operasyon Müdürü Gerry Monaghan, “Türkiye’nin LGBTİ+’lara yönelik baskısı konusunda çok kötü bir sicili var. Hornet de Türkiye’deki bu polis ve yargı baskısının hedefi oldu” dedi. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ise Türkiye’deki dijital cinsel şiddetin en sık karşılaşılan şiddet türlerinden olduğunu vurgularken, tehlikelerine de dikkati çekti. Buna göre, örneğin, bir kişinin cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinin ailesi veya iş çevresine açıklanacağı tehdidi, kişi üzerinde ciddi psikolojik baskı yaratıyor ve faillerin şantaj için bunu kullanmalarına zemin hazırlıyor.
Özellikle Hornet uygulaması üzerinden hedef alınan LGBTİ+’lar farklı yollarla verilerine erişilmesi sonucu tehditlere maruz kalıyor. Bireylerin aile üyelerinin telefon numaraları ve T.C. kimlik numaralarını edinen dolandırıcılar, bu bilgileri tehdit etmek için kullanıyor. Kişilerin müstehcen görüntülerini ve cinsel kimliklerini/yönelimlerini bireyin aileleriyle paylaşmak ile tehdit eden dolandırıcılar, LGBTİ+’ları hedef haline getiriyor.
Hedef olarak seçtikleri kullanıcılara Hornet üzerinden mesaj atan dolandırıcılar, kişinin cevap vermesiyle WhatsApp üzerinden konuşmaya davet ediyor. Kişinin dolandırıcıya WhatsApp üzerinden mesaj atmasıyla dolandırıcı, kişinin telefon numarasını kullanarak çeşitli yollarla kişinin ve akrabalarının kişisel verilerini ele geçiriyor. Dolandırıcılar, bu bilgileri kullanarak LGBTİ+ bireyleri tehdit ederek edindikleri müstehcen fotoğrafları bu aile fertlerine ileteceğini söylüyor. İstenen hesaplara 10 binlerce TL gönderilmesini isteyen dolandırıcılar, istediklerini elde edemezse bu bilgileri/fotoğrafları kişinin akrabalarına gönderiyor.
TIKLAYIN- T24 ‘alıcı’ olarak araştırdı: Veri hırsızlığı skandalında son perde; siyasi liderler dahil Türkiye’de herkesin kişisel bilgileri 150 liraya satışta!
Hornet yetkilisi ile Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin (CŞMD) Güçlendirme ve Destek Programı, dolandırıcılık ve şantaj faaliyetlerini T24’e değerlendirdi.
Hornet: Türkiye’nin LGBTİ+’lara yönelik baskısı konusunda çok kötü bir sicili var
Hornet Operasyon Müdürü Gerry Monaghan, uygulama üzerinden yürütülen Türkiye’deki dolandırıcılık ve şantaj faaliyetlerini T24’e değerlendirdi. Hornet’in LGBTİ+ bireyler için “güvenli bir alan” oluşturduğunu vurgulayan Monaghan, dolandırıcılık mağdurlarının hukuki mücadelelerine destek verdiklerini belirtti. Hornet’in açıklaması şöyle:
“Hornet, Türkiye’nin önde gelen LGBTQ+ uygulamalarında biri. Hornet’in Türkiye’deki LGBTQ+ topluluğu tarafından memnuniyetle karşılanmasındaki büyük başarısı, Hornet’in tamamen farkında olduğu riskleri de beraberinde getiriyor. Türkiye’nin son yıllarda LGBTQ+ hakları ve LGBTQ+ bireylere yönelik polis, yargı ve hükümet baskısı konusunda çok kötü bir sicili var. Hornet, Türkiye’deki bu polis ve yargı baskısının hedefi oldu. Bu anlamda Türkiye’deki birçok grup Hornet’in kapatılmasını istiyor. Hornet, Türkiye’de çeşitli şekillerde yasaklamalara maruz kaldı ve bu yasaklarla Türk Mahkemeleri aracılığıyla mücadele ederek olağanüstü bir başarıya imza attı. Hornet’in açık kalması, kullanıcılarımızın birbirleriyle güvenli bir şekilde bağlantı kurabilecekleri bir alan sağlamak için zorunludur. Kendimizin de mağduru olduğu Türkiye’deki baskı nedeniyle üyelerimizi neden güvende tutmamız gerektiğinin son derece farkındayız. Bu nedenle Hornet, tüm uygulamalar arasında en kapsamlı ve sağlam güvenlik özelliklerine sahip.
