34,5763
36,3389
2.917,24
İçinde manda sütü olmayan manda yoğurdu, sakatat içeren lahmacun, köfte ya da kebap, farklı yağlar karıştırılmış “saf” zeytinyağları ve margarin katılmış peynir…
Bunlar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın piyasadaki gıda kontrollerinde tespit ettiği taklit ve tağşiş ürünlerden bazıları.
Bakanlık Güvenilir Gıda websitesinde, “kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş ürünlere ait bilgiler” paylaşılıyor. Site sık sık güncelleniyor.
9 Ekim itibarıyla 546 ürünün yer aldığı taklit veya tağşiş tespit edilen gıda listesinde zeytinyağı, 200’den fazla sorunlu ürünle ilk sırada yer alıyor.
Onu 150’ye yakın ürünle et ve et ürünleri kategorisi izliyor. Üçüncü sıradaki süt ve süt ürünlerinde 80’e yakın ürün sıralanıyor.
BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar artan enflasyon karşısında alım gücünün zayıflamasının hileli gıdaların yaygınlaşmasında bir faktör olduğunu söylüyor.
Bunun yanında sosyal medya üzerinden yapılan alışverişler de bu gıdaların denetlenmeden tüketicilere ulaşmasının önünü açabiliyor.
Uzmanlar, Bakanlığın gıda listelerini yayımlaması adımının olumlu olduğunu ancak gıdada güvenilirliğin sağlanması için bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretim aşamasında başlayarak, raf ve tezgahlardaki satışına kadar tüm zincirin denetlenmesi gerektiğini söylüyorlar.
Tarım ve Orman Bakanlığı 7 bin 500 personelle sahada denetimlerin devam edeceğini ve uygunsuzluk tespit edilmesi halinde; toplatma, idari para cezası ve üretimin askıya alınması gibi yaptırımların uygulandığını söylüyor.
Bakanlık, uygunsuzluğun insan hayatını ve sağlığını tehdit etmesi halinde ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu belirtiyor.
En çok hangi gıdalarda hile yapılıyor, neden?
Bakanlığın paylaştığı listelerde en fazla hile yapıldığı tespit edilen ürün zeytinyağı.
Hileli ürünlerin neredeyse tamamı, raflarda “naturel”, “sızma” ve “saf” gibi tanımlamalarla yer alsa da, Bakanlık denetimlerine göre bu ürünlere tohum yağları karıştırıldığı görülüyor.
Tohum yağları başta ayçiçek olmak üzere soya, pamuk, fındık gibi farklı bitkilerden elde ediliyor.
Firmalar Aydın, Bursa, Hatay, İstanbul ve İzmir gibi farklı kentlere yayılmış durumda.
En çok hileli gıdanın tespit edildiği ikinci kategoriyse et ve et ürünleri. 150’ye yakın sorunlu köfte, kebap, kıyma, kıymalı börek gibi ürünün yaklaşık üçte ikisine “kanatlı eti” karıştırıldığı belirtiliyor.
Kanatlı et yasalara göre tavuk, hindi, kaz, ördek ve benzeri kanatlı hayvanların insan tüketimine uygun tüm parçalarını ifade ediyor.
Diğer sorunlu et ve et ürünlerine taşlık ve kalp gibi sakatat; ya da “tek tırnaklı eti” katılması en yaygın hileler arasında.
Bunlar Bakanlığa göre, başta at, eşek, katır olmak üzere tek tırnağı olan hayvanların etlerini tarif ediyor.
Üçüncü sıradaki süt ve süt ürünlerinde en çok yapılan hileler arasında peynirlere margarin gibi bitkisel yağlar karıştırmak ya da nişasta eklemek gibi tağşişler yer alıyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Gıda Güvenliği Denetçisi Dilek Çelik, tüketiciler tarafından en çok tüketilen ve ekonomik olarak daha pahalı ürünlerin ilk sıralarda yer olmasının sürpriz olmadığını söylüyor.
Çelik, “Bu ürünlerde tağşiş yapılması daha kolaydır ve tağşiş yapıldığında tüketicinin bunu fark etmesi zor olacaktır, tağşiş olup olmadığını tespit edebilmek için ürünlerin laboratuvarda test edilmesi gerekir” diye ekliyor.
Türkiye gıda enflasyonunun dünya genelinde en yüksek seyrettiği ülkelerden biri olmayı sürdürüyor.
BBC Türkçe’ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Yüksek fiyatın olduğu her ortamda kaçakçılık ve sahtecilik büyüyen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor” diyor.
Yüksek fiyatların yanında nüfus artışı ve iklim değişikliği gibi faktörlerin de hileli gıdaları artırdığı düşünülüyor.
Dilek Çelik, “Sosyal medya üzerinden kontrolsüz gıda satışlarının yapılması, ve taklit ve tağşiş yapan kişi ve firmalara yönelik cezaların caydırıcı olmaması” faktörlerin de etkili olduğunu söylüyor.
Köfteci Yusuf nasıl gündeme geldi, şirket ne açıkladı?
