35,1895
36,7272
2.968,33
Kendine has sesi ve yorumuyla klasik Türk müziğinin başarılı isimlerinden Dilek Türkan, müzikal yolculuğuna dair, “Asıl hikayem grubun (İncesaz) benimle yollarını ayırmak istemesinden sonra başladı. İyi bir müzikal birlikteliğin bir anda bitmesiyle hazırlıksız ve tek başıma kaldığımı o an anladım ve bu beni güçlendirdi.” dedi.
Geçen ay Anatolian Art’s etiketiyle 11 şarkıdan oluşan yeni albümü “Vuslatın Başka Alem”ini müzikseverlerle buluşturan Türkan, albümün tamamını Ayvalık’ta eski bir zeytinyağı fabrikasından dönüştürülmüş stüdyoda kaydetti.
Şair ve bestekar Osman Nihat Akın’a ait eserlerden oluşan albümün prodüktörlüğünü Dilek Türkan ile Derya Türkan üstlendi.
“Albümün kayıt aşaması bende unutulmaz bir tat bıraktı”
Müzikal çalışmalarını ve yeni albümünü AA muhabirine anlatan sanatçı, klasik Türk müziği ve tango eserlerle geleneksel müzik anlayışına yeni bir soluk getirdiğini belirterek, müziğe tek bir yerden bakmak yerine çok yerden bakmak gerektiğini söyledi.
Türkan, her milletin kendi geleneği ve buna bağlı müzik tarzları olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Diğer milletler bugün ne yapıyor, hangi noktada ve dünya bu müzikleri ne kadar biliyor? Tüm bunları analiz etmeyi seviyorum ve bir kıyas yapabilme şansına sahip oluyorum. Bu çoğu zaman üzücü bir hale dönüşüyor. Çünkü bu kadar zengin bir kültür, buna bağlı melodik ve ritmik yapıya sahip olmadığı halde, dünya literatürüne geleneksel müziğiyle imza atmış isimler var. Bizde bu eksik. Destek ve anlam bulamadığı için noksan. Bu da yalnızlık ve motivasyon kaybı demek. Ama incelip incelip kopmayan tekrar gücünü toplayıp dönüşen bir Dilek yaratıyor. Yola devam ediyorum.”
“İyi bir müzikal birlikteliğin bir anda bitmesi, bana yepyeni bir yol açtı”
“Vuslatın Başka Alem” albümünün çıkış hikayesine değinen Türkan, “Bütüncül olan şeyden uzaklaştığımızı fark ettiğimde tek bir bestecinin müziğinin içine dalmak, onun ifadesiyle hemhal olmak fikriyle bu albüm çıktı. ‘Bu kim olmalıydı?’ derken Osman Nihat Akın, ‘Kimlerle olmalı?’ derken Derya Türkan, Enver Mete Aslan, Hakan Kuralay ve Erdal Akyol ile oldu. ‘Nasıl olmalı?’ derken sakin, ‘Peki bu sakinliği nerede yakalayabiliriz?’ derken de ‘Ayvalık’ta olmalı.’ dedim. Anatolian Arts’ın stüdyosunda birkaç günde kaydettik. Kayıt aşaması bende unutulmaz bir tat bıraktı. Umarım bu tat dinleyiciye de geçmiştir.” ifadelerini kullandı.
Dilek Türkan, uzun yıllar İncesaz grubu ile çalışmanın kendisine çok fazla tecrübe kazandırdığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:
“Grup bilincine sahip olmak, bir grubun solisti olarak önde olmak ama eşitlik derecesinde durmaya çabalamak. Tüm bunlarla dengeyi bulma çabasına bugün dönüp baktığımda kendime saygım artıyor. İnsan kendi süzgecinden geçip, geçmişini onaylıyorsa bana göre oradan kazanım edinebilmiş demektir. Ama asıl hikayem, grubun (İncesaz) benimle yollarını ayırmak istemesinden sonra başladı. İyi bir müzikal birlikteliğin bir anda bitmesiyle hazırlıksız ve tek başıma kalmış olduğumu anladım ve bu beni güçlendirdi. Kendi müziğime konsantre olup çalışmaya başladım. Kendime ait yepyeni bir yol açtı bu bana.”
“Önceliğim global müzik dünyasında projelere devam etmek”
Bugün insanların klasik Türk müziğine ve genel olarak her şeye ilgisinin azaldığına dikkati çeken sanatçı, şu değerlendirmede bulundu:
“Günümüzde insanın kendine bile ilgisi azaldı. Ne kadar zaman geçiriyoruz ki kendimizle. Çünkü çok fazla uyaran var ve her şey çok hızlı akıyor. Klasik Türk müziği ise sakin, ritmiyle oynadığınızda bozulabilen, başkalaşan, yabancılaşan bir yapı. Ben bu müziğin ne kurtarıcısıyım, ne de sahibiyim. Ben bu müziğin müptelasıyım. Birini ya da bir şeyi çok severseniz kim ne derse umursamazsınız ya hani, benim bu müzikle aramda tam da böyle bir ilişki var. Ne toplum ne de başka bir şey onunla yapacaklarıma yön vermiyor. Burada beni şaşırtan şey halk değil, halka yön vermesi beklenen yüksek zümre. Halk o zümreden daha çok bu kültürü anlıyor.”
Dilek Türkan, gençlerle bağ kurmak için şarkılarının sözlerinin anlaşılabilir olmasına çaba gösterdiğini vurgulayarak, “Kendinden bir şey bulursan onun peşinden gidersin. Ben de onların bugünkü yaşam ve duygularıyla bağ kurmaya çalışıyorum. Geleneksel müzikte çok fazla melodik yapı ve süsleme var. Ben onları sadeleştirmeye çalışıyorum. Arttırmak yerine azaltarak ilerliyorum ve bunun çok işe yaradığını görüyorum.” diye konuştu.
Gelecek projelerine de değinen Türkan, “İlk önceliğim kendi başımıza çıkıp, yol almaya çabaladığımız global müzik dünyasında projeler yapmaya devam etmek, kendi yazdığım söz ve müzikleri kaydetmek ve halkla buluşturmak. Ayrıca Balkan müziklerinden oluşan bir albüm ve peşi sıra konser projesi var sırada. Bir süredir YouTube’da başlattığım ‘AkustikEv’ kayıtlarıyla yepyeni düetler de devam edecek.” dedi.