35,3847
36,3707
3.027,44
Oysaki Fener, ABD’nin desteğiyle Türkiye’de devlet içinde devlet olma çabalarını hızlandırmış görünüyor. Fener patriğinin İsviçre’de Ukrayna Barış Konferansı’nda, devlet yetkililerine özgü bir metne imza atması bunun bir göstergesiydi. Geçtiğimiz günlerde Fener Patriği Bartholomeos’nun Erdoğan’la görüşmesi ve burada Heybeliada Ruhban Okulu ve Suriye konularının ele alınması, Fener’in çabalarının yoğunlaştığını gösteriyor.
ABD BASKISI
ABD, 1940’lardan bu yana Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki Ortodoks halkları etkilemek için Fener Patrikhanesi’ni kullanıyor. Türkiye’den de Fener’i ekümenik olarak yani bütün Ortodoksların lideri olarak tanımasını istiyor (Oysaki Ortodoks dünyasında Fener tek lider değil. Diğer Ortodoks kiliseleri Fener’i sadece onursal olarak birinci kabul ediyor). Yine ABD, Fener patriğinin Türk vatandaşı olma şartının kalkmasını istiyor. Böylelikle yeni seçilecek patriğin İstanbul Rumlarından değil de ABD vatandaşlarından biri olmasının önünü açmaya çalışıyor. Bizde sapla samanı karıştıranların söylediğinin aksine bu konu ne gayrimüslim vatandaşların haklarıyla ne de Türk-Yunan ilişkileriyle alakalı bir konu. (Batı Trakya Müslümanlarıyla karşılıklılık ilişkisine göre ele alınacak bir konu da değil zira Batı Trakya’da İskeçe müftüsünün tüm Müslümanların lideri olma iddiası yok).
Patrikhaneye bağlı Heybeliada Ruhban Okulu 1971’de, Türkiye’de yüksekokullarla ilgili düzenlemeye bağlı olmayı kabul etmediği için kapanmıştı. ABD’nin baskısıyla Türkiye’den istenen, bu okulun diğer Ortodoks ülkelerin rahiplerini de yetiştirecek şekilde açılması. Bu durum Fener’in bütün Ortodokslar’ın lideri olma iddiasını güçlendirecek ve Türkiye’nin Lozan’da getirttiği kısıtlamalara meydan okumasını kolaylaştıracak bir durum olacaktır.
Fener patriği, ABD’de Biden’ın başa gelmesine en çok sevinenlerdendi. Çünkü Trump’ın aksine Biden, Doğu Avrupa’da ABD nüfuzunu artırmak, Rusya’yla restleşmek istiyor ve bu açıdan Biden’ın ile Fener’in politikaları örtüşüyordu. Fener, Ukrayna’daki savaş ortamından yararlanarak burada Rus Kilisesi’ne bağlı olan cemaatleri de doğrudan kendisine bağlatma çabasına girişti. Bu çabaların başarısı için ABD’de Demokratların iktidarda kalması gerekiyordu. Bunun içindir ki Fener’e bağlı isimler basında açıkça, “Trump’a verilecek oy, ekümenik patrikhaneye karşı bir hamledir” diye yazıyorlardı. Gelgelelim seçimleri Trump kazandı. Patriğin Trump’ı tebrik mesajında, Biden’ı tebriğe göre daha ihtiyatlı bir dil kullandığını görüyoruz.
Fener Patriği, Rusya ve Esad’ın çekilmesinden sonraki boşluktan da yararlanma çabasında. Suriye’deki 700 bin Ortodoks Arap’ın durumuyla ilgilendiğini ve 1300’lerden beri Şam’da bulunan Antakya Patrikhanesi’yle tarihi ilişkilerinin olduğunu söylüyor. Oysaki Fener Rumları, 1700’lü yıllarda Suriye’deki Ortodoks Arapları Rumlaştırmaya çalışmış ancak Rusya’nın araya girmesiyle Arap rahipler Rumların egemenliğinden çıkmıştı.
Gördüğümüz üzere Fener, istemediği kişi olan Trump’ın dönemine alışmaya çalışıyor. Türkiye’nin bu şartlarda Fener Patrikhanesi’ne özel dikkat göstermesi gerekiyor.
Konuyla ilgilenenlere, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan “Rusya Batı Çatışması’nda Fener Rum Patrikhanesi” adlı kitabımı tavsiye ederim.