Suriye’de 54 yıllık Esad zulmünü sona erdirecek 11 yıllık devrim sürecinin başladığı gün Ankara’da
toplanıyordu. İçeriğine bakıldığında aynı güne denk düşmesi büyük ve anlamlı bir tevafuk. Şura’nın açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği konulardan biri İslamsız bir Türklük kimliği üretmeye çalışanlardı. “Bin yıldır bu topraklarda İslam kardeşliğinin cihanşümul sancağı altında, aynı ezanların gölgesinin sergenliğinde, hep beraber, yan yana barış içinde yaşıyoruz. Coğrafyamızdaki birlik ve huzuru bozmak isteyenler doğrudan doğruya işte bu iman merkezine, işte bu çimentoya yani inancımıza saldırmaktadır. İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırıların, ateizm gibi deizm gibi şamanizm gibi maskelerle kendilerini gizlediklerine tanık oluyoruz. Bir dönem ‘Ali’siz Alevilik’ fitnesi üzerinden yürütülen kampanyaların gayesi neyse, son dönemde gündeme getirilen ‘İslam›sız Türklük› furyasının gerisinde de aynı emperyalist emeller var… Göğsünde imandan zerre olan herkes, ırkçılık maskesi altındaki İslam karşıtlarına karşı uyanık olmak ve bu belayla mücadele etmek zorundadır. Bireyi, aileyi, milletimizi, vatanımızı ayakta tutan, İstiklal Marşı›mızda da ifade ettiği üzere ‘İman dolu göğsüm gibi serhaddim var’ anlayışıdır” diyen Erdoğan, sözlerinin tam burasında can alıcı cümlelerini sarf etti ve şöyle dedi: “İslam varsa, Türk vardır. İslam varsa Kürt vardır, Arap vardır. İslam varsa aile vardır, ahlak vardır, edep ve haya vardır. İslam varsa, bayrak vardır, vatan vardır, hürriyet vardır. Hepsinden öte İslam varsa, Türkiye vardır.”