“Bu profiller yayına girdiğinde saniyeler içinde kaldırılır”
Hornet, kötü aktörlerin uygulamaya girmesini engelleyen, yapay zekâ ve insan müdahalesi de dahil olmak üzere birçok güvenlik özelliğine ve kontrolüne sahip bir uygulama. Her gün 10 binlerce profilin Hornet uygulamasına girmesi engelleniyor. Bu güvenlik özellikleri, herhangi bir profil yayına girdikten sonra da devam eder. Hornet kötü aktörlerin davranışlarını tespit ederek bulunan profiller derhal Hornet’ten kaldırılır ve daha fazla erişimi önlemek için hem kullanıcı ekipmanı hem de IP adresi engellemesi yapılır. Bir zaman ölçeği vermek gerekirse, bu incelemeler profilin yayına girmesinden sonra milisaniyeler içinde gerçekleşir. Bu profiller yayına girdiğinde saniyeler içinde kaldırılır. Bizim kesin inancımız, güvenlik söz konusu olduğunda, Hornet’in her zaman güvenlik ve ihtiyattan yana olması gerektiğidir.
“Bir kullanıcımız durumu bildirdiği polisin kendisini reddettiğini ve herhangi bir işlem yapmadığını söyledi”
Hornet, Türkiye’deki kullanıcılarını istismar eden suçluların raporlarının farkındadır. Aldığımız tüm raporlar üzerine harekete geçtik, suç işleyen profilleri kaldırdık ve engelledik. Bu tür vakalarla ilgili herhangi bir polis raporu veya mahkeme kararı almadığımızı belirtmeliyiz. Bir kullanıcımız bize durumu polise bildirdiğini, ancak polisin kendisini reddettiğini ve herhangi bir işlem yapmayı reddettiğini söyledi. Bilgileri yalnızca kolluk kuvvetleri yönergelerimize göre kolluk kuvvetlerine ifşa edebiliriz. Bunu yapmak için polis celbi, mahkeme emri veya eşdeğer bir belgeye ihtiyacımız var. LGBTQ+ kişilere baskı uygulayan herhangi bir ülkede, masum LGBTQ+ kişilerin bir suçu çözme kisvesi altında polis veya adli makamlar tarafından hedef alınmadığından emin olmak için bilgileri açıklamadan önce bunu son derece dikkatli bir şekilde gözden geçireceğiz.”
Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org
“Çevrimiçi cinsel şiddet, en sık karşılaşılan şiddet türü oldu”
CŞMD cinsel şiddet vakalarındaki artışı, “Derneğimize bu tür konularda başvurular sıkça yapılmakta. Cinsel Şiddet Sonrası Destek Çalışmaları 2022 Etki Değerlendirme Raporu’na göre, çevrimiçi cinsel şiddet, destek hattımıza yapılan başvurular arasında en sık karşılaşılan şiddet türü oldu. Bu diğer yıllara göre artış gösterdi” ifadeleriyle açıkladı.