Bakanlık tarafından açıklanan listeyle ilgili en çok tartışılan konulardan biri de domuz etinin kullanımı.
Son günlerde Türkiye genelinde şubeleri olan bir restoran zincirinin ürünlerinde domuz eti bulunduğu ve bu restoranın Köfteci Yusuf olduğu söylentisi yayılmıştı.
Köfteci Yusuf 10 Ekim’de bir açıklama yayımlayarak, “numune alma işlemleri esnasında birçok teknik hata” yapıldığını ve, “bu hataların yapılan analizlerin sonuçlarını gerçeklikten uzaklaştırdığı” öne sürdü.
Şirketin açıklamasında, “Analiz sonuçlarının maddi gerçeği yansıtmadığı, bu sonuçların kötü niyetli kişilerin eylemleri neticesinde veyahut gen testi olarak bilinen uygulamalarla yapılan analiz testlerinde şirketimizin hiçbir dahili olmayacak şekilde oluşmuş bulaşı nedeniyle böyle bir sonuç çıktığı / çıkabileceği değerlendirilmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Şirket analiz sonuçlarının kendilerine “hızlı şekilde tebliğ edilmemiş olması” nedeniyle “izlenebilirliği” sağlayamadıklarını ve “bu olumsuz sonucun nedenini net olarak tespit edemediklerini ” savundu ve ekledi.
“Ancak şirket olarak böyle bir durumun yaşanmasının mümkün olmadığına eminiz.”
Basında, Bakanlığın denetim raporu olduğu ve restoran zincirinin ürünlerinde domuz eti bulunduğunu gösterdiği iddia edilen raporlar yayımlanmıştı.
Ancak bu sonucun yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle Güvenilir Gıda listesinde yayımlanmadığı iddia edilmişti.
Şirket açıklamasında, iddialar karşısında bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmamasının nedeninin, “devam eden hukuki süreçlere ve yargıya olumsuz etkide bulunmaktan kaçınmak” olduğu belirtildi.
Şirketin açıklamasından kısa bir süre sonra Bakanlık, Köfteci Yusuf’u ‘Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar’ listesine dahil etti.
Ünlü restoran zincirinin sunduğu köfte ve döner gıdalarında domuz eti bulunduğu belirtildi.
Domuz eti neden kullanılıyor?
Bakanlığın çevrimiçi olarak yayımladığı denetim sonuçları arasında domuz eti yalnızca Sağlığı Tehdit Eden ürünler listesindeki iki şirketin ürünlerinde kullanılmış görünüyor.
Peki, domuz eti, bazı toplumlarda yaygınlıkla tüketilmesine ve belirgin bir maliyet avantajı sağlamamasına rağmen neden tüketilmesi sakıncalı ürünler listelerinde yer alıyor?
Gıda Güvenliği Denetçisi Dilek Çelik, “Satılan ürünün daha ucuza getirilmesi için fiyatı yüksek olan kırmızı et ürünü içine fiyatı daha ucuz olabilecek domuz eti ya da diğer at, eşek gibi tek tırnaklı hayvan etlerinin karıştırılmasının” en çok yapılan tağşişlerden biri olduğunu söylüyor.
Çelik bunların tüketim için çiftliklerde yetiştirilen domuzlar olmadığının altını çiziyor:
“Ülkemizde hobi amaçlı yaban domuzu avcılığı da yapılmaktadır. Hobi amaçlı avlanan domuzların ürünlerde kullanılmış olması muhtemeldir.
“Bir diğer neden de hızlı büyüyen fast food zincirlerinde şirket yöneticilerinin gıda güvenliği konusunda farkındalık ve bilincinin eksik olması, tağşiş yaptığında bunun muhtemel sonuçlarını düşünmemesi ve denetimlerin yetersiz olmasının yanında, verilen cezaların caydırıcı olmaması olabilir” diye ekliyor.
Bütçe aşmadan hileli gıdalardan sakınmak mümkün mü?
Uzmanlara göre insanların hileli gıdaları sadece beş duyuyla anlaması her zaman mümkün olmayabilir.
Gıda Güvenliği Denetçisi Çelik, gıda alışverişi sırasında alınabilecek bazı önlemleri şöyle sıralıyor:
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı 10 Ekim’de yaptığı açıklamada, “Bu yıl 1 milyona yakın denetim yaptık. 16 bin uygunsuzluk tespit ettik. 800 milyon liraya yakın idari para cezası uyguladık. Bunlardan 368’i için savcılıklara suç duyurusunda bulunduk. Tüketicimizin güvenilir gıdaya ulaşması en doğal hakkı. Buna ilişkin herhangi bir uygunsuzluğa toleransımız olmayacak” dedi.
Ancak bu denetimlerin kapsamının artırılabileceğini düşünenler de var.
Baki Remzi Suiçmez, “gıdada güvenilirliğin sağlanması için bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretim aşamasında başlayarak, raf ve tezgahlardaki satışına kadar tüm zincirin denetlenmesi gerektiğini” söylüyor.