34,6375
36,3186
2.933,42
Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
Gazze konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan mı, yoksa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mu Türk halkına daha yakın yürüyor.
Cevap vermenize yardımcı olmak üzere her ikisinin de tutumlarını birer cümleyle özetleyeyim.
Erdoğan diyor ki: Hamas terör örgütü değildir
Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki:
“HAMAS terör örgütü değildir, bir Kuvayı Milliye ordusudur… İsrail’in yaptığı ise soykırımdır…”
İmamoğlu diyor ki: 7 Ekim bir terör saldırısıdır
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise diyor ki:
“Hamas’ın 7 Ekim’de yaptığı bir terör saldırısıdır…İsrail’in yaptığı da zulümdür?”
Şimdi birer jüri üyesi olup siz kararınızı verin…
Sizin duygu ve görüşlerinize hangisi daha yakın?
Ekrem İmamoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan
Konuşan kafa ve yazan kafalara bakarsanız…
Akşamları iktidar yanlısı televizyonların, “seçilmiş” konuşan kafalarına bakarsınız “Banko Cumhurbaşkanı Erdoğan” dersiniz.
İktidar yanlısı gazetelerin yazan kafalarına bakarsanız…
Banko Erdoğan cevabınız daha da güçlenir.
Medyada İmamoğlu azınlıkta bile değil, resmen yapayalnız
Medyaya bakarsanız Ekrem İmamoğlu’nun azınlıkta değil, yalnızlıkta kaldığını düşünebilirsiniz…
Çok riskli bir konu…
Çünkü Gazze olayı Türkiye’de aklın değil, duygu ve ideolojilerin, Gazze’yle yakından uzaktan ilgisi olmayan başka bazı kaygı ve düşüncelerin hâkim olduğu bir konu…
Amerikan kampüsleri neden ayakta, Türk kampüsleri neden ıssız, sessiz?
Peki Türk halkı bu konuda ne düşünüyor acaba?
Erdoğan gibi mi…
Yoksa İmamoğlu gibi mi…
Bunun cevabına yardımcı olabilecek bir soru da şu olabilir:
Amerika’da üniversitelerin kampüsleri Gazze’ye destek gösterileri ile neredeyse bir Gezi olayına dönüşürken, Türkiye’deki üniversitelerde neden tek öğrenci üniversite bahçesine çıkmıyor?
Dedim ya çok riskli bir konu.
En iyisi bunu halka sormak…
Columbia Üniversitesi’ndeki öğrencilerin başlattığı Gazze protestoları, kısa sürede ABD’deki çok sayıda üniversitenin kampüsüne yayıldı
Metropol bu soruyu halka sordu: İşte cevabı
Metropol Araştırma şirketi 7 Ekim saldırısından sonra bu konuda bir araştırma yaptı.
Soru şuydu:
“Hamas-İsrail savaşı konusunda hükümetten ne bekliyorsunuz?”
Soru çok net ve çok açıktı.
Verilen cevaplar şöyle oldu:
Halkın 52’si “Gazze’de tarafsız kalın” diyor (*) Yüzde 34.5: Hükümet tarafsız olmalı. (*) Yüzde 25.4: Türkiye arabuluculuk yapmalı. (*) Yüzde 18.1: Filistin halkına sahip çıkmalı ancak Hamas ile arasına mesafe koymalı. (*) Yüzde 11: Hamas’ın arkasında durmalı. (*) Yüzde 6-7: Fikrim ve cevabı yok. |
Hangi yol izlenmeli: “Makul yolu izleyin” diyen yüzde 80
Şimdi bu basit soruya verilen cevabı bakıp soruyu tekrar soralım.
Sizce Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dört gruptan hangisine daha yakın bir politika izliyor?
“Hamas’la arana mesafe koy” diyen yüzde 52.6’a mı?
Veya “Arabuluculuk yap” diyen yüzde 26.4’e mi?
Arabuluculuk yapmak için iki tarafın gözünde de “Kabul edilebilir” olmak gerektiğine göre, “Makul yolu izleyin” diyenler yüzde 80’e ulaşıyor.
Yoksa “Hamas’ın arkasında dur” diyen yüzde 11’in mi…
İsrail’le ticaret nedeniyle AKP’ye oy vermeyenlerin oranına şaşıracaksınız
Ve son bir nokta…
AKP kanadında bazı kişiler, 31 Mart’ta AKP oylarının düşmesinde, “İsrail’le ticaretin devam etmesinin etkisi olduğunu” söylüyorlar.
Hatta ticaretin kesilmemesi nedeniyle “AKP’den en az 3 puanın Yeniden Refah’a gittiğini” söyleyen bile var.
Durum hiç de öyle değil.
ASAL Araştırma şirketi dün 21 Mart sonrası AKP’den giden oylarla ilgili bir araştırmanın sonuçlarını yayınladı.
İsrail’le ilişkilerin devam etmesi dolayısıyla AKP’ye oy vermediğini söyleyenler ne kadar biliyor musunuz?
Yüzde 0.7…
Bir küçük ayrıntı daha…
“Göçmenler yüzünden AKP’ye oy vermedim” diyenlerin oranı yüzde 4…
Yani ‘İsrail’le ticaret devam ediyor diye vermedim” diyenlerin 6 katı.
Bütün ekranlar neden her gece A330 uçağına dönüyor
Bu tablo bize şunu söylüyor:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas ve Gazze konusunda halkın yolunu değil, yüzde 11’inin dediğini yapıyor.
O zaman iktidarın her gece yarısına kadar ortalığı darmadağın eden konuşan kafaları ve yazan kafaları neden geçen cumartesi İmamoğlu’nun CNN International’a verdiği mülakattaki sözlerine etmedik küfür bırakmıyor?
Cevabı çok basit.
Çünkü halkın ne düşündüğü umurlarında bile değil.
Onlar için “yukarının ne düşündüğü” çok daha önemli.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında
AKP için İstanbul’u Anlama Kılavuzu
Burası kesin; Ekrem İmamoğlu, İstanbul halkını AKP’den çok daha iyi okuyor.
Aslında onlar için harika bir “İstanbul’u Anlama Kılavuzu” var.
Bu kılavuzu KONDA geçen hafta abonelerine gönderdi.
Maarif nostaljiklerinin okuyacağına pek ihtimal vermiyorum ama ben yine de AKP’nin fabrika ayarlarına dönmesi için mücadele veren makul üyelerine KONDA raporunu özetleyeyim.
Konda raporunun başlığı şu:
“İstanbul’u Anlamak…”
İstanbul halkına soruldu: Hayat tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Şirket, AKP’nin son 15 yılında İstanbul’un değişimini incelemiş.
Yani Türkiye’de bütün nüfusun yüzde 15’inin yaşadığı bir metropoldeki değişim bu.
İsterseniz buna Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Eskişehir, Adana, Gaziantep’i de ekleyebilirsiniz.
Trabzon, Kocaeli, Gaziantep’in de “şimdilik” merkezi ilçelerini de ekleyebilirsiniz
İstanbul’a sorulmuş:
“Hayat tarzının nasıl tanımlıyorsunuz?
Son 10 yılda “Modernim” diyenler 6 puan arttı (*) Yüzde 38: “Modernim” (2013’te “Modernim” diyenler yüzde 32 imiş.) (*) Yüzde 42: “Geleneksel muhafazakârım” (Dikkat edin dindar muhafazakâr değil. Bu oran aynı kalmış.) (*) Yüzde 25: “Dindar muhafazakârım” (Bu oran 2013 yılında yüzde 30 muş ve 5 puan gerilemiş) |
Ateistim ve deistim diyenler son 5 yılda 4 puan arttı ve yüzde 10 oldu
Bunun dışında çok çarpıcı bir rakam daha vereyim.
Araştırmada insanlara inançları da sorulmuş.
2018 yılında bu soruya “İnançsızım” diyenlerin oranı yüzde 6 imiş.
2023’te bu oran yüzde 10’a çıkmış.
Yüzde 6’sı “Ateistim”, yüzde 4’ü ise “Deistim” demiş İstanbul halkının.
Toplumu dindarlaştırma doktrini hızla çöküyor
Yani İstanbul hızla modernleşiyor.
Modernleşince de olaylara “dindar” bakış yerine “akla” dayanan bakış biçimleri de artıyor.
Çok çarpıcı değil mi…
AKP’nin 20 yıllık iktidarı boyunca Türk halkı bırakın “İslami hayat tarzını” benimsemeyi, tam aksine “modernleşme”, “sekülerleşme” yolunda epey bir gelişme kaydetmiş.
Maarif Bakanı’na ve Diyanet İşleri’ne rağmen
Üstelik eğitime “Maarif” diyen, “Milli Eğitim tarikatlarla işbirliği yapıyor” diye övünen Milli Eğitim Bakanı’na; Ayasofya’yı yeniden ibadete elinde zeytin dalı değil kılıçla açan, “Yılbaşlarında eğlenmeyin” diye fetvalar çıkaran, eğitim ve savunma bütçelerinden çok daha hızla bütçesi artan Diyanet İşleri Başkanı’na; Gazze trajedisinden bir “insanlık dramı” yaratmak yerine “ümmet” yaratma gayretine giren iktidara; TRT’nin “Direniş Ertuğrul”, “Abdülhamid” “Selahattin Eyyubi” dizileri ile yaptığı endoktrinasyona rağmen, toplum Atatürk’ün işaret ettiği istikamette hızla yürüyor.
Hep diyorum.
20 yıllık AKP ideolojik endoktrinasyonu çabası, 70 yıllık Sovyet endoktrinasyonu gayretinden başarılı olamayacak.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında
Bütün bunlara bakıp düşünün: Kim halkı daha iyi okuyor
Şimdi bütün bunlara bakıp söyleyin.
Halkı kim daha iyi okuyor?
2028 Türkiye’sinde başkanlık yürüyüşünde kim halka daha yakın duruyor, yürüyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan mı…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu mu…
Konuşan vuvuzela! Sorum sana değil, makul insanlara
Ve bir de şu hayati soru?
Eğer Türkiye, Gazze olayında halkın arzuları doğrultusunda yürüseydi bugün Filistin halkının çektiği acıların sonlandırılmasına da fazla katkıda bulunamaz mıydı?
Trol kafa, vuvuzela konuşan vuvuzela sana sormuyorum…
Makul insanlara soruyorum…
Cevabı da ben değil, araştırmalar veriyor.
Gazze bir ‘İslam davası’ değil, insanlık dramıdır
Ve son bir nokta…
Bugün o topraklarda Filistin halkına yapılan o zulüm bütün dünyayı ilgilendiren bir insanlık dramıdır.
Ama aynı zamanda, Sudan’da öldürülen 250 bin insanın dramına suspus olup da Filistin halkına uygulanan insanlık suçundan sadece bir “Müslümanlık” ve “Mescid-i Aksa davası” çıkaran “İslamcı vicdanın da dramıdır…”
Vicdansız Netanyahu yönetimini dize getirecek olan da bu trajediye “İnsanlığa karşı suç” olarak bakanlar olacaktır.
TIKLAYIN – KONDA, 15 yıllık değişimi inceledi: İstanbullular modernleşiyor mu, muhafazakârlaşıyor mu?