35,3416
36,5027
3.022,20
YÖN/FİKRET BİLÂ
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıyla başlayan süreç devam ediyor.
İmralı’da Öcalan’la görüşen DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, yanlarına Ahmet Türk’ü de alarak parti liderlerini ziyaret ediyorlar.
Tek istisna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan DEM heyetiyle görüşmedi. AK Parti Meclis Grubu Başkanı ve diğer yetkililerle görüşme yapıldı.
DEM heyeti dün de CHP Lideri Özgür Özel’le görüştü.
Görüşme sonrasında Özel, olumlu gördükleri noktaları söyleyeceklerini, olumsuz gördüklerini de eleştireceklerini vurguladı.
Sonuçta Özel de sürece katkı vereceklerini ifade etti.
DEM heyeti parti ziyaretlerini bitirdikten sonra yeniden Öcalan’la görüşecek.
Bu sürece İYİ Parti ve Zafer Partisi dışında diğer partilerin itirazı olmadı.
DEM heyeti, Öcalan görüşmesinden sonra kamuoyuna açıkladıkları 7 maddelik bilgilendirme notu dışında parti liderlerine İmralı’dan ne tür bilgiler aktarıyor, bu henüz bilinmiyor.
Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin sürece katkı vereceğini açıklaması önemli.
CHP’nin bu tutumu iktidarın Öcalan’la başlattığı sürece meşruiyet kazandırıyor.
Bu süreç nereye varacak, nasıl sonuçlar doğuracak henüz bilen yok.
Bu nedenle CHP, dereyi görmeden paçayı sıvamamalı.
CHP’nin olumlu yaklaşımı iktidarın gündemi değiştirmesini kolaylaştırdı.
Yerel seçim yenilgisi, derin yoksulluk, düşük asgari ücret, düşük işçi ve memur emeklisi maaşıyla daha da artan hayat pahalılığı, işsizlik gibi sorunlar geri plana düşerken, DEM’in ziyaretleri gündemin ilk sırasına oturdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan birinci çözüm süreci sonunda ağzı yandığı için bu kez temkinli davranıyor. Yeni süreci şimdilik kenardan izliyor.
Doğacak tepkileri küçültmek için de “ya silahları gömersiniz ya silahlarla birlikte gömülürsünüz, süreci baltalarsanız devletin demir yumuğunu görürsünüz” gibi açıklamalarla bir pazarlık, bir al-ver süreci olmadığı mesajlarını veriyor.
Ancak Öcalan’ın “PKK lağvetme ve silah bırakma” çağrısını sırf Erdoğan ve Bahçeli istiyor diye yapmasını beklemek gerçekçi değil.
İktidar sözcüleri “terör sorunu” derken, DEM sözcüleri “Kürt sorunu” ifadesini kullanıyorlar.
Ayrıca anayasa değişikliğinden, anayasal ve yasal güvenceden söz ediyorlar.
Demek ki iktidardan bir karşılık bekleniyor.
Ancak Öcalan ve DEM Parti’nin ne bekledikleri de henüz bilinmiyor.
CHP’nin, “süreç açık ve şeffaf olmalı” demesinin nedeni de bu.
DEM Parti’nin; Kürt kimliğinin anayasaya geçirilmesi, Kürtçe’nin de resmi dil olması, resmi eğitimin Kürtçe de verilmesi, vatandaşlık tanımının yeniden yapılması gibi talepleri var.
Güneydoğu’da yerel Meclis kurulması de talepler arasında.
Bu talepler Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleriyle bağdaşmayan talepler.
Türkiye Cumhuriyeti, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk üç maddesinde belirlenmiş durumda.
Demokratik, laik, üniter bir ulus devlet.
İlk üç maddeye dokunulmasa bile vatandaşlığı tanımlayan 66. maddenin, eğitimin dayandığı ilkeleri belirleyen 42. maddenin değiştirilmesi de temel nitelikleri zedeler.
Bu nedenle kurucu parti olarak CHP’nin ne talep edildiğini görmeden, belirsizlik ortamında erken tutum alması yanlış olur.