h Dolar 34,3054 % 0.31
h Euro 37,5445 % 0.31
h Altın (Gr) 2.925,56 %1,27
a Öğle Vakti 12:56
İstanbul 20°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 34,3054h

    34,2375

  • EURO 37,5445h

    37,4474

  • Gram Altın 1,27h

    2.925,56

a

Ertuğrul Özkök: 52 yıl sonra bir başka düğün gecesi

Ertuğrul Özkök: 52 yıl sonra bir başka düğün gecesi

Ertuğrul Özkök: 52 yıl sonra bir başka düğün gecesi
0

BEĞENDİM

Bizim neslimizin en önemli düğünü, 26 Kasım 1972 gecesi Ankara Anadolu Kulübü’nde yapıldı.

Ayşen ile Ercan o akşam evlendiler…

Hepimiz oradaydık…

O düğün gecesinden bizim neslimizin hafızasında, Albert Camus’nün ‘Yabancı’ romanının ilk cümlesi kadar unutulmayacak bir cümle kaldı:


‘İntihar etmeyeceksek içelim bari…’

Sık sık bunu demiştik…

1728706942016 1728227564880 son haber muhabir psd 35
Genç sanatçılar Defne Cemal ve Zach Hodges evlendi

12 Mart askeri rejiminin bir düğün gecesiydi o

Hayali bir düğündü o…

Adalet Ağaoğlu’nun ‘Bir Düğün Gecesi’ romanında anlatılan bir düğünün gecesiydi.

Romanın ilk cümlesi işte öyle başlıyordu:


‘İntihar etmeyeceksek içelim bari…’

12 Mart askeri ara rejiminin bu ülkenin aydınlarının üzerine çöktüğü bir dönemi anlatıyordu.

Yaş itibariyle askeri vesayetin ne olduğunu belki de ilk defa o gecelerde hissetmiştik derimizin altında.

O cümle bize hep o günleri hatırlatır

Yüzlerce aydının yurttan kaçmak zorunda kaldığı gecelerden biriydi…

Hiç unutmadık, unutamadık…

Dedim ya hepimiz oradaydık.

Ve o cümle bize, halatımızın ilk askeri vesayet döneminin acı hatırası olarak kaldı.

1728706827860 adsiz
Ayşe Cemal, Hasan Cemal

Geçen cumartesi akşamı Armada Otel’in terası

52 yıl sonra, geçen Cumartesi akşamı, hepimiz, bir başka düğün gecesinde bir araya geldik.

Bu defa gerçek bir düğündü…

Ayşe Sözeri Cemal ile Hasan Cemal’in kızları Defne evleniyordu.

Düğün demek yanlıştı, bir nikah töreniydi.…

Armada Oteli’in Sultanahmet’e bakan terasında öyle bir kalabalık bir araya geldi ki…

İyi bir gözlemci yazar oradan ‘Bir Başka Düğün Gecesi’ romanı çıkarabilirdi.

Acı bir kader gecesi gibiydi…

Yılların ayırdığı insanlar 52 yıl sonra sivil vesayet döneminde bir arada

12 Mart, 12 Eylül askeri vesayet dönemlerinde aynı otobüste olan insanlar, 1990’lı yıllarda otobüslerden indikten sonra şimdi aynı düğünde bir araya gelmişlerdi.

Şöyle bir baktım, o yıllar hepimizden epey şey götürmüş.

Kadere bakın ki, bu defa sivil bir vesayet döneminde sanki yine aynı otobüste gibiydik…

İşte o yüzde bu ‘Bir başka düğün gecesini’ anlatmak istiyorum size…

Böyle yerlere pek gelmeyen Tansu, benden önce hazırlandı

Nikah davetiyesini Tansu ile bana Ayşe veya Hasan değil, Defne gönderdi.

‘Katılırsanız sevinirim’ diye bir notla geldi…

Uzun süredir birlikte olduğu Zach Hodges’la evleniyordu o gece.

Aslında aile içinde bir nikah istemişler ama Hasan’la Ayşe, davet etmek istedikleri arkadaşlarının eve sığmayacağını söyleyip Armada Otel’in terasını tercih etmişler.

1728705117604 son haber muhabir psd 1
Ertuğrul Özkök ve Tuğrul Eryılmaz

Armada, parası sınırlı aydınların Çırağan’ı

Armada biraz da parası sınırlı aydın kesimin düğünlerinin Çırağan’ı sayılır.

Girerken tam karşıda Upper Cihangir sosyetesinin artık en tanınmış ‘celebrity’si’ kabul edilen Tuğrul Eryılmaz’la karşılaştım.

Tuğrul’la aynı okuldan mezunuz. Basın Yayın Yüksek Okulu’nda benden bir alt sınıftaydı.

İkimiz de İzmirliyiz.

İkimiz de yıllarca Doğan grubunda çalıştık.

O bana karşı hep eleştirel konumdaydı.

Sonra yıllar geçti.

Şimdi artık hızla iyi dost olmaya doğru gidiyoruz.

Birlikte epey oturduk, bol bol da dedikodu yaptık.