“Kamuoyu farkındalığını artırmak, hak aramaya teşvik etmek amacıyla hukuki bilgi notları hazırlıyoruz”
“Türkiye’de doğrudan dijital cinsel şiddeti adres eden (hukuki ve cezai) düzenlemeler bulunmuyor. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu’ndaki diğer suç tipleri üzerinden başvurular yapılıyor. Derneğimiz, bu eksiklikleri vurgulamak ve bu tür şiddetin hukuki karşılığının güçlendirilmesine katkı sağlamak için çeşitli savunuculuk çalışmaları yürütüyor. Ayrıca, kamuoyu farkındalığını artırmak, hak aramaya teşvik etmek amacıyla hukuki bilgi notları hazırlıyoruz. Bize gelen başvurular sonrasında, bir ihtiyaç olduğunu düşündük ve derneğin Güçlendirme ve Destek Programı olarak çevrimiçi cinsel şiddete yönelik hukuki bilgi notunu hazırladık.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği olarak, çevrimiçi cinsel şiddete maruz kalanların, ihtiyaç sahiplerinin bize yaptığı başvuruların sayısındaki artış, bu broşürü hazırlamamızdaki en önemli motivasyonlardan biri oldu. Çevrimiçi cinsel şiddet, dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte daha fazla insanı etkileyen ve hukuki düzenlemelerin yetersiz kaldığı bir alandır. Bu broşürle hem çevrimiçi şiddetin tanımını ve türlerini açıklamak hem de Türk Ceza Kanunu’nda bu suçlarla mücadelede kullanılabilecek ilgili maddelere dikkat çekmek istedik.
Aynı zamanda, hayatta kalanların yalnız olmadığını göstermek, onlara hukuki destek süreçlerinde rehberlik etmek ve ücretsiz yardım alabilecekleri kurumlara ulaşmalarını kolaylaştırmak için bu çalışmayı yaptık. Hukuki süreçlere başlamak isteyenler için dilekçe örneği gibi pratik kaynaklar da broşürde yer alıyor. Çalışmayı Arapça, Farsça, Kürtçe ve İngilizce dillerinde yayınlayarak daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşmayı hedefledik. Çünkü çevrimiçi cinsel şiddet bir suçtur ve hayatta kalanların haklarını bilmesi, güçlenmesi ve harekete geçmesi her zaman bir seçenektir.
Hazırladığımız broşüre, internet sitemiz üzerinden erişebilirsiniz.”
“İnsanların cinsiyet kimlikleri veya cinsel yönelimleri şantaj aracı olarak kullanılmakta.”
Dijital cinsel şiddet vakalarının Türkiye’de artmasını ve Türkiye gibi, birçok ülkenin hukuksal olarak geride olduğunu belirten CŞMD, durumu şöyle açıkladı:
“Türkiye’de çevrimiçi cinsel şiddet, tüm dünyada olduğu gibi yaygınlaşıyor. Ancak hukuki düzenlemeler bu konuda olarak yetersiz. Türk Ceza Kanunu’nda çevrimiçi cinsel şiddet doğrudan tanımlanmadığı için genellikle “cinsel taciz,” “şantaj” veya “özel hayatın gizliliğini ihlal” gibi suç maddeleri üzerinden başvuru yapılıyor. Ayrıca, 6284 sayılı Kanun’un dijital şiddet gibi her türlü şiddetin önlenmesine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirlerini, “ısrarlı takip” ve “kişilerin huzur ve sükununu bozma” gibi suçların kapsamını birçok kişi hâlâ yeterince bilmiyor. Toplumsal ve siyasi söylemlerin de bu süreçte etkisi büyük. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin yükselmesi, medyada ve kamuoyunda yaygın cinsiyetçi, homofobik ve transfobik söylemler nedeniyle daha fazla kadın ve LGBTİ+ hedef alınmakta, insanların cinsiyet kimlikleri veya cinsel yönelimleri şantaj aracı olarak kullanılmakta.
“Şikâyet ve hak arama sürecine girmek isteyen bireylerin adalete güvenİ sarsılıyor”
Hukuki boşluklar, cezasızlık pratiği ve muhafazakâr yaklaşımlar, bu süreçte suçu işleyenleri güçlendirirken, mağdurları hem fiziksel hem de dijital alanlarda korumasız bırakıyor. Şikâyet ve hak arama sürecine girmek isteyen bireylerin adalete güvenleri de ciddi şekilde sarsılıyor. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliği ve dijital güvenlik konularında farkındalık kampanyalarının artırılması, ihtiyaç sahipleri için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve yargı süreçlerinin daha kapsayıcı hale getirilmesi gerekiyor.”
“Faillerin şantaj amacıyla bu durumu kullanmalarına zemin hazırlıyor”
Kişilerin cinsel kimlik/yönelimlerinin dolandırıcılar tarafından tehdit unsuru olarak kullanılması hakkında konuşan CŞMD, “LGBTİ+’lar, toplumda homofobi, transfobi ve ayrımcılıkla sürekli karşı karşıya. Kurumsallaşan baskı ve nefret söylemleri ise insanları haklarını aramak noktasında zorluyor. Ekonomik, sosyal durum, çevre, aile ilişkilerinin olumsuzluğu bu durumu kötüleştiriyor. Örneğin, bir kişinin cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinin ailesine veya iş çevresine açıklanacağı tehdidi, kişi üzerinde ciddi bir psikolojik baskı yaratıyor ve faillerin şantaj amacıyla bu durumu kullanmalarına zemin hazırlıyor.
Bu tür tehditler sadece bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarına zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir ortamın gelişmesini de engelliyor. LGBTİ+’ların haklarının ihlal edilmemesi ve bu tür tehditlere karşı daha dirençli olmaları için destek ağlarının güçlendirilmesi ve farkındalık çalışmalarının artırılması önemli” dedi.
“Bu tür olaylar LGBTİ+’ların sessizleşmesine sebep olabilir”
LGBTİ+’ları “güvenli” alanları dahilinde bu tip olayların yaşanmasının nasıl etkileri olacağı hakkında CŞMD, “Bu tür olaylar LGBTİ+’ların sessizleşmesine, güvenli alan algısının sarsılmasına sebep olabilir. Özellikle dijital platformlar, LGBTİ+’lar için sosyalleşme ve dayanışma alanları olarak görülürken, bu tür şantaj ve dolandırıcılık vakalarının yaşanması bu alanların güvenliğini sorgulatabilir. Zaten kamusal olanda var olmak, görünür olmak zorken dijital alanlarında bu denli riskli hale gelmesi elbette insanların hayatlarını zorlaştırabilir. Zira, Türkiye’deki siyasi iklimde devletin LGBTİ+’ları hedef göstererek ve haklarını yok sayarak sistematik bir baskı politikası uyguladığı aşikâr. Devlet, bir yandan bu LGBTİ+’ların haklarına erişimini engelleyerek şikâyet ve adalet mekanizmalarından uzak durmalarına neden olurken, diğer yandan onları toplumdan dışlayan yalnızlaştıran ve bu süreçte giderek daha fazla zayıflatan bir baskı rejimi inşa ediyor.
Ancak LGBTİ+ hareketinde hem aktivistler hem de örgütler uzun yıllardır bunun gibi durumlarla mücadele ediyor. Bir yandan direnme alanları, destek mekanizmaları, ağlar hareket içinde gelişiyor, güçleniyor. Ancak şiddetsiz bir ortam sağlamak bizlerin değil devletlerin sorumluluğu bunu unutmamak lazım” diye konuştu.
“Mevcut boşluk mağdurları savunmasız bırakıyor”
5651 Sayılı Kanun’un 8. ve 9. Maddeleriyle ilgili durumlar hakkında hukuki süreçlerdeki boşlukları anlatan CŞMD, şöyle konuştu:
“Bu durum, özellikle dijital şiddetle hızla müdahale edilmesi gereken vakalarda ciddi bir hukuki boşluk yarattı. Eskiden sulh ceza hâkimlikleri veya BTK Başkanı tarafından hızlıca alınabilen kararlar artık yalnızca genel yargılama usulleri çerçevesinde, uzun süren yargılama süreçleri sonucunda verilebileceği tahmin ediliyor. Bu gecikmeler, dijital şiddetin sürekli yayılarak mağdurlar üzerinde travmatik etkiler yaratmasına yol açıyor. İçeriğin kaldırılmasını bekleyen bireyler, hayatlarını işkenceye çeviren bir döngüde yaşamaya zorlanıyor.”
CERN evrene dair neyi anlamamızı sağladı? | Prof. Dr. Sertaç Öztürk anlatıyor… |