34,7243
36,6191
2.956,39
Araştırmacılar, tabletin üzerinde yer alan sembollerin Hindistan, Mısır ve Batı İberya gibi uzak coğrafyalardaki yazı sistemleriyle benzerlik gösterse de, hiçbir kaydedilmiş dil veya alfabe ile tam olarak örtüşmediğini belirtti. Tabletin kimyasal olarak tarihlendirilmesi mümkün olmasa da, bulunduğu bölgeye dayanarak, yazıtların Geç Tunç Çağı veya Erken Demir Çağı’na, yaklaşık 14 bin yıl öncesine ait olabileceği düşünülüyor.
KAYIP BİR MESAJ MI?
Araştırmacılar, sembollerin anlamı konusunda net bir bilgiye ulaşamadıklarını belirtiyor. Ancak tekrar eden figürlerin sayı olabileceği ve bunun askeri ganimetlerin, önemli bir inşaat projesinin veya bir tanrıya yapılan sununun kaydı olabileceği yönünde tahminlerde bulunuyorlar.
Semboller üzerinde yapılan incelemeler, işleme tekniğinin dönemin koşulları için son derece gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor. Kadim ustaların, önce her bir sembolün çevresini oyuklarla belirlediği, ardından yuvarlak bir aletle şekilleri düzelttiği düşünülüyor. Bu yöntemle tablet üzerinde benzersiz eğri şekiller, çizgiler ve noktalar ortaya çıkarılmış.
GÜRCİSTAN’DA KULLANILAN MÜHÜRLERE BENZİYOR
Bashplemi tabletindeki semboller, dördüncü binyılda konuşulan Proto-Kartvelce yazıtları ve Erken Demir Çağı’nda Gürcistan’da kullanılan mühürlerle benzerlikler taşıyor. Bu mühürlerin genellikle vergi tahsildarları tarafından şarap ve diğer malların miktarını işaretlemek için kullanıldığı biliniyor.
Araştırmacılar, sembollerin Yunan mitolojisinde geçen kayıp bir dil olan “Altın Yazı” ile bağlantılı olabileceğini de öne sürüyor. Altın Post efsanesine göre Jason ve Argonotlar, Colchis adlı zengin topraklara bu yazı yöntemini öğrenmek için bir sefer düzenlemişti. Ancak Colchis halkının yazılarını organik malzemelerle (kemik veya ahşap) yazdığı için bu dilin izlerinin günümüze ulaşmadığı düşünülüyor.
Bashplemi Gölü çevresindeki kazılar, bölgenin Tunç Çağı’na kadar uzanan zengin bir medeniyete ev sahipliği yaptığını gösteriyor. Drone taramalarıyla elde edilen görüntülerde, düzenli dairesel yapılar (mezar höyükleri) ve geometrik şekiller (ev, savunma yapıları, ibadet alanları) tespit edildi. Bu, tabletin bulunmuş olduğu yerin kadim bir kültür merkezi olabileceğini düşündürüyor.