Sonunda beni Upper Cihangir sosyetesine kabul etmeye karar verdi.

Evimde eskilerden kalmış en pahalı viskiyi, Cihangir’de onunla içeceğiz.

Davetlilerin neredeyse tamamı Doğan grubunda çalışmıştı

Biraz ilerde Aydın Doğan ve Sema Doğan oturuyordu. Yanlarında Mehmet Ali Yalçındağ ve Arzuhan Yalçındağ vardı.

Davetlilerin neredeyse tamamı Doğan medya grubunda çalışmış gazeteci ve televizyonculardan oluşuyordu.

Aydın Bey de Sema Hanım da çok iyi görünüyordu.

Şöyle bir düşündüm.

Sadece Hürriyet’ten onun döneminde 11 genel yayın yönetmeni çıkmış.

Gelenlerin son 15 yılını düşündüm.

Aralarında AKP ve Erdoğan’ı desteklemiş epey gazeteci vardı.

Yani Doğan grubuna ‘Erdoğan karşıtı’ demek pek doğru değildi.

Bu yıl Cengiz Çandar’la tanışmamızın 50’nci yılı

O sırada Cengiz Çandar ve eşi Tuba Çandar’la karşılaştık.

Cengiz’le ilk defa 1974 yılında Paris’te tanışmıştık.

12 Mart dönemiydi ve yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştı.

Şimdi geldi ama onu farklı bir isimle tanıdım önce.

Paris’te bir kod adı ile dolaşıyordu.

Sonra 1979 seçimlerinde Bülent Ecevit’in otobüsünde karşılaştık.

O Cumhuriyet gazetesi yazarı olarak, bense Ecevit’in danışmanı olarak seçim otobüsündeydim.

Aynı otobüste Nazlı Ilıcak da vardı.

TBBM’de Enis Berberoğlu ile oda arkadaşı olmuşlar

Cengiz şimdi DEM milletvekili.

Meclis’te, Hürriyet’in eski genel yayın yönetmeni, şimdi CHP milletvekili olan Enis Berberoğlu ile yan yana oralardaymışlar..

‘Her gün senin yazını okuyoruz’ dedi.

Cengiz’le bir dönem görüşlerimiz çok farklılaştı. Hürriyet’te ona karşı istemeyerek büyük bir haksızlık yaptık ve Genelkurmay’dan gelen kumpas bir bilgiyle meşhur andıç manşetini attık.

Meslek hayatımın en büyük utançlarından biridir hala.

Ama arkadaşlık ağır bastı. Aydın Bey onu ve rahmetli Mehmet Ali Birand’ı Doğan grubuna alarak hatamızı bir ölçüde telafi etmemize çok yardımcı oldu.

Eşi Tuba Türkiye’ye döndüğü için çok mutlu.

Torunları da yanlarındaydı.

Gecenin konusu Sedat’la Mehmet’in TV programı

Onların yanından ayrıldıktan sonra T24’ün kurucusu Doğan Akın ve 10 Haber kurucusu İsmet Berkan’a rastladım.

Elif Brav ve T24 yazarı Mehmet Yılmaz da oradaydı.

Hemen yanlarında artık birlikte program yaptıkları Sedat Ergin ve Canan Ergin vardı.

Nihayet kaliteli bir tartışma programı oldu.

Sedat bu dönemde Hürriyet’teki tarafsız ve adil yazıları ile klasik medyaya itibar kazandıran bir gazeteciliğe devam ediyor.

Benim için gecenin büyük sürprizi Ahmet Altan’dı

Benim için gecenin en büyük sürprizi Ahmet Altan’ı görmek oldu.

Cezaevinden çıktıktan sonra pek ortada görünmüyordu.

Cezaevine girmesine çok üzülmüştüm.

Çıktıktan sonra ilk defa gördüm.

Yeni romanı önümüzdeki günlerde Türkçe de yayınlanıyormuş.

Ahmet’le Hürriyet’te birlikte çalışmıştık.

Onun Taraf gazetesi genel yayın yönetmenliği günlerinde çok ters taraflardaydık.

Yasemin Çongar’ı görseydim ona sivil andıçı soracaktım

O akşam Yasemin Çongar da nikahtaymış ama ben görmedim.

Yasemin, Ahmet’ten sonra Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olunca, ne idüğü belirsiz bir adamın el yazısıyla yazdığı deli saçması bir yazıyı belge kabul edip, Taraf gazetesinin manşetinden birçok gazeteciyi ‘Ergenekon çetesi üyesi’ olarak göstermişti.

O da bizim için yapılmış sivil bir andıçtı.

Düşünebiliyor musunuzu Dinç Bilgin, Enis Berberoğlu, Bekir Coşkun, Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Yeni Şafak genel yayın yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu ve Doğu Perinçek gibi yan yana gelmesi imkânsız isimleri Ergenekon çetesinin medya ayağı olarak gösteren ipe sapa gelmez bir şeydi.

Onu manşet yapmışlardı.

Neyse ki Silivri savcıları ve hakimleri bile bunu ciddiye almadı…

O adam sonradan Kanada’ya kaçtı ve ‘haham’ olduğunu iddia etti.

Ama Yasemin bu konuda bizlere en küçük özür mesajı bile göndermedi.

Görseydim o sivil andıçı soracaktın ona. Kim yapmıştı bu servis operasyonunu…

Murat Belge ve Zafer Mutlu da nikahtaydı

Biraz ilerde Zafer Mutlu’ya rastladım. Eşi Nükhet Mutlu da oradaydı.

Oksijen gazetesinin başarısından memnun.

Bugünlerde yeni projelere çalışıyormuş.

Geçen seçimlerin flaş anket yorumcusu Bekir Ağırdır da davetliler arasındaydı.

O günler medyasından Ayça Atikoğlu da katılanlar arasındaydı.

Murat Belge ve Hale Soygazi de oradaymış ama ben göremedim.

Böyle gecelerin gerçek vakanüvisti Tuğrul Eryılmaz’dır, onun yazısında gördüm ismini.

Oysa onunla sohbet etmeyi çok isterdim.

100 kişilik Davos medya konseyinden iki dostum

Gitmeye yakın bölümde Meral Tamer ve Osman Ulagay’ı gördüm.

Onlarla her yıl Davos günlerinde görüşürdük.

Ben ve Osman yıllar boyunca WEF yani Dünya Ekonomik Forumu’nun belirlediği 100 kişilik medya konseyinin üyesiydik.

Göremediğim bir çift de Füsun ve Faruk Eczacıbaşı idi.

Tanıdık öteki simalar kimdi?

Katılanlar arasında başka tanıdık isimler de vardı.

Halen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Afganistan Özel Koordinatörü olan eski Dışişleri Bakanı büyükelçi Feridun Sinirlioğlu ile eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı emekli büyükelçi Ayşe Sinirlioğlu da düğüne katıldı. Ferhat Boratav, Hale Bolak Boratav, Mehmet Ali Bayar, Ayça Bayar, Deniz Türkali, Zeynep Görgün, Sertuğ Çiçek, Gülay Kazancıoğlu Çiçek, Haldun Dostoğlu, Kasım Zoto, Müjde Mısırlı Zoto, Zeynep Esenil, Berna Abik, Aslı Altan, Soli Özel, Gülseren Onanç, Rakel Dink, Nurdan Şahin, Reyhan Kilment, Prof. Dr. Serhan Tuğlular, eski İYİ Parti Aydın Milletvekili ve emekli büyükelçi Aydın Sezgin, Sibel Asna.

Hangisi fazlaydı: ‘Yetmez ama evetçi‘ mi, ‘hayırcı‘ mı?

Anlayacağınız oldukça ağırlıklı bir ‘Yetmez ama evet’ kadrosu da vardı düğünde.

Hâlâ benim gibi ‘Hayır’ diyenlerin sayısı da onlardan az değildi.

Gece boyunca ‘Yetmez ama evet’ konusu hiç açılmadı.

Çünkü artık hepimiz ‘bir başka düğün gecesindeydik…’

Artık yaşlarımız 70’leri geçiyordu ve askeri vesayetleri yaşamış bir nesil olarak şimdi sivil vesayet neymiş onu hep birlikte öğreniyorduk.

Gecenin sorusu: Hangisi daha kötü; askeri vesayet mi, sivil vesayet mi

Hangisi daha kötü derseniz…

Cevabını biliyorum ama yerin ve zamanım doldu, söyleyemeyeceğim.

İleriki yıllarda fırsatım olursa onu da yazarım.

Son günlerde o kadar çok arkadaş uğurladık ki…

O sorunun cevabını yazmaya vakit kalır mı bilmem.

Ama o gece birbirimize sık sık ‘İntihar etmeyeceksek içelim bari’ dediğimizi çok iyi hatırlıyorum.

* * *

New York gezisinde niye geleneksel A330 fotoğrafı çekilmemiş, öğrendim

Geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son New York gezisinde A330 uçağında gazetecilerle o klasik fotoğrafın çekilmediğini yazmıştım.

Katılanlardan biri nedenini anlattı.

Erdoğan bu geziye Cumhurbaşkanlığı’na ait en büyük gövdeli uçak olan iki katlı jumbo jetle, yani B747 uçağı ile gitmiş.

Gazeteciler ve refakattaki milletvekilleri o uçağa alınmamış.

Onlar Cumhurbaşkanlığı’nın ikinci büyük gövdeli uçağı A330’la gelmişler.

Cumhurbaşkanın zırhlı aracı ise Türk Hava Kuvvetleri’ne ait dev nakliye uçağı ile getirilmiş.

Tam doğrulatamadım ama bu gezide devletin 4 veya 5 uçağı kullanılmış.

O nedenle A330 ekipajı ile fotoğraf da Türkevi’nde çekilmiş.

“Yunanistan’da Müslüman, Türkiye’de gavur tohumu”; Kayıp bir kuşağın hikâyesi ‘Mübadele’

1728467303096

 

 
